Dil ve konuşma bozuklukları çocukların sosyal ve akademik gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, bu tür sorunların erken dönemde fark edilip müdahale edilmesinin önemine dikkat çekiyor. Özellikle 3 yaşından sonra hala bazı seslerin yanlış çıkarılması ya da anlaşılamayacak derecede konuşma bozukluğu olan çocukların mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.
Okul Çağında Görülen Dil ve Konuşma Bozuklukları
Hazel Ezgi Dündar, okul çağında en sık rastlanan dil ve konuşma bozuklukları arasında konuşma sesi bozuklukları, akıcılık bozuklukları ve ses bozukluklarının yer aldığını belirtiyor. Konuşma sesi bozuklukları, bazı seslerin yanlış üretilmesi ya da seslerin yanlış sıralanması gibi durumlarla kendini gösterir. Örneğin, “araba” yerine “ayaba” denmesi bu bozukluğun bir örneğidir. Akıcılık bozuklukları, konuşmada duraksamalar, tekrarlar ya da uzatmalar şeklinde ortaya çıkarken, ses bozuklukları sesin kısılması, nefesli bir tonda çıkması veya zorlanarak üretilmesi şeklinde görülebilir.Sosyal ve Akademik Gelişim Üzerindeki Etkiler
Dil ve konuşma bozuklukları, çocukların sosyal yaşamlarında kendilerini doğru ifade edememelerine neden olur ve bu da iletişim kurmakta zorlanmalarına yol açabilir. Hazel Ezgi Dündar, bu çocukların arkadaş edinme ve grup etkinliklerine katılmada zorluk yaşadıklarını, bunun özgüven eksikliği ve içe kapanıklığa sebep olabileceğini belirtiyor. Ayrıca, sınıf içinde konuşmaktan çekinen çocuklar sosyal ortamlarda daha çekingen kalabilirler.Akademik başarı da dil ve konuşma bozukluklarından doğrudan etkilenebilir. Dil becerileri, okuma, yazma ve anlama gibi akademik yeteneklerin temelini oluşturur. Konuşma bozukluğu yaşayan çocuklar, bu becerilerde akranlarına kıyasla geri kalabilir. Okuma problemleri ise çocukların harfleri doğru tanıyamaması ya da kelimeleri sıralamada yaşadıkları zorluklar şeklinde ortaya çıkar ve bu, öğrenme hızlarını olumsuz etkileyebilir.Erken Müdahale Neden Önemli?
Hazel Ezgi Dündar, dil ve konuşma bozukluklarının erken fark edilip tedavi edilmemesi durumunda, çocuğun akademik hayatı boyunca ciddi sorunlarla karşılaşabileceğini vurguluyor. Erken dönemde fark edilmeyen okuma ve anlama güçlükleri, zamanla artarak çocukların özgüvenini düşürebilir ve okuma-yazma aktivitelerinden kaçınmalarına yol açabilir. Bu durum, uzun vadede öğrenmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirmelerine neden olabilir. Okuma becerisi, eğitim hayatının her aşamasında kritik öneme sahip olduğundan, bu sorunların çözülmemesi durumunda çocuklar bilgi edinme ve anlama konusunda da zorlanabilir.İLGİLİ HABER
Aile ve Çift Terapisi Nedir?