Öncelikle şunu belirtmek isterim; uzlaşmaya dayalı, toplumsal talepleri merkezine almış, milli değerlerden ve Türk milleti gerçeğinden ödün vermeden olabilecek en kısa zamanda yeni anayasanın tamamlanması bizim en samimi dileğimizdir.
Anayasa yapım veya değişiklik süreci kesinlikle milletimizin hizmetine odaklanmış, yararını ve yarınını gözeten güçlü bir idari ve hukuki perspektifle, geniş bir işbirliği zemininde hayat bulmalıdır.
Hepsinden de önemlisi, Cumhuriyetin ruhuna ve lafzına zarar vermeyecek, verdirmeyecek bir güvence sunmanın yanında, Türk kimliğini zedelemeyecek milli bir nitelik de sergilemelidir.
Bununla birlikte, etnik ve mahalli dillerin tanınmasına müsamaha göstermeyecek donanımda bulunmalı, değiştirilmesi dahi teklif edilmeyecek maddelere sadakat göstermelidir. Anlaşılacağı üzere dün ne söylüyorsak bugün de aynı noktadayız.
Milliyetçi Hareket olarak, Türkiye’nin gerçek anlamda bir“Toplum Sözleşmesi Belgesi” niteliğinde yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu her fırsatta dile getirdik. 2007 ve 2011 seçim beyannamelerimizde yeni anayasa hususunda toplumda bir beklenti olduğunu ve bunun mutlaka hallolması gerektiğini ifade ettik.
MHP’nin, uzlaşma anlayışı çerçevesinde sunduğu söz konusu öneriler ve özellikle “Uzlaşma Komisyonu”kurulması önerisi, AKP tarafından görmezden gelinmiş ve 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerine kadar, hiçbir somut adım atılmamış ve konunun gündemdeki sıcaklığı da sürekli olarak muhafaza edilmiştir. Öyle ki tüm siyasi partiler, seçim beyannamelerinde “anayasanın değiştirilmesi” konusunda kapsamlı taahhütlerde bulunmuşlardır.
12 Haziran 2011 Seçimlerinden sonra oluşan 24. Dönem TBMM ise MHP’nin önerilerine kayıtsız kalamamış ve nihayet uzlaşma anlayışı çerçevesinde “Anayasa Uzlaşma Komisyonu” kurulmuştur.
Bir süredir çalışmakta olan Anayasa komisyonunun milli bekamızı doğrudan doğruya ilgilendiren, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü tam manasıyla etkileyen maddeler hakkında fikir ve düşünce mutabakatı sağlayamadığı açık bir gerçektir. MHP, Türk milletinin kırmızıçizgilerini her platformda olduğu gibi bu komisyonda da ortaya koymuş ve sonuna kadar savunmuştur. Bundan sonra da böyle olacaktır. PKK ile helalleşme bölücübaşı Apo ile kucaklaşma peşinde koşanların rahatsız oldukları konu budur.
Son günlerde maksatlı bir şekilde MHP’nin sözünde durmadığını ifade edenler; daha önce AKP’li üst düzey yöneticiler ve milletvekilleri tarafından defaatle ifade edilmiş olan; Anayasa’dan Türklük tanımının kaldırılması, Anayasanın değişmez maddelerinin değiştirilmesi yönündeki talep, temenni ve niyetleri saklayarak, yok sayarak yüce milletimizi de kendi sahte, riya dolu politikalarına araç yapmak istemektedirler.
AKP’lilerin bilinçlerinde ve bilinçaltlarındaki Türk’e dair düşmanlığı ise en güzel şahit olarak tarih açıkça belgelenmektedir. Sayın Güzel hafızasını tazelemek için, bölücülük konusunda tescilli AKP milletvekillerinin ve yöneticilerinin açıklamalarına bir kez daha dönüp bakarsa onların bu konulardaki kötü sicillerini açık bir şekilde görebilecektir.
AKP iktidarı, teröristbaşı Apo ve terör örgütünün siyasi uzantısı olan BDP tarafından sözde açılım sürecinin ikinci aşamasına geçilmesi için yapılan baskıdan ve tehditlerden korkmuş ve anayasa yapım sürecinde bazı tavizler vermek için harekete geçmiştir.
Hal böyleyken, MHP izlediği düzeyli, istikrarlı, onurlu ve dürüst siyasetinin doğrultusunda dün ne dediyse, bugün de onu demektedir. Siyasetlerini yalan, riya ve şahsi çıkarlar üzerine inşa etmiş olan bir siyasi organizasyonun ve yandaşlarının mensuplarının bu siyaseti anlamaları elbette beklenmemelidir.
Bize göre, her ne olursa olsun, Anayasa Uzlaşma Komisyonu, sonuna kadar çalışarak mutabakat sağlanan maddeleri çoğaltmalıdır.
Üzerinde uzlaşılamayan maddelerin de 2015 yılında yapılacak Milletvekilliği Genel Seçimlerinin arkasına bırakılması, milletimizin takdir ve tercihine emanet edilmesi en çıkar ve sağlıklı yoldur.