Her yıl 21 Mart’ta kutlanan Nevruz Bayramı, Türk milletinin tarihsel hafızasında sadece bir bahar kutlaması değil, aynı zamanda dirilişin, üretimin ve uyanışın sembolü olmuştur. Ancak günümüzde bu kadim gelenek, yalnızca folklorik etkinliklerle anılır hale gelmiş durumda. Oysa uzmanlara göre, Nevruz’un tarihi ruhu; tarımsal kalkınma, yerli tohum bilinci ve alternatif üretim stratejileri açısından yeniden değerlendirilmelidir.
Nevruz’un Tarihsel ve Kültürel Derinliği
Türk kültüründe Nevruz, tabiatla insan arasındaki derin bağın en kadim göstergelerinden biridir. Mete Han döneminden itibaren kutlandığı bilinen bu bayram, İslamiyet öncesi dönemde Türk kamlarının dualarında yer alırken, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde devlet törenleriyle kutlanmıştır.
Osmanlı sarayında ‘Nevruz-ı Sultânî’ adıyla anılan bu bayram, padişahların da katıldığı halkla iç içe şenliklere dönüşmüştür. Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise 1921’de Ankara’da yapılan kutlamalar, Azerbaycan’dan gelen tebrik telgraflarıyla Türk Dünyasında yankı bulmuştur.
Dirilişin Simgesi Nevruz, Stratejik Tarım Politikalarına İlham Verebilir
Nevruz, sadece geçmişin bir hatırası değil; toprağın uyanışıyla birlikte, üretimin yeniden başladığı dönemi simgeler. Baharın gelişi, mevsimsel değişimlerin tarımda yarattığı dönüşümle birlikte ele alındığında, bu tarihsel gelenek modern tarım politikalarının şekillendirilmesinde yeni bir vizyon ortaya koyabilir.
Uzmanlar, Nevruz’un bir üretim manifestosu haline dönüştürülmesini savunuyor. Tarımda stratejik planlama, yerli ve alternatif ürünlere yönelme, çiftçinin bilinçlendirilmesi gibi başlıklar bu dönemde özellikle öne çıkarılmalıdır.
Zencefil, Melisa, Bergamot Gibi Ürünler Neden Yerli Üretime Dönüştürülmesin?
Yurt dışından ithal edilen ve yüksek ticari değere sahip bazı stratejik ürünlerin Türkiye’de de rahatlıkla üretilebileceğine dikkat çekiliyor. İşte bunlardan bazıları:
- Zencefil: Bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğiyle bilinen ve ithalatı yapılan bu ürün, 10-25 TL arasında yüksek fiyatla piyasada yer alıyor.
- Melisa (Oğulotu): Kalp sağlığı, alerji, uykusuzluk ve stres gibi rahatsızlıklarda etkinliği bilimsel olarak da kanıtlanmış bir bitki.
- Bergamot Otu: Antiseptik, antidepresan, spazm çözücü, balgam söktürücü gibi birçok özelliğiyle tıbbi ve ekonomik değeri yüksek.
Bu ürünlerin yerli üretimi hem kırsalda çiftçinin gelirini artırabilir, hem de ithalatı azaltarak ülke ekonomisine katkı sunabilir. Aynı zamanda tıbbi bitkilerin doğru kullanımıyla sağlık harcamalarında da ciddi tasarruflar sağlanabilir.
GDO Tehlikesi Büyüyor: Yerli Tohuma Dönüş Zorunluluk Haline Geldi
Son yıllarda yerli tohum yerine genetiği değiştirilmiş (GDO) tohumların kullanımı arttı. Uzmanlar, bu ürünlerin sadece toprağı değil, insan sağlığını da olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıyor. GDO’lu ürünlerin uzun vadede vücutta anomali ve genetik bozulmalara neden olabileceği belirtiliyor.
Kırsalda birçok üretici, bilgi eksikliği ya da ticari kaygılarla aşırı ve yasaklı kimyasallar kullanıyor. Bu durum hem toprağı zehirliyor hem de insan sağlığı açısından ciddi risk oluşturuyor.
Bu noktada yerli tohum kullanımının teşvik edilmesi, organik tarım bilincinin artırılması ve üreticilerin eğitim programlarıyla desteklenmesi gerekiyor.
Granül Tarım Ürünleriyle Katma Değer Artırılabilir
Uzun raf ömrü ve lojistik kolaylığı ile dikkat çeken granül formdaki tarım ürünleri, Türkiye için büyük bir fırsat olarak görülüyor. Süttozu ve hazır kahve gibi ürünlerden ilhamla; domates, kayısı ve şeftali gibi ürünlerin granül formda üretilmesi halinde, ihracat potansiyeli yüksek yeni bir tarımsal sanayi kolu geliştirilebilir.
Bu teknoloji, hem ürünlerin israfını önler hem de iç ve dış piyasada rekabet avantajı sunar.
Nevruz Haftası Önerisi: Kültürden Üretime Yeni Bir Hamle
Nevruz, sadece folklorik ritüellerle sınırlı kalmamalı. Uzmanlar, ‘Nevruz Haftası’ ilan edilerek bu dönemin şu amaçlarla değerlendirilmesini öneriyor:
- Tarımsal politikaların tartışılması
- Alternatif ve tıbbi ürün projelerinin tanıtılması
- Yerli tohum reformunun gündeme alınması
- Organik üretim teşviklerinin artırılması
- Kamu spotlarıyla halkın bilinçlendirilmesi
- STK’ların sürece dahil edilmesi
Bu kapsamda üniversiteler, tarım kooperatifleri, kamu kurumları ve medya iş birliğiyle toplum temelli bir üretim seferberliği başlatılabileceği belirtiliyor.
Birlikten Güç Doğar: Nevruz’un Ruhu Geleceğin İlhamı Olabilir
Türk milletinin tarih boyunca karşılaştığı tüm zorlukları birlik, inanç ve üretim ruhuyla aştığı biliniyor. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik ve toplumsal meseleler de aynı ruhla çözülebilir.
Nevruz, geçmişte Ergenekon’dan çıkışı, Cumhuriyet’in kuruluşunu, istiklal mücadelesini simgelemişti. Bugün ise aynı bayram, tarımda yeniden doğuşun, yerli kalkınmanın ve sağlıklı toplumun simgesi olabilir.
Yeter ki onu sadece geçmişin bir hatırası değil, geleceğin vizyonu olarak görmeyi bilelim…