Adana'nın Kozan ilçesi Hurmalı Konak'ta AK Parti il ve ilçe yönetimi, gençlik ve kadın kollarının katılımıyla gerçekleştirilen teşkilat toplantısına katılan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, burada yaptığı konuşmada tezkereye "hayır" oyu verilmesini eleştirdi.CHPnin tezkereye "hayır" oyu vermesinin siyasi hayatımıza olumsuz bir örnek olarak geçecek gelişmelerden biri olduğunu değerlendiren Ömer Çelik, Geçmiş yıllarda hiçbir Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi Türkiye'nin milli güvenliği açısından elzem olan tezkereler konusunda olumsuz bir tavır takınmadığını İlk defa bir Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi Türkiye'nin milli güvenliği açısından zorunlu olan tezkereye 'Hayır' dediğini belirten Ömer çelik yaptığı konuşmada CHP'yi eletirerek şunları söyledi:
Türkiye'ye dönük her türlü mütecaviz eyleminin arkasında bunlar oldular
"Bu tezkereler olmasaydı ne olacaktı, Türkiye'nin Suriye sınırında bir terör devletçiği kurulacaktı. PKK'nın Suriye kolu olan YPG/PYD terör örgütü ve DEAŞ terör örgütü sınırımıza dayanmıştı ve orada fiili bir yönetim kurmak üzereydi. Cumhurbaşkanımızın dirayetli liderliğiyle başkomutan olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine emir vermesiyle Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı harekatlarıyla Türk ordusu o bölgelere girdi ve o terör devletçiği kurmak isteyenlerin bütün hesaplarını alt üst etti. O fiili oluşumları darmadağın etti. Sınırımızdan hem PKK/YPG terör örgütünü hem de DEAŞ terör örgütünü söktü attı. TSK'ye bu yetkiyi veren bu teröre karşı mücadele iradesini gösteren şey işte bu tezkerelerdir. Tezkerelere 'Hayır' dediğiniz zaman sınırımızda terör devletçiği kurmak isteyenlere bir rüşvet vermiş oluyorsunuz. Onların istismar edeceği bir zemin oluşturmuş oluyorsunuz. Yüce Meclis bir kere daha tarihi sorumluluğunu yerine getirerek netice itibarıyla CHP'nin 'Hayır' demesine rağmen tezkereye 'Evet' demiştir."Ömer Çelik, tezkereyle TSK'ye, "Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırlarına mücavir bölgelerde topraklarımıza mütecaviz bir şekilde yaklaşmaya çalışan, devletimizin ve milletimizin hukukunu zedelemeye çalışan her türlü terör örgütüne karşı tavizsiz, kararlı ve bedeli ne olursa olsun bu mücadele yürütülecektir" yetkisinin bir kere daha verildiğini hatırlattı.Herhangi bir siyasi partinin tezkereye "Hayır" demesinin sadece ve sadece Türkiye'nin milli güvenliği konusunda bir hassasiyetinin olmaması anlamına geldiğini dile getiren Çelik, "Bu olmadığı zaman, sınırımızda terör devletçikleri fiilen oluştuğu zaman, bu Türkiye'nin milli güvenliğini doğrudan tehdit edecektir. Dolayısıyla TSK'ya verilen bu yetki esasında Türkiye'nin geleceğini korumak, Türkiye'nin bugününü korumak açısından, vatandaşlarımıza, askerimize, polisimize saldıran demokratik hukuk devletini lav etmek isteyen her türlü terör oluşumuna karşı mücadelenin kararlılığını gösteriyor." diye konuştu."Kandil'i darmadağın etmek isteyen bir irade varsa o zaman tezkereye 'evet' derdi"Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, tezkereye "Hayır" demelerine rağmen, "Kandil'i darmadağın edeceğiz" sözleriyle ilgili de şunları söyledi:Türkiye'ye dönük her türlü mütecaviz eyleminin arkasında bunlar oldular.
"Kandil'in en çok yatırım yaptığı yere, fiili bir devletçik oluşturmak üzere yatırım yaptığı yere dönük TSK'ye verilecek yetkiye 'Hayır' diyorsunuz, ondan sonra da 'Kandili darmadağın edeceğiz.' diyorsunuz. Bu çelişkinin iki sebebi olabilir, biri çoğu kez yaptıkları gibi şuursuz bir şekilde karar aldılar. Bunun ne anlama geldiğini iş işten geçtikten sonra anladılar, tezkereye 'Hayır' demenin utancını Türk siyasi tarihine geçmiş bu cürmü kapatmak için 'Kandili darmadağın edeceğiz' gibisinden sahte bir iddiaya sığınmış oluyorlar. Bunun adı siyasette iki yüzlülüktür. Kandil'i darmadağın etmek isteyen bir irade varsa o zaman tezkereye 'Evet' derdi. Arkasından bu cümleyi söylediği zaman herhangi bir siyasi ikiyüzlülük ortaya çıkmaz ya da bir çelişki ortaya çıkmazdı. Ama Kandil'in doğrudan yönettiği, doğrudan elemanlarla beslediği ve kendisinin bir kolu olan YPG/PYD terör örgütüne geçmişte ne demişti bunlar, 'Onların Türkiye'ye karşı bir saldırganlığı olacağını düşünmüyorum.' demişlerdi. Peki, bu iddia doğru çıktı mı? Hayır. Aylar boyunca Türkiye'ye dönük her türlü mütecaviz eyleminin arkasında bunlar oldular. Eğer Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı harekatları olmasaydı o zaman bizzat sınırımızın dibinde bu oluşumu gerçekleştireceklerdi. Eğer Suriye'nin içine girerek 30 kilometre derinlikte ve daha uzağında TSK bu mücadeleyi vermeseydi, Türkiye'nin güvenlik derinliğini sağlamasaydı bir müddet sonra bu terör Adana'ya Mersin'e Gaziantep'e Osmaniye'ye Kahramanmaraş'a gelecekti."Bu mücadelenin ne kadar haklı, ne kadar doğru, ne kadar meşru olduğunu görmek için uzman olmaya gerek bulunmadığını ifade eden Çelik, "Bu utanç, bu cürüm bir siyasi partinin alnından hiçbir zaman silinmeyecek utanç verici cürümdür. Eminim ben şu anda CHP'ye destek veren, değerli vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin arasında bir anket yapılsa bu tezkereye hayır siyasetine yüzde 100 karşı oldukları ortaya çıkar. CHP'nin tabanındaki kardeşlerimiz de Türkiye'nin milli güvenliği konusunda yüksek hassasiyete sahiptir." sözlerine yer verdi.Çelik, şehit yakınına küfür eden İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan'ı eleştirdi.Şehit ailelerinin hepsi bize şehitlerimizin emanetidir
Pişmanlığın büyük bir erdem olduğunu aktaran Çelik, şöyle devam etti: "Eğer bir yanlış yaptıktan sonra pişmanlık alameti gösterirseniz bu yine iyi kötü, erdeme, doğruya, iyiliğe tutunmaya çalıştığınız anlamına gelir ama size yanlışınız gösterildikten sonra hem de sosyal medyada binlerce on binlerce vatandaşımızın tepkisiyle gösterildikten sonra hala özür dilemeyi bile beceremiyorsanız pişmanlığın yerini pişkinlik alır, o da maalesef sizin tamamen erdem, doğruluk, iyilik karşıtı bir yerde durduğunuzu gösterir. Şehit ailelerimiz başımızın tacıdır. Onlara dönük her türlü incitici sözün, hele hakaret, hele küfür asla kabul edemeyeceğimiz, asla affedemeyeceğimiz davranışlar. Bunların sonuna kadar karşısında oluruz. Bu siyaset tarzıyla sonuna kadar mücadele ederiz. Özür dilemeyi bile beceremeyen bir yaklaşım söz konusu. Türkiye bu kadar mücadele verirken, bu kadar soylu, onurlu bir mücadele verirken kendi hayatlarını feda eden şehitlerimize biz borcumuzu asla ödeyemeyiz. Gazilerimize şükranımızı asla yeterince ifade edemeyiz. Şehit ailelerinin hepsi bize şehitlerimizin emanetidir. Dolayısıyla onlara yapılan bir hakaret, bütün milletimize, bütün değerlerimize yapılmış sayılır. Bunu böyle değerlendiriyoruz, bunu mahkum ediyoruz. Buna asla müsamaha göstermeyiz. Türkiye'nin her tarafındaki vatandaşlarımız gibi beraber yol yürüdüğümüz değerli arkadaşlarımız da buna gereken tepkiyi göstermiştir."