Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’e, İstanbul’da katıldığı bir program çıkışında gerçekleştirilen yumruklu saldırı, ülke genelinde büyük yankı uyandırdı. CHP liderine yönelik bu fiziksel saldırı, siyasi parti liderlerinden devletin çeşitli kurumlarına kadar çok sayıda kişi ve kuruluş tarafından sert şekilde kınandı. Olay, demokrasi ve ifade özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olarak yorumlandı.
Saldırının faili olduğu belirlenen Selçuk Tengioğlu’nun, geçmişte iki çocuğunu öldürmekten müebbet hapis cezası aldığı ve 2020 yılında şartlı tahliye ile serbest bırakıldığı öğrenildi. Bu durum, yalnızca saldırının değil, aynı zamanda tahliye süreçlerinin güvenlik ve denetim açısından ne denli sorunlu hale geldiği yönünde kamuoyunda yeni tartışmaların fitilini ateşledi.
CHP lideri Özgür Özel, saldırının ardından yaptığı ilk açıklamada soğukkanlılığını koruyarak, “Bu saldırıyı şahsıma yapılmış bireysel bir eylem gibi görmüyorum. Demokrasiye, halkın iradesine ve siyasetin kendisine yönelik bir gözdağıdır. Ancak ne beni ne de bu ülkede demokrasiye inanan milyonları yıldırabilir,” ifadelerini kullandı.
“Saldırganlık değil, siyaset konuşsun”
Olayın ardından devletin en üst kademelerinden açıklamalar peş peşe geldi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, TBMM Başkanı ve Adalet Bakanı başta olmak üzere birçok üst düzey yetkili, saldırıyı kınayan mesajlar yayınladı. Açıklamalarda, Türkiye'nin demokrasisine yönelik bu tarz saldırıların hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği vurgulandı.
Bahçeli’den net mesaj: “Bu bir provokasyondur”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de sessiz kalmadı. Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, “Sayın Özgür Özel’e yönelik fiziki saldırı bir siyasi görüşe değil, Türkiye’nin demokratik kazanımlarına yönelmiş bir provokasyondur. MHP olarak bu saldırıyı lanetliyor ve sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını bekliyoruz. Kimsenin ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmaya hakkı yoktur,” ifadelerini kullandı.
AK Parti'den şiddete mesafe vurgusu
AK Parti Sözcüsü ise yaptığı açıklamada, saldırının asla tasvip edilemeyeceğini belirterek, “Siyaset çatışma alanı değil, fikirlerin yarıştırıldığı zemindir. Şiddetin siyasette yeri olamaz. Bu saldırı, siyaset kurumuna yapılmış bir saldırıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Muhalefetten dayanışma mesajları
CHP dışındaki muhalefet partileri de saldırı karşısında Özgür Özel'e destek verdi. İYİ Parti, DEM Parti ve Saadet Partisi gibi partilerin genel başkanları, saldırının Türkiye'nin demokratik düzenine zarar vermeyi amaçladığını ifade etti. Bu açıklamalar, siyasi rekabetin ötesinde demokrasi ortak paydasında buluşulabileceğini gösterdi.
Barolardan, sendikalardan ve STK’lardan ortak açıklamalar
Sivil toplum kuruluşları, barolar, sendikalar ve meslek odaları da saldırıyı kınadı. Barolar, saldırının yalnızca bireye değil, hukuk devletine karşı bir eylem olduğunu vurgularken, sendikalar da halkın iradesini temsil eden bir siyasi lidere yönelik şiddeti kabul etmediklerini dile getirdi.
Siyasi suikast değil ama siyasi mesaj mı?
Saldırının bireysel mi yoksa organize bir yapı tarafından mı planlandığı sorusu ise hâlâ kamuoyunun gündeminde. Saldırganın geçmiş suçu ve tahliye edilmesine dair ayrıntılar, yetkili mercilerce titizlikle inceleniyor. Birçok yorumcuya göre bu saldırı, doğrudan siyasi bir suikast girişimi değilse bile, siyasete yönelik açık bir gözdağı ve mesaj niteliği taşıyor.
Özgür Özel’e yönelik saldırı, toplumun geniş kesimlerinden gelen ortak kınama tepkileriyle karşılık buldu. Bu ortak duruş, Türkiye siyasetinde kutuplaşmaya rağmen temel demokratik değerler söz konusu olduğunda bir araya gelinebileceğini gösterdi. Saldırının yargı süreci yakından takip edilirken, siyasi liderlerin güvenliğinin yeniden değerlendirilmesi ve toplumsal barışın korunması yönünde çağrılar giderek daha yüksek sesle dillendiriliyor.
Haber: Garabey