Sendikalar, işçilerin haklarını savunmak, çalışma koşullarını iyileştirmek ve sosyal adaleti teşvik etmek amacıyla oluşturulan örgütlerdir. Dünya genelinde sendikal hareketlerin tarihi 19. yüzyıla dayanmakta olup, sanayi devrimiyle birlikte işçi sınıfının ortaya çıkması ve çalışma koşullarının zorlaşmasıyla birlikte güç kazanmıştır. Türkiye’deki sendikal hareketin gelişimi ise özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren belirginleşmeye başlamıştır.
Türkiye'de Sendikaların Tarihçesi
İşçi Sendikalarının Kuruluşu
Türkiye'de işçi sendikaları, Cumhuriyetin ilk yıllarında bazı girişimlerle ortaya çıkmaya başladı. 1947 yılında çıkarılan 5018 sayılı İş Kanunu ile sendikaların kurulması yasal bir zemin kazandı. Ancak, bu kanunla birlikte sendikaların faaliyet göstermesi için gereken legal altyapı hâlâ yetersizdi. İşçi sendikaları, 1963 yılında çıkarılan 274 sayılı Sendikalar Kanunu'yla daha etkin bir yapıya kavuştu. Bu kanun, işçi sendikalarının kurulmasını, üye olmalarını ve faaliyetlerini düzenleyen temel yasadır.Memur Sendikaları
Türkiye'de memur sendikalarının kurulması ise daha geç bir tarihte gerçekleşti. Memurlar, 1965 yılında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile bazı sınırlı toplu iş sözleşmesi haklarına kavuştular ancak sendika kurma hakları yoktu. Memur sendikalarının kurulması 2001 yılında kabul edilen 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu ile mümkün oldu. Bu kanunla memurlar da sendika kurma ve bu sendikalarda örgütlenme hakkına sahip oldular.İlk Memur Sendikası
Türkiye'de ilk memur sendikası, 4688 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesiyle birlikte kurulmuştur. Ancak, bu kanun öncesinde de bazı memur grupları tarafından sendika benzeri örgütlenmeler yapılmıştı. Resmi olarak kurulan ilk memur sendikası ise genellikle kamuoyunda Türkiye Kamu-Sen olarak bilinir. Türkiye Kamu-Sen, resmi olarak 1992 yılında kurulmuş olup, Türkiye'de memur sendikacılığının öncüsü sayılmaktadır. Kurucuları arasında İsmail Koncuk gibi isimler bulunmaktadır.Türkiye'de sendikalar, zaman içinde çeşitli politik ve sosyal değişimlerle şekillenmiş ve günümüzde de işçi ve memur haklarının korunması için önemli bir rol oynamaya devam etmektedirler.Türkiye'de sendikacılık hareketinin gelişimini daha detaylı bir şekilde incelemek gerekirse, bu süreci çeşitli dönemlere ayırmak ve her bir dönemin özelliklerini ele almak faydalı olacaktır. Aşağıda Türkiye'de sendikaların tarihi gelişimi, belirli dönemlere göre ayrıntılı olarak verilmiştir:Cumhuriyetin İlk Yıllarından 1960'lar Başına: İlk Girişimler
- 1920'ler ve 1930'lar: Cumhuriyetin ilk yıllarında işçi sınıfının henüz yeni şekillenmeye başladığı Türkiye'de, sendikal örgütlenme çok sınırlı kaldı. Bu dönemde bazı işçi dernekleri kuruldu ama bunlar genellikle yardımlaşma amacı güden, politikadan uzak yapılar olarak kalmıştır.
- 1946-1960: 1946 yılında çok partili hayata geçilmesi ve 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte sendikacılıkta bir canlanma yaşandı. Ancak bu dönemde de sendikaların politik faaliyetleri üzerindeki kontrol ve baskılar devam etti.
1960'lar ve 1970'ler: Altın Yıllar
- 1963 Sendikalar Kanunu: Bu kanunla birlikte sendikaların kuruluşu, işleyişi ve grev yapma hakları gibi önemli konular yasal bir zemine kavuşturuldu. 1970'lerde ise sendikalar daha aktif bir politik güç olarak ortaya çıktı.
- 1971 ve 1980 Darbeleri: Her iki darbe döneminde de sendikal hareket üzerinde sıkı denetimler ve kısıtlamalar yaşandı. Özellikle 1980 darbesiyle birlikte sendikaların faaliyetleri ciddi şekilde kısıtlandı.
1980'ler ve 1990'lar: Normalleşme ve Yeni Gelişmeler
- 1983-1991: 1980 darbesinin ardından 1983 yılında yeni bir sendikalar kanunu çıkarıldı ve sendikacılık faaliyetleri yeniden düzenlendi. Bu kanun, öncekilerden daha fazla kısıtlama içeriyordu.
- 1992 Türkiye Kamu-Sen'in Kuruluşu: Kamu çalışanlarının sendika kurma hakkı olmamasına rağmen, Türkiye Kamu-Sen gibi örgütler bu yasağa rağmen faaliyet göstermeye başladı.
2000'ler: Daha Fazla Hak ve Küresel Etkileşim
- 2001 Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu: Bu kanunla birlikte kamu görevlileri de resmi olarak sendika kurma ve toplu sözleşme yapma haklarına kavuştu. Bu dönemde Türkiye, Avrupa Birliği'ne uyum süreci çerçevesinde birçok reform yapmakta olduğundan, sendikal haklar konusunda da önemli adımlar atıldı.
- Globalleşme: Küresel ekonomik entegrasyon, Türkiye'deki sendikaların da uluslararası sendikal örgütlerle daha fazla işbirliği yapmasına ve global sendikal hareketler içinde yer almasına yol açtı.
2000'lerden Günümüze: Sendikal Hakların Genişlemesi ve Çağdaş Mücadeleler
Sendikal Hakların İyileştirilmesi
- 2001'den Sonra: 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, kamu görevlilerinin sendikal hakları ciddi anlamda genişletildi. Bu dönemde yapılan düzenlemeler, kamu görevlilerine sendika kurma, toplu sözleşme yapma ve grev gibi haklar tanıdı, bu da Türkiye'de sendikal hareketin dinamiklerini değiştirdi.
- Genel Sendikal Haklar: Türkiye, ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) normlarına uyum çerçevesinde işçi sendikaları açısından da çeşitli reformlar gerçekleştirdi. Bu reformlar arasında iş güvencesi, çalışma saatleri ve ücret koşullarının iyileştirilmesi yer aldı.
Küresel Krizler ve Sendikaların Rolü
- 2008 Küresel Finans Krizi: Ekonomik kriz dönemlerinde sendikalar, işçi haklarının korunması ve işten çıkarmaların önlenmesi konusunda kritik roller üstlendi. 2008 krizi sırasında Türk sendikaları, krizin işçiler üzerindeki etkilerini hafifletmek için çeşitli eylemler ve müzakerelerde bulundu.
- COVID-19 Pandemisi: 2020 yılında başlayan pandemi sürecinde de sendikalar, işçilerin sağlık ve güvenlik koşullarını iyileştirmek, uzaktan çalışma düzenlemeleri gibi yeni sorunlara çözüm bulmak için önemli işlevler gördü.
Teknolojik Değişim ve Sendikalar
- Endüstri 4.0 ve Otomasyon: Teknolojik ilerlemeler ve otomasyon, işçi sendikaları için yeni zorluklar ortaya çıkardı. Türkiye'deki sendikalar, işçilerin bu yeni çalışma ortamında adapte olmaları ve iş güvencelerinin korunması için eğitim programları ve yeni politikalar geliştirmek zorunda kaldı.