Türk sinemasının kadın oyuncuları, toplumsal cinsiyet algıları ve rolleri üzerinden sinemanın gelişimine paralel olarak önemli bir evrim geçiriyor.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Doç. Dr. Esennur Sirer, Türk sinemasının bu değişimi ve kadın oyuncuların temsil biçimlerindeki evrimi değerlendirdi.
Cumhuriyet Dönemi ve Sonrasında Kadın Oyuncuların Yeri
Doç. Dr. Esennur Sirer, 1923 yılına kadar Türk sinemasında kadın karakterlerin genellikle gayrimüslim oyuncular tarafından canlandırıldığını,
Cumhuriyet Dönemi ile birlikte Türk kadın oyuncuların sahneye çıkmaya başladığını belirtti. 1940 ve 50'li yılların dünya genelinde sinemanın az ürün verdiği bir dönem olduğunu, 1960'lı yıllarda ise sanayileşmeyle birlikte değişen toplumsal yapının sinema filmlerine yansıdığını ifade etti.
1970'lerden Günümüze Kadın Oyuncuların Rolü
1970'li yıllarda ekonomik bozulmalar ve televizyonun yaygınlaşmasıyla sinema filmlerinin daha çok alt gelir gruplarına hitap ettiğini, bu dönemde kadınların sadece cinsellikleriyle ön planda olduğunu vurgulayan Sirer, 1980'li yıllarda ise kadın sorunlarının işlendiği ve farklı kadın temsillerinin yer aldığı filmlerin yapıldığını belirtti. 1990'lı yıllarda ise kadınların daha çok şarkıcı ve manken gibi rollerde temsil edildiğini kaydetti.
Nuri Bilge Ceylan Filmlerinde Kadın Oyuncular
Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerinde kadın oyuncuların doğal anlatımı ve mimikleriyle öne çıktığını belirten Sirer, Ceylan'ın filmlerindeki kadın oyuncuların güçlü performanslarına dikkat çekti.
Merve Dizdar'ın Cannes Başarısı ve Türk Sinemasının Geleceği
Doç. Dr. Esennur Sirer, teknolojinin ulaşılabilirliğinin film anlatısının oluşturulmasında önemli bir rol oynadığını, Cannes Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülünü alan Merve Dizdar'ın doğal oyunculuğuyla dikkat çektiğini ifade etti. Türk sinemasının, auteur yönetmenler ve bu coğrafyadan beslenen oyuncular sayesinde öne çıktığını vurguladı.