Türkiye, Suriye'de devam eden iç savaşın ve bölgedeki güç mücadelesinin merkezinde yer alıyor. Beşar Esad rejiminin son genel af kararı, bölgede yeni bir diplomatik hareketlilik başlatırken, İsrail'in Suriye'deki stratejisi, İran karşıtı politikaları ve genişleme hedefleri uluslararası gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Peki, Türkiye bu süreçten nasıl etkileniyor ve bölgesel yapılanmalara nasıl bir bakış açısıyla yaklaşıyor?
Türkiye'nin Suriye Politikasındaki Öncelikleri
Türkiye, Suriye’deki iç savaşın başından beri toprak bütünlüğü ve siyasi çözüm vurgusuyla hareket ediyor. Ancak, Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’nin varlığı, Türkiye için bir ulusal güvenlik tehdidi oluşturuyor. Bu nedenle, sınır ötesi askeri operasyonlar ve terörle mücadele, Türkiye’nin Suriye politikasındaki en önemli başlıkları oluşturuyor. Ayrıca, Türkiye, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine geri dönüşü için güvenli bölgeler oluşturma çabalarına öncülük ediyor.Rusya ve ABD'nin Suriye'deki Rolleri
Rusya, Suriye’de Beşar Esad rejimini desteklerken, ABD’nin terör örgütü YPG’ye verdiği destek, bölgedeki güç dengelerini etkiliyor. Türkiye, ABD ile ilişkilerinde bu konuyu sık sık gündeme taşırken, Rusya ile Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda iş birliğini sürdürmeye çalışıyor. Ancak iki ülke arasındaki çıkar çatışmaları, bu iş birliğini zaman zaman zorluyor.İsrail’in Suriye Stratejisi ve Yayılma Politikası
İsrail, Suriye’deki iç savaşı kendi güvenliği açısından bir fırsat olarak değerlendiriyor. İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki etkinliğini sınırlandırmaya çalışan İsrail, bu kapsamda düzenlediği hava saldırılarıyla bölgedeki nüfuzunu artırmayı hedefliyor. İsrail’in nihai hedefleri arasında İran’ın etkisini kırmak ve bölgede kendi güvenlik kuşağını oluşturmak yer alıyor. İsrail’in bu stratejisi, bölgedeki tansiyonu yükseltirken, yayılmacı bir politika izlediği yönündeki iddiaları güçlendiriyor.Avrupa ve Batı Dünyasının Yaklaşımı
Avrupa Birliği ve Batılı ülkeler, Suriye krizine insani yardım ve diplomasi perspektifinden yaklaşırken, bölgedeki terör ve mülteci krizlerine odaklanıyor. Ancak, Batı’nın Esad rejimine yönelik net bir politika geliştirememesi, bu aktörlerin bölgesel etkisini sınırlıyor. Türkiye’nin Suriye politikasına yönelik eleştiriler ise daha çok sığınmacı politikası ve sınır ötesi operasyonlar üzerinde yoğunlaşıyor.Türkiye’nin Bölgesel Dengelerdeki Rolü
Türkiye, Suriye’deki gelişmelere aktif bir şekilde müdahil olmaya devam ederken, hem bölgesel barışın sağlanması hem de kendi güvenliği için çok boyutlu bir politika izliyor. Aynı zamanda, İsrail’in bölgedeki stratejileri ve İran ile olan mücadelesi, Türkiye’nin dış politikadaki denge oyununu daha da kritik hale getiriyor. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan bir duruş sergilerken, İsrail ve Batı’nın politikalarına yönelik eleştirilerini de sürdürüyor.Suriye'den Kim Ne İstiyor? Bölgesel ve Küresel Güçlerin Hedefleri
Suriye, hem iç dinamikleri hem de bölgesel ve küresel aktörlerin çıkarları nedeniyle Ortadoğu'nun en karmaşık çatışma alanlarından biri haline gelmiş durumda. İç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana Suriye, birçok ülkenin stratejik çıkarlarının kesiştiği bir alan olarak dikkat çekiyor. Peki, Suriye’de kim, hangi hedeflerle hareket ediyor?Türkiye: Güvenlik ve Siyasi Çözüm Önceliği
Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde konuşlanmış olan PKK/YPG gibi terör örgütlerini ulusal güvenliğine doğrudan tehdit olarak görüyor. Bu nedenle, sınır ötesi askeri operasyonlarla bu tehditleri bertaraf etmeye çalışıyor. Ayrıca, Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve siyasi bir çözüm bulunmasına büyük önem veriyor. Bununla birlikte, Suriyeli mültecilerin geri dönüşü için güvenli bölgeler oluşturma hedefi, Türkiye'nin bu ülkedeki başlıca önceliklerinden biri.Rusya: Rejimi Güçlendirme ve Nüfuz Alanı
Rusya, Suriye'deki Beşar Esad rejiminin en büyük destekçisi konumunda. Suriye, Rusya için hem Akdeniz'deki Tartus Deniz Üssü gibi stratejik varlıklarını koruma hem de Ortadoğu'daki nüfuzunu artırma açısından hayati öneme sahip. Moskova, Suriye’de rejim karşıtı gruplara karşı yürüttüğü operasyonlarla Esad’ın iktidarını güçlendirmeye çalışıyor.ABD: IŞİD'le Mücadele ve YPG’ye Destek
ABD, Suriye'de öncelikli olarak IŞİD’le mücadeleyi hedeflerken, bu mücadele kapsamında YPG’ye destek vermesi, Türkiye ile ciddi gerilimlere yol açtı. Washington, Suriye’de İran’ın nüfuzunu sınırlamayı ve İsrail’in güvenliğini garanti altına almayı da amaçlıyor. Ancak ABD’nin, Suriye’nin geleceği konusundaki stratejisi belirsizliğini koruyor.İran: Bölgesel Hegemonya ve Şii Ekseni
İran, Suriye’yi Şii Hilali’nin bir parçası olarak görüyor ve Esad rejimini destekleyerek bölgede nüfuzunu artırmaya çalışıyor. İran’ın Suriye’deki askeri ve siyasi varlığı, İsrail ve Batı tarafından tehdit olarak algılanıyor. Ayrıca, Tahran, Hizbullah’a lojistik destek sağlamak için Suriye’yi stratejik bir geçiş noktası olarak kullanıyor.İsrail: İran Tehdidini Sınırlandırma
İsrail, Suriye’de özellikle İran ve Hizbullah’ın varlığına odaklanmış durumda. Tel Aviv, İran’ın bölgedeki etkisini sınırlandırmak için Suriye’deki hedeflere hava saldırıları düzenliyor. İsrail’in nihai amacı, sınırlarının güvenliğini garanti altına alırken, İran’ın Suriye üzerinden Lübnan’daki Hizbullah’a destek sağlamasını engellemek.Avrupa Birliği: Mülteci Krizi ve Diplomasi
Avrupa Birliği, Suriye krizine daha çok insani yardım ve diplomasi çerçevesinde yaklaşıyor. Ancak mülteci krizi, Avrupa ülkeleri üzerinde ciddi bir siyasi ve ekonomik baskı oluşturmuş durumda. AB, Suriye’de siyasi bir çözüm bulunmasını desteklerken, mülteci krizinin kontrol altına alınmasını öncelikli hedef olarak görüyor.Çin: Ekonomik ve Stratejik İlgi
Çin, Suriye’ye doğrudan askeri müdahalede bulunmaktan kaçınsa da, savaş sonrası yeniden yapılanma sürecinde ekonomik fırsatlar arıyor. Pekin, Suriye’yi Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında bir bağlantı noktası olarak görüyor ve bu nedenle diplomatik temaslarını sürdürüyor.Bölgesel Denge ve Gelecek
Suriye, bölgesel ve küresel güçlerin çıkar çatışmalarının merkezinde bulunmaya devam ediyor. Her aktörün farklı hedefler güttüğü bu karmaşık denklemde, Suriye’nin geleceği, yalnızca iç dinamiklere değil, dış güçlerin politikalarına da bağlı.HABER: GARABEY