6 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Hatay depremlerinin ikinci yıl dönümünde TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu, basın açıklaması yaparak depreme karşı alınmayan önlemleri eleştirdi. "Afetlerin felakete dönüşmemesi için bilim ve tekniğin rehberliğinde acil adımlar atılmalı" denildi.6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler ile 20 Şubat’ta Hatay’da yaşanan sarsıntılar, Türkiye tarihine "asrın felaketi" olarak geçti. Binlerce insanın hayatını kaybettiği bu büyük yıkımın ardından geçen iki yılda, depreme karşı alınması gereken önlemlerin büyük ölçüde eksik kaldığı vurgulandı.TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu adına Bilgisayar Mühendisleri Odası Samsun Temsilciliği Temsilcilik Kurulu Koordinatörü Akın Ömür, 6 Şubat 2025 günü Ziraat Mühendisleri Odası Samsun Şubesi'nde düzenlenen basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu.
"Deprem sonrası günlerce iletişim sağlanamadı. Enkaz altındaki insanların yardım çığlıkları duyulamadı. Afet yönetimi açısından bu, kabul edilemez bir ihmaldir" diye konuştu.
"İlk Günkü Acıyı Hâlâ Hissediyoruz"
Depremin ikinci yıl dönümünde hayatını kaybedenleri anarak konuşmasına başlayan Ömür, "6 Şubat depremleri 11 ilimizi derinden etkiledi, binlerce vatandaşımızı kaybettik. Aradan geçen iki yıla rağmen kayıplarımızın acısı ilk günkü gibi taze. Yakınlarını yitiren ailelere sabır diliyoruz" ifadelerini kullandı.Ancak acının yanı sıra alınmayan önlemler ve eksik uygulamaların depremin yıkıcı etkisini artırdığını belirten Ömür, şu değerlendirmede bulundu:"Depremde yaşanan kayıpların ve yıkımın gerçek boyutları hâlâ tam olarak açıklanmadı. Resmi verilere göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, ancak halen net bilgiler kamuoyuyla paylaşılmıyor. Yıkılan ve ağır hasar alan bina sayısı on binlerce olmasına rağmen, bu süreçte depreme hazırlık anlamında ciddi bir ilerleme kaydedilmedi.""Afet Yönetiminde Başarısızlık Açıkça Ortaya Çıktı"
TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu, 6 Şubat depremlerinin, Türkiye’nin afet yönetimi konusunda ne kadar hazırlıksız olduğunu açıkça gösterdiğini belirtti."Deprem anında devlet kurumlarının koordinasyonsuzluğu, arama kurtarma ekiplerinin sayıca ve donanım açısından yetersizliği, en temel insani ihtiyaçların bile günlerce karşılanamaması, ülkemizin afetlere karşı ne kadar hazırlıksız olduğunu gözler önüne serdi. Deprem sonrası ilk 72 saatte yaşanan kaos, binlerce insanın hayatına mal oldu. AFAD'ın ciddi bir hazırlığı olmadığı ortaya çıktı, Kızılay ise afetin ilk günlerinde bölgeye ulaşmadı. Dahası, yardım kuruluşlarına çadır ve gıda satışı yaparak büyük bir skandala imza attı" denildi.Ömür, özellikle afet bölgelerinde haberleşmenin büyük bir sorun haline geldiğini ve telekomünikasyon sistemlerinin çökmesi nedeniyle arama-kurtarma çalışmalarının aksadığını belirtti.
"Samsun'da Deprem Riski Göz Ardı Edilmemeli"
Basın toplantısında Samsun'un da deprem riski taşıyan şehirlerden biri olduğuna dikkat çeken Ömür, özellikle İlkadım ilçesindeki yapı stokunun büyük tehlike oluşturduğunu söyledi."İlkadım ilçemizde Hastane, Zeytinlik, Kadıköy, Reşadiye, Fatih, İlyasköy ve Anadolu mahallelerinde yaklaşık 40 bin kişi, plansız ve mühendislik hizmeti almamış binalarda yaşamaktadır. Bu binalar, depreme dayanıklılığı olmayan yapılar olup, olası bir depremde büyük kayıplar yaşanmasına neden olabilir. Canik ilçesinde kentsel dönüşüm çalışmaları başlamışken, İlkadım ilçesinde de acil adımlar atılmalıdır. Samsun’un yapı envanteri çıkarılmalı, bina kimlik çalışmaları en kısa sürede tamamlanmalıdır" dedi."Afetler Felakete Dönüşmemeli, Önlem Alınmalı"
TMMOB Samsun İl Koordinasyon Kurulu, bilimin ve tekniğin ışığında hareket edilmesi gerektiğini belirterek, afet yönetimi konusunda yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı:- Mühendislik ve mimarlık hizmetleri güçlendirilmelidir. Depreme dayanıklı şehirler ve yapılar tasarlamak, ancak mühendislik ilkelerinin eksiksiz uygulanmasıyla mümkündür.
- Yapı denetimi sistemi güçlendirilmeli ve bağımsız denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Denetim süreçleri şeffaf hale getirilmeli ve bilimsel kriterler esas alınmalıdır.
- Kentsel dönüşüm çalışmaları rant odaklı değil, bilimsel ve kamusal bir yaklaşımla yürütülmelidir. Plansız yapılaşmanın önüne geçilmeli, riskli binaların yerine güvenli yaşam alanları oluşturulmalıdır.
- Deprem sonrası acil müdahale mekanizmaları güçlendirilmelidir. Arama kurtarma ekipleri, yeterli donanıma ve eğitime sahip olmalı; afet bölgelerinde iletişim altyapısı güçlendirilmelidir.