Uluslararası Tüm Engelliler, Yaşlılar ve Kimsesizler Federasyonu’nun (UTEF) İstanbul’daki merkezinde buluştuğumuz Güldane Kaya Kaçar, sıcak bir gülümsemeyle karşıladı. Kuruluşundan bu yana her adımı “umut” ve “sevgi”yle atan Kaçar, federasyonun kurucu başkanı merhum eşi Mutlu Mete Kaçar’ın mirasını nasıl yaşattığını, karşılaştıkları zorlukları ve dokundukları hayatları gözleri dolarak anlattı.
Odaya girer girmez duvarda asılı 2010 kuruluş yılı plaketi dikkat çekiyor. ‘22 Şubat 2010’da eşimle kurduğumuz UTEF’in üzerinden tam 15 yıl geçti’ diyen Kaçar, ‘Ne var ki 2022’de Mutlu Mete’yi kaybetmek bizi derinden sarstı. O’nun ideallerini yaşatmak, yüreğimde taşıdığım en büyük sorumluluk oldu’ sözleriyle başladı.
Güldane Hanım, başkanlığa aday olduğunda yakın çevresinin ‘Tek başına üstesinden gelemezsin’ dediğini ancak ‘O benim eşimdi, bu işi O’na layık şekilde yürütmek boynumun borcu’ diyerek kararlılığını ortaya koyduğunu anlattı. ‘Federasyonda bir gün bile ara vermeden, gecesini gündüzüne kattı. Ben de aynı azimle devam ediyorum’ diye ekledi.
Sevgi ve Hizmet Ağı
UTEF’in en çarpıcı yönlerinden biri, coğrafi yayılımı. Almanya’dan Avustralya’ya, Fransa’dan İngiltere’ye uzanan temsilcilikler; Türkiye’de ise 55 il ve 120 ilçede hizmet veren 17 dernek… Kaçar, ‘Her temsilcilik kendi bölgesindeki ihtiyaç haritasını çıkarıyor. Ramazan kolilerinden tekerlekli sandalyelere; öğrencilere verilen burslardan engelli sanat atölyelerine kadar uzanan geniş bir yelpazeyle desteğimizi sürdürüyoruz’ diyor.
Kendisi için en dokunaklı anları sorduğumuzda anlatacak o kadar çok hikâye varmış ki zaman zaman sesi titredi. ‘Eczacılık okuyan bir kızımız vardı. Ailesinin yaşadığı ekonomik sıkıntı yüzünden okulu bırakmak üzereydi. Burslarımız sayesinde mezun olacağını öğrendiğimde gözyaşlarımı tutamadım. ‘Sen bana babamın yapamadığını yaptın’ dediğinde o an tüm yorgunluğum uçup gitti’ sözleri, odadaki atmosferi yumuşattı.
Beş yaşındaki serebral palsi hastası küçük Emir’in hikâyesi de Kaçar’ın gözdesi. ‘Onu eşimle manevi evladımız kabul ettik. Artık her programda o da bizimle. Şimdi 17 yaşında pırıl pırıl bir genç’ diyor ve ekliyor: ‘Annesi ‘Çocuğuma acımayacağım, çünkü acımak onun geleceğini çalar’ demişti. O kararlılıkla hayatına devam ediyor; ben de onun başarısıyla gurur duyuyorum.’
Zorluklara Rağmen Devam Eden Yol
Federasyonun önündeki en büyük zorluk, kaynak yaratmak. ‘Bağışçı bulmak her zaman kolay değil. Bazen kendimi tek kişilik ordu gibi hissediyorum’ diyen Kaçar, ‘Ama yüzlerce yüzüm dediğim bursiyer, engelli birey, yaşlı ve kimsesiz dostlarımızın umut dolu bakışları, beni asla yoldan çıkarmıyor’ diye sürdürdü.
Bir müteahhitlik kazasında engelli kalan baba ve onun çaresiz ailesine destek hikâyesi de akıllarda yer etmiş: ‘Solunum cihazını teslim ettiğimde gözlerindeki minneti gördüm. O an, yaptığı işin büyüklüğünü bir kez daha anladım.’
Her ziyaretin, her yardımlaşmanın ardından ‘Güç, kaba kuvvet değil; kalpten kalbe köprü kurabilmektir’ sözüyle salondaki belgeleri işaret ediyor ve ekliyor: ‘Annem Leman Gebizli’den öğrendiğim terbiye, bugün beni ayakta tutan en büyük miras.’
Geleceğe Dair Umut
Röportajın sonunda Güldane Kaçar’a son mesajını soruyorum. Derin bir nefes alıyor, başını çevirip duvardaki çocuk fotoğraflarına bakıyor. ‘Kaybedecek vaktimiz yok’ diyor usulca. ‘İç kavgalar, siyasi polemikler bize zaman çalıyor. Oysa düşman yalnızca sınırlarımızda değil; fikirlerimize, gençlerimizin umutlarına sızmaya çalışıyor. Birlik ve sevgiyle örülmüş bir Türkiye, her türlü karanlığı yarına bırakır. Biz de işte bu inançla yolumuza devam edeceğiz.’
Semra Erkal – İstanbul, Kapsam Haber