Başbuğ Alparslan Türkeş’in oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş nihayet gerçekleri gördü ve partisinden istifa etti.
Gecikmiş bir karar.
Geciken bir karar olsa da Kutalmış Türkeş’in gerçekleri görmesi ve anladığını anlatması mertçe bir tutum.Türkeş: “Seçim Beyannamesi’nde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasası’ndan ‘Türk’ adının çıkarılacağı, ‘Başkanlık Sistemi’ adı altında, 92 yıllık devletimizin bölünerek, ‘federasyon’ ve ‘özerk’ alanlara dönüştürüleceği tuzağını fark ettim.” ifadelerini kullanarak istifa etti.
Altını kırmızı kalemle çizmemiz gereken bu cümleleri Türk Milletinin bütün fertlerinin kafasına kazınmalıdır. Bugün anlaşılamadığı takdirde yarın çok geç olacağı aşikâr olan bu durum karşısında geriye dönmek çok zor olacaktır. Henüz iş işten geçmeden Türkiye’de yaşayan her fert, Türkiye’nin selameti ve Türk Milletinin bekası için kafasını iki elinin arasına koyup hangi partiye oy vermesi gerektiğini iyice düşünmelidir.Türkeş yaptığı yazılı açıklamada 2011 yılında gerçekleşen milletvekili genel seçimleri arifesinde, 'tek devlet, tek vatan, tek millet' ana fikrinden oluşan seçim vaatlerinin prensiplerine uygun olduğunu için daveti kabul ettiğini belirtti.
15 Nisan 2015 tarihinde Başbakan Davutoğlu tarafından açıklanan seçim beyannamesinin, maalesef Türk milletinin tarih boyu var olma mücadelesi ve karakterine ters, çok tehlikeli vaat ve planlar içermekte olduğunu gördüğünü belirtti. Bu beyanname ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Anayasası'ndan 'Türk' adının çıkarılacağı, Başkanlık Sistemi adı altında 92 yıllık devletimizin bölünerek federasyon ve özerklik uygulamalarına geçileceği resmen anladığını beyan ederek istifa ettiğini belirtti Türkeş.
Gizlemektedirler. Ayrıca rahatsız edici bir husus olarak; Kurtuluş Savaşı’na, Milli Mücadele'ye başbuğluk ederek Haçlı ordularına karşı insanlık tarihinin en muazzam zaferlerini kazanan ve böylece İslam'ın bu topraklarda var olmaya devam etmesine vesile olan Atatürk adının telaffuz dahi edilmesinden ısrarla kaçınılması, muhakkak ki bir art niyet göstergesidir."
Türkeş, açıklamasına Atatürk’ün veciz sözleriyle devam etti.
"İşte burada Başbuğ Atatürk'ün yüzyıl öncesinden seslenişini hatırlamak çok anlamlı ve değerli olacaktır. ‘Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbâlinin evladı işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklalini ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!'
Bu zamana kadar AKP çatısı altında bulunan Kutalmış Türkeş’in seçimlere bir hafta kala istifa etmiş olmasını da manidar buluyorum. Türkeş bir hafta daha bekleyemedi mi? Sorusu gündeme gelecektir elbet. Bu konuyla ilgili şöylede düşünebiliriz:
Eğer Seçimlerden sonra konuşsaydı Sayın Türkeş’i kimse kaleye almazdı. Kimse tınlamazdı. Türkeş istifa ederek Türk Milletine bir mesaj vermeye çalışmışytır diye düşünüyoruz.
garabey