Türkiye’nin dış politikasını da, iç politikasını da, hatta ülke insanının mutlu ve mutsuzluğunu da enerji belirlemektedir.
Türkiye’nin, coğrafyamızın enerji konusunda vazgeçilmez rolüyle bir kilit konumunda olması vesilesiyle dış politikamız şekillenmektedir.Enerjiden kaynaklanan bağımlılığımız ve cari açığa neden olması nedeniyle ekonomik anlamda büyük zorluklarla karşı karşıya kalmaktayız.Manisa Soma’da gerçekleşen maden faciasının yıldönümüne denk gelen hafta içinde Soma’da bulunan Soma Rüzgar Enerjisi Santralini inceledik ve Polat Enerji CEO’su Cem Deniz ile görüşerek, Soma RES’in bölge insanına ve ülke ekonomisine katkıları hakkında bilgiler edindik.Manisa’nın Soma ilçesi denildiği zaman aklımıza 13 Mayıs 2014 tarihinde kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madencinin ölümüne sebep olan maden faciası geliyor. Ancak Soma’nın facia haricinde önemli bir misyonunun olduğunu da Polat Enerji CEO’su Cem Deniz ile yaptığım görüşmede öğrendim.Soma, Türkiye’nin enerjiye bağımlılığından kurtulması adına çalışan rüzgar enerjisi santralleri içerisinde en fazla yenilenebilir enerji üreten santraller arasında lider konumda bulunuyor.Soma RES, 312,1 MW kurulu gücüyle Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise 7. büyük rüzgar enerji santrali olarak milli bir gururumuz unvanıyla enerji üretmeye devam ediyor. Cem Deniz, Soma RES’i Avrupa’nın en büyük rüzgar enerji santrali yapmak adına yatırımlarına Soma’da hız kesmeden devam ettiklerini belirtti.Soma gelecek vaat ediyor... Soma, 301 şehit adına canla başla ülke ekonomisine katkı vermeye devam ediyor.Somalı işçilerle de görüştüm. "Ülkemiz için çalışmak zorundayız, 301 canımızı kaybetmenin ardından Soma’da iş güvenliği hem biz çalışanların hem işletme yöneticilerinin olmazsa olmazları arasında yerini aldı" dediler.Gerçekten Somalı işçilerin söyledikleri, Soma’da olduğum sürece yaşadıklarımın söze çevrilmiş haliydi.Soma RES gezisi öncesinde toplantının yapıldığı otele yerleşmeden evvel bir takım bilgilendirici evraklar tarafımıza verildi ve emniyet tedbirleri araçlardan inmeden ekibimize anlatıldı.Otelin toplantı salonunda görüşmeye başlamadan, iş sağlığı uzmanı bizlere otelin emniyeti ve toplantı odasından tahliye yolu hakkında bir slayt eşliğinde bilgilendirme yaptı.Sigara içilmemesi gereken alanlar, çöplerin atılacağı kutular, emniyet planları ve birçok emniyet tedbiri özverili şekilde bizlere aktarıldı.Yolda araçlarla otelden santrale doğru ilerlediğimizde, 1,5 saatlik zaman aralığında yol kenarlarında bulunan güvenlik tabelaları bizlere askeri üsse giriyormuşuz izlenimi verdi.Uzaktan küçük gördüğümüz, yanına gittiğimizde dev olduğunu fark ettiğimiz rüzgar güllerine yaklaşmadan önce ise baretlerimiz ve fosforlu yelekleri giymemiz istendi.Soma’da işçiler ve yöneticiler iş güvenliğini, AB kriterlerinin üstünde en ön planda tutuyor.
Keşke Soma Faciası olmadan bu tedbirler bu şirin ilçede mevcut olabilseydi. Şimdi Soma’da iş güvenliği örneğinin başka şehirlerde facialar olmadan hakim olmasını sağlayabilsek.Enerjiye bağımlı olmaktan bizi kurtarmak için canla başla çalışan Somalı işçilere ve Soma RES Santrali yöneticilerine teşekkür ederim.Bir uyuşturucu satıcısı, bir bağımlısının uyuşturucudan kurtulmasını istemeyeceği gibi enerji satıcısı olan ülkeler de Türkiye’nin enerji bağımlılığından kurtulmasını istemeyecektir.Onlar istemese de biz bu bağımlılıktan kurtulmak adına hem yenilenebilir enerji üretimine devam edeceğiz, hem enerji verimliliğini güncel tutacağız.“Esas mesele enerjiyi üretmek kadar verimli kullanabilmektir.”
Haber Yorum: Ferhat Yıldırım