Yazar Savaş Yılmaz, "İnsanlar yaptığı yanlışlardan, hatalardan ve işledikleri eylemlerden bir mahcubiyet yaşayabilmeli çünkü insani değerler bunu gerektirir." ifadelerine yer vererek makalesinde şu noktalara değindi: "Şahsiyetini kaybetmemiş her birey, utanma duygusunu iliklerine kadar yaşar, yüzü kızarır ve başı önünde gezer, toplum ve insan medeniyetinin reddettiği olayları yaşadığında. Sosyal yaşamda kabul edilmeyen davranışları hepimiz yaşayabiliriz çünkü düşmez kalkmaz bir Allah, ama o davranışı yaptıktan sonra bir geri çekilme olmalı insanın hayatında. Mesela özür dilemeyi bilmeli veya o davranışı bir daha yapmamalı ki gerçekten o mahcubiyet içinde olduğu gözlensin."Toplumun Rolü ve Tepki
Toplumun rolünün çok fazla olduğunu belirten Yılmaz, "Yanlış yapılan davranışlara tepkisini göstermeli ve bu yanlışları, suçları ayıplayabilmeli ki genelleşmesin ve doğal karşılanmasın bu tür olaylar. Bir toplumu yıkan en büyük nedenlerin başında ise her şeye kayıtsız kalması gelir, 'aman bana ne' veya 'bana dokunmayan yılan, bin yaşasın' gibi davranışlar içine girmek doğru değildir. Herkes tepkisini koymalı, bireylerde ayıplı davranışlara nasıl tepki veriyorsak, devlet ve devlet büyükleri de ayıplı davranışlara girdiğinde tepki vermeliyiz ki daha da büyümesin bu tür rezillikler." şeklinde ifade etti.Devlet ve İnsan İlişkisi
Yılmaz, devletin ve insanın kutsal olduğunu vurgulayarak, "Devlet kutsaldır ama insan da kutsaldır çünkü devlet; ben, sen, biz, siziz ve böylelikle hepimiz devleti oluşturuyoruz. Örnek vermek gerekirse, Turgut Özal'ın 'Memurum işini bilir' sözü aslında rezilliğin ve suçun genelleştiğinin en büyük göstergesiydi. Her şeye göz yumulan bir ülkede, her tür rezilliğin yaşanması olağandır. Toplum bozuksa, yönetenler de bozuktur çünkü o yönetenler de toplum içinden çıkmıştır nihayetinde. O yönetenler bizden diye ses çıkarmayan herkes o rezilliğin ortağıdır." dedi.Torpil ve Adalet
Ülkemizde torpilsiz hiçbir kuruma alım olmadığını belirten Yılmaz, "Özellikle büyük kurumlara hep kendi adamlarını atamalar, ihaleleri kendi yakınlarına vermeler rezillik değil de nedir? Bu durum şimdiki zaman için de geçerli, geçmiş dönemler için de geçerli. Örneğin, Çiller zamanında ülkenin ırzına geçilmiştir resmen. Ahmet Sezer zamanında kitapçıklar fırlatılmış günün başbakanına. Anlayacağınız sağ görüşlü de olsa sol görüşlü de olsa insanlar kusurlu davranışlarından dolayı utanmayı bilmelidir. Bu ister toplum için ve isterse de siyasetçiler için olsun hiç fark etmez ama mayası bozuk bir yoğurdun tadını ne yaparsanız yapın düzelmez, toplumun mayasıyla oynandı uzun zaman önce ve yoğurdu tabii ki bozuk çıkacaktır." ifadelerine yer verdi.Utanma Duygusu ve Dürüstlük
Yılmaz, utanma duygusunun geri gelmesi gerektiğini belirterek, "Hırsız hırsızlık yaptığı için utanmaz, torpille işe giren utanmaz ve işe koyan da utanmaz, ihaleye fesat karıştıran utanmaz ve karışan da utanmaz, rüşvet yiyen utanmaz ve rüşvet veren de utanmaz, hak yiyen utanmaz ve garibanı korumayan adalet utanmaz! Anlayacağınız üzere kimin gücü, kime yeterse mantığı var. Parti fark etmeksizin belediyelerde dönen hırsızlık, arsızlık olaylarını sadece ben değil bütün toplum biliyor ve toplum da suç ortağıdır bu durumun. Sözün kısası, güzel ve herkese eşit hak arayan bizler de dahil olmak üzere hepimiz bir çukurun içinde debeleniyoruz ve kurtuluş reçetesi ise belli; dürüstlük ve utanma duygusunun geri gelmesi." şeklinde makalesini sonlandırdı.Daha Fazlası İçin:
Savaş Yılmaz'ın "Doğruya Doğru Yanlışa Yanlış Diyebilmeli İnsanlar" makalesini okumak için TIKLAYIN.
Toplumun rolünün çok fazla olduğunu belirten Yılmaz, "Yanlış yapılan davranışlara tepkisini göstermeli ve bu yanlışları, suçları ayıplayabilmeli ki genelleşmesin ve doğal karşılanmasın bu tür olaylar. Bir toplumu yıkan en büyük nedenlerin başında ise her şeye kayıtsız kalması gelir, 'aman bana ne' veya 'bana dokunmayan yılan, bin yaşasın' gibi davranışlar içine girmek doğru değildir. Herkes tepkisini koymalı, bireylerde ayıplı davranışlara nasıl tepki veriyorsak, devlet ve devlet büyükleri de ayıplı davranışlara girdiğinde tepki vermeliyiz ki daha da büyümesin bu tür rezillikler." şeklinde ifade etti.Devlet ve İnsan İlişkisi
Yılmaz, devletin ve insanın kutsal olduğunu vurgulayarak, "Devlet kutsaldır ama insan da kutsaldır çünkü devlet; ben, sen, biz, siziz ve böylelikle hepimiz devleti oluşturuyoruz. Örnek vermek gerekirse, Turgut Özal'ın 'Memurum işini bilir' sözü aslında rezilliğin ve suçun genelleştiğinin en büyük göstergesiydi. Her şeye göz yumulan bir ülkede, her tür rezilliğin yaşanması olağandır. Toplum bozuksa, yönetenler de bozuktur çünkü o yönetenler de toplum içinden çıkmıştır nihayetinde. O yönetenler bizden diye ses çıkarmayan herkes o rezilliğin ortağıdır." dedi.Torpil ve Adalet
Ülkemizde torpilsiz hiçbir kuruma alım olmadığını belirten Yılmaz, "Özellikle büyük kurumlara hep kendi adamlarını atamalar, ihaleleri kendi yakınlarına vermeler rezillik değil de nedir? Bu durum şimdiki zaman için de geçerli, geçmiş dönemler için de geçerli. Örneğin, Çiller zamanında ülkenin ırzına geçilmiştir resmen. Ahmet Sezer zamanında kitapçıklar fırlatılmış günün başbakanına. Anlayacağınız sağ görüşlü de olsa sol görüşlü de olsa insanlar kusurlu davranışlarından dolayı utanmayı bilmelidir. Bu ister toplum için ve isterse de siyasetçiler için olsun hiç fark etmez ama mayası bozuk bir yoğurdun tadını ne yaparsanız yapın düzelmez, toplumun mayasıyla oynandı uzun zaman önce ve yoğurdu tabii ki bozuk çıkacaktır." ifadelerine yer verdi.Utanma Duygusu ve Dürüstlük
Yılmaz, utanma duygusunun geri gelmesi gerektiğini belirterek, "Hırsız hırsızlık yaptığı için utanmaz, torpille işe giren utanmaz ve işe koyan da utanmaz, ihaleye fesat karıştıran utanmaz ve karışan da utanmaz, rüşvet yiyen utanmaz ve rüşvet veren de utanmaz, hak yiyen utanmaz ve garibanı korumayan adalet utanmaz! Anlayacağınız üzere kimin gücü, kime yeterse mantığı var. Parti fark etmeksizin belediyelerde dönen hırsızlık, arsızlık olaylarını sadece ben değil bütün toplum biliyor ve toplum da suç ortağıdır bu durumun. Sözün kısası, güzel ve herkese eşit hak arayan bizler de dahil olmak üzere hepimiz bir çukurun içinde debeleniyoruz ve kurtuluş reçetesi ise belli; dürüstlük ve utanma duygusunun geri gelmesi." şeklinde makalesini sonlandırdı.Daha Fazlası İçin:
Savaş Yılmaz'ın "Doğruya Doğru Yanlışa Yanlış Diyebilmeli İnsanlar" makalesini okumak için TIKLAYIN.