Şiirin Dil ile Bütünleşmesi ve Topluma Etkisi

Edebiyat ve sanat dünyasında şiirin yeri ve önemi tartışılmaz bir gerçektir. Şair - yazar M. Halistin Kukul'un kaleme aldığı "Dil ve Şiir" başlıklı yazısında, şiirin dili ve toplumla olan ilişkisi üzerine derinlemesine bir bakış sunuluyor. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Şiirin niteliği" hakkındaki görüşlerine de yer verilen bu yazıda, şiirin yalnızca bir söz sanatı olmadığı, toplumun dili haline gelerek bütünleştiği vurgulanıyor.

Tanpınar'ın, "Şiir yazıldığı dilin içindedir" sözüyle şiirin, dış kalıplardan sıyrılıp gerçek anlamına ulaşmasının gerekliliğini belirttiği aktarılıyor. Aynı zamanda Mevlâna'nın, şiirin bir tatmin aracı olmaktan öte, insan ruhunu besleyen özel bir sanat dalı olduğuna dair sözlerine de yer veriliyor.

Kukul'un yazısında, günümüzde şiirin çok fazla yazıldığı ancak üzerinde yeterince düşünülmediği eleştirisi dikkat çekiyor. Ona göre, şiir bir eğlence ya da bireysel tatmin aracı değildir. Aksine, şiir topluma mal olmuş, duygu ve düşüncenin en yüksek biçimde ifade edildiği bir sanat dalıdır.

Ayrıca şiirin, ferdi duygu ve düşünceleri sanatın estetik boyutuyla topluma sunma görevi olduğu belirtiliyor. Bu noktada, edebiyatçıların ve şairlerin sadece kendi düşüncelerini değil, toplumsal dönüşüme katkı sağlayacak şekilde eserler vermesi gerektiği vurgulanıyor. Şiirin estetik ve fikrî boyutunun, kişileri ve toplumları derinden etkileyerek bir nevi "iç kale sanatı" oluşturduğu ifade ediliyor.

Şiirin sadece kelimelerle oynama sanatı olmadığı, aksine insan ruhunun en derin noktalarına dokunan, insanın varoluşunu sorgulatan üstün bir sanat olduğuna dikkat çekiliyor. Sanatçının sorumluluğunun büyük olduğu ve şiirin, toplumların geleceğini de şekillendiren önemli bir unsur haline gelmesi gerektiği belirtiliyor.

Yazının tamamını okumak için: Dil ve Şiir - M. Halistin Kukul