İklim Krizine Karşı Türkiye'nin İlk İklim Kliniği Sağlık Risklerini DeğerlendiriyorTürkiye'nin ilk İklim Kliniği, iklim krizinin insan sağlığına olan etkilerini ve ortaya çıkan sağlık risklerini ele almaya devam ediyor. Yuvam Dünya İklim Kliniği Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver, sıcak hava ve artan yağışların istilacı sivrisineklerin yayılımını artırdığını belirterek, insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini açıkladı.Temmuz ayı, son 125 bin yılın en sıcak ayı olarak kayıtlara geçerken, okyanus sıcaklıkları da aynı dönemin en yüksek seviyesine ulaştı. İklim krizi sadece aşırı sıcaklarla sınırlı değil; seller, orman yangınları, hava kirliliği, su kaynaklı hastalıklar, vektör kaynaklı hastalıklar, gıda güvensizliği ve beslenme bozuklukları gibi farklı etkilerle de sağlığı tehdit ediyor.
İklim Kliniği Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver, ısınan hava ve artan yağışların vektör hayvanlarının, özellikle istilacı sivrisineklerin yayılımını artırdığını ifade etti. Şehirleşme ve biyoçeşitlilik kaybının bu istilacı vektörlerin doğal düşmanlarını yok ederek kontrolden çıkmalarına neden olduğunu belirten Tanrıöver, özellikle tropik bölgelerde görülen sarı humma sivrisineği (Aedes aegypti) ve Asya kaplanı sivrisineği (Aedes albopictus) türlerinin ülkemizde Ege, Marmara ve Doğu Karadeniz bölgelerinde görüldüğünü açıkladı. Bu sivrisineklerin sadece kaşıntıya değil, aynı zamanda sarı humma, chikungunya, zika ve deng humması gibi virüsleri taşıdığını vurguladı.Tanrıöver, Asya kaplanı sivrisineğinin özellikle Avrupa'da sivrisinek ilişkili hastalıklar açısından en tehlikeli tür olduğunu ifade ederek, yerel sivrisinek türlerinin sayısında da artış yaşandığına dikkat çekti. Bu türlerin taşıdığı hastalıkların ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti.Sivrisineklerle mücadelede bilim insanları, yetkililer ve yerel yönetimlere büyük sorumluluk düştüğünü söyleyen Tanrıöver, sivrisinek yayılımının izlenmesi, kaynak kontrolünün sağlanması, böcek zehirlerinin uygulanması, biyoçeşitliliğin artırılması, doğal düşmanların kullanılması ve üreme alanlarının ortadan kaldırılmasının önemini vurguladı. Bireysel koruyucu önlemler arasında ise sinek ağları, sinek teli, uygun kıyafetler ve sinek kovucu ürünlerin kullanılmasının yer aldığını belirtti.
Alerjik solunum yolu hastalıklarının iklim krizi nedeniyle arttığına dikkat çeken Yuvam Dünya İklim Kliniği Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Bayram, sıcaklıklardaki artışın uzun süren polen mevsimlerini ve yüksek polen konsantrasyonlarını tetiklediğini ifade etti. Aynı zamanda çölleşme riskinin artmasıyla çöl tozu kirliliği ve solunum hastalıkları arasındaki ilişkiye değindi.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz, küresel sıcaklıkların yavaş yavaş azalmaya başladığını, ancak bu azalmanın hala tarihsel rekor seviyelerden uzak olduğunu belirtti. Gelecek yazın daha da sıcak olabileceğine dikkat çeken Kurnaz, iklim krizinin artık daha net bir şekilde gözlemlendiği bir dönemde bulunduğumuza vurgu yaptı.Yuvam Dünya Derneği, iklim krizi ile mücadelede farkındalık yaratmayı amaçlayan bir topluluktur. Bilim insanları, iletişimciler, sanatçılar, iş insanları ve doğa severlerin bir araya geldiği bu dernek, iklim krizinin etkilerine karşı toplumsal bir savunma oluşturmayı hedeflemektedir.
İklim Kliniği Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mine Durusu Tanrıöver, ısınan hava ve artan yağışların vektör hayvanlarının, özellikle istilacı sivrisineklerin yayılımını artırdığını ifade etti. Şehirleşme ve biyoçeşitlilik kaybının bu istilacı vektörlerin doğal düşmanlarını yok ederek kontrolden çıkmalarına neden olduğunu belirten Tanrıöver, özellikle tropik bölgelerde görülen sarı humma sivrisineği (Aedes aegypti) ve Asya kaplanı sivrisineği (Aedes albopictus) türlerinin ülkemizde Ege, Marmara ve Doğu Karadeniz bölgelerinde görüldüğünü açıkladı. Bu sivrisineklerin sadece kaşıntıya değil, aynı zamanda sarı humma, chikungunya, zika ve deng humması gibi virüsleri taşıdığını vurguladı.Tanrıöver, Asya kaplanı sivrisineğinin özellikle Avrupa'da sivrisinek ilişkili hastalıklar açısından en tehlikeli tür olduğunu ifade ederek, yerel sivrisinek türlerinin sayısında da artış yaşandığına dikkat çekti. Bu türlerin taşıdığı hastalıkların ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti.Sivrisineklerle mücadelede bilim insanları, yetkililer ve yerel yönetimlere büyük sorumluluk düştüğünü söyleyen Tanrıöver, sivrisinek yayılımının izlenmesi, kaynak kontrolünün sağlanması, böcek zehirlerinin uygulanması, biyoçeşitliliğin artırılması, doğal düşmanların kullanılması ve üreme alanlarının ortadan kaldırılmasının önemini vurguladı. Bireysel koruyucu önlemler arasında ise sinek ağları, sinek teli, uygun kıyafetler ve sinek kovucu ürünlerin kullanılmasının yer aldığını belirtti.Alerjik solunum yolu hastalıklarının iklim krizi nedeniyle arttığına dikkat çeken Yuvam Dünya İklim Kliniği Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hasan Bayram, sıcaklıklardaki artışın uzun süren polen mevsimlerini ve yüksek polen konsantrasyonlarını tetiklediğini ifade etti. Aynı zamanda çölleşme riskinin artmasıyla çöl tozu kirliliği ve solunum hastalıkları arasındaki ilişkiye değindi.Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Kurnaz, küresel sıcaklıkların yavaş yavaş azalmaya başladığını, ancak bu azalmanın hala tarihsel rekor seviyelerden uzak olduğunu belirtti. Gelecek yazın daha da sıcak olabileceğine dikkat çeken Kurnaz, iklim krizinin artık daha net bir şekilde gözlemlendiği bir dönemde bulunduğumuza vurgu yaptı.Yuvam Dünya Derneği, iklim krizi ile mücadelede farkındalık yaratmayı amaçlayan bir topluluktur. Bilim insanları, iletişimciler, sanatçılar, iş insanları ve doğa severlerin bir araya geldiği bu dernek, iklim krizinin etkilerine karşı toplumsal bir savunma oluşturmayı hedeflemektedir. 
