Ülkücülük nasıl başladı, Türkeş bu harekete nasıl yön verdi?
Sami Bal, YouTube'da yayınlanan “Sami Bal Türkeş’i Anlatıyor” başlıklı söyleşide, Türkiye'nin yakın siyasi tarihinde önemli kırılmalara sahne olan 1968 kuşağından itibaren yaşananları kendi tanıklığıyla aktardı. Bal, kimya yüksek mühendisi olmasının yanı sıra Ankara Üniversitesi'nde öğrenciyken adım attığı Ülkücü Hareket’in, zamanla nasıl organize bir yapıya dönüştüğünü anlattı. Videoda, dönemin siyasi çatışmaları, üniversite ortamları, ideolojik mücadeleler ve Türkeş liderliğinin etkisi çarpıcı detaylarla sunuluyor.
68 Kuşağıyla Başlayan Fırtına
Sami Bal’ın anlatımı, 1968 öğrenci olaylarının yaşandığı döneme dayanıyor. Üniversitede henüz birinci sınıf öğrencisiyken, dönemin siyasi atmosferiyle karşılaştığını belirten Bal, "Ne olduğunu kavramaya çalışıyor, olayları anlamaya çalışıyorduk. Bir yanda sol gruplar, diğer yanda henüz şekillenmemiş ama reaksiyon gösteren bizler vardık" dedi.
Sol Afişlere Tepki, Sağ Duruşa Dönüş
O dönem öğrenci dernekleri seçimlerinde karşıt gruplar arasında çıkan bir kavgada istemeden kendini olayların içinde bulan Bal, yaşadığı bir afiş olayıyla aidiyet duygusunun tetiklendiğini anlattı. Sol grupların baskın olduğu okul ortamında, milliyetçi afişleri yırtanlara tepki olarak taraf belirlemeye başladığını söyledi. Bu süreç, onun ve arkadaşlarının Türk Ocağı'na yönelmesine, ardından Ülkü Ocakları’nın temelinin atılmasına neden oldu.
Yurtlardan Atılan Ülkücüler, Türk Ocağı’na Sığındı
Sol grupların etkin olduğu okullarda ve yurtlarda yaşanan baskılar nedeniyle Sami Bal ve arkadaşları barınacak yer bulmakta zorlandı. Bu dönemde Türk Ocağı, ülkücü gençler için bir sığınak haline geldi. “Yatacak yerimiz yoktu, Türk Ocağı’nda kaldık. Oradan arkadaşlarla birlikte ilk Ülkü Ocağı’nı kurduk” diyen Bal, bu dönemin teşkilatlaşma sürecinde kırılma noktası olduğunu vurguladı.
Alparslan Türkeş’le İlk Karşılaşma
Sami Bal, Alparslan Türkeş’i ilk kez Türk Ocağı’nda düzenlenen bir toplantıda gördüğünü anlatırken, etkileyici bir hatıraya yer verdi: “Siyah takım elbisesi, beyaz gömleği ve kürsüdeki duruşuyla hepimizi büyülemişti. Elini bozkurt selamıyla kaldırdığında ürperdim. O an, içimde bir şeylerin değiştiğini hissettim.”
Türkeş’in konuşmaları ve ardından yapılan konferanslar, Bal’ın ifadesiyle, “zihnimizin önündeki sis perdesini kaldırdı.”
Ülkücülüğün İlk İsmi: “Milliyetçi Toplumcular”
Bal, hareketin ilk yıllarında “milliyetçi toplumcular” ismini kullandıklarını, ancak zamanla “Ülkücü” kimliğinin netleştiğini aktardı. Bu süreçte ülkücülüğün ideolojik omurgasının oluştuğunu ve milli refleksle hareket ettiklerini belirtti. “Biz bu ülkeyi Sovyetlerin bir parçası olmaktan kurtarmak için bir araya geldik. O dönem, Soğuk Savaş’ın en yoğun dönemiydi ve Türkiye üzerinde ciddi bir Sovyet baskısı vardı.”
Cezaevi ve Yeniden Öğrencilik
Sami Bal, 12 Mart muhtırası sonrası tutuklanarak cezaevine gönderildi. 3,5 yıl süren tutukluluğun ardından serbest bırakıldıktan sonra tekrar üniversiteye döndü. Bu dönüş, sadece eğitimle sınırlı kalmadı; Bal ve arkadaşları, üniversite hayatlarını örnek bir disiplinle sürdürdüler. “Sadece başarılı birer öğrenci olmadık, aynı zamanda ülkücülerin örnek alınan bireyleri olduk. Hocalarımız bile bizden etkilenmeye başladı.”
Ülkü Ocakları’nda Liderlik Süreci
Serbest kaldıktan sonra tekrar teşkilat yapısına dönen Sami Bal, Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı için Ramiz Ongun’un davetiyle görevlendirildi. Başta isteksiz olsa da camianın baskısı ve yaşanan gelişmeler sonucu görevi kabul etti. “Hiçbir arkadaşımı tanımıyordum. Yeni bir jenerasyondu. Ama bana güvendiler, kabul ettik.”
O dönem teşkilat içinde genç bir isim olan Muhsin Yazıcıoğlu ile tanıştığını ve daha sonra onun da büyük bir lider haline geldiğini belirtti.
"Ülkücü Hareket, Türkiye’yi Sovyet Planından Kurtardı"
Sami Bal’a göre Ülkücü Hareket’in Türkiye’ye kazandırdığı en önemli şey, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin sıcak denizlere inme hayalinin engellenmesi oldu. “O dönem Türk devleti bu baskıya karşı etkisizdi. Ülkücü Hareket, halkın içinden doğan ve Sovyet istilasına karşı mücadele eden tek güçtü.”
Türk Dünyası ve Turan Birliği Vurgusu
Bal, konuşmasının sonunda, ülkücü mücadelenin sadece Türkiye değil, Türk dünyası için de bir uyanış olduğunu söyledi. “Türklük şuuru, milli ruh, o dönemle birlikte uyandı. Bugün bağımsız olan Türk devletleri, o hareketin ruhunu taşır” dedi.
Türkeş'in Rolü: Liderlik, Teşkilat ve Fikir
Sami Bal, Alparslan Türkeş’in Ülkücü Hareket için tartışmasız bir lider olduğunu vurguladı: “Kendi başına değil, arkadaşlarıyla birlikte büyük bir ideolojik ve teşkilat yapısı kurdu. Seminerler, özel eğitimler, ideolojik bütünlük... Bunlar Türkeş’in vizyonuydu. Bugün hâlâ o ruh yaşıyorsa, bu onun liderliğindendir.”
“Bu Ateş Yanıyor ve Yanacak”
Sami Bal, konuşmasının şöyle devam ettirdi: “Bize rağmen yapılan tüm provokasyonlara, engellere rağmen o ateş yanmaya devam ediyor. Bu hareket, Türk milletine ve insanlığa büyük kazanımlar sağlamıştır. Bu bir davadır ve davamız devam edecektir.”
Haber: Kapsamhaber