Türkiye'nin siyasi arenası, yıllardır süregelen
laiklik ve
muhafazakarlık arasındaki derin çatışma ile şekilleniyor. Yazar Savaş Yılmaz, son makalesinde bu iki kesimin ülkeyi nasıl ikiye böldüğünü ve siyasi rekabetin Türkiye'yi nasıl etkilediğini tartışıyor. Yılmaz'a göre, bu çekişme, hem tarihi hem de güncel bir problem olarak karşımıza çıkıyor.
Siyasi Kutuplaşmanın Kökenleri ve Etkileri
Yılmaz, Türkiye'nin coğrafi ve tarihsel arka planına dikkat çekerek, geçmişte yaşanan fakirlik ve gelişmemişlik sorunlarının, bugün de benzer biçimlerde devam ettiğini belirtiyor. Siyasi iklime hakim olan sağ ve sol kutuplaşmanın, ülke insanını belirli kalıplara sokarak toplumu bölüp, yönetmeye çalıştığını vurguluyor.
Laiklik ve Muhafazakarlık Arasındaki Rekabet
Yılmaz, bir yandan laiklik ve Kemalizm'i savunan kesimin, diğer yandan ise
"din elden gidiyor" endişesiyle hareket eden muhafazakar kesimin, toplumu ideolojik olarak ikiye ayırdığını ele alıyor. Bu iki ideolojik kamplaşmanın, toplumda derin yarıklar açtığını ve birlikteliği zedelediğini ifade ediyor.
Siyasetin ve Toplumun Sorunları
Türkiye'nin sorunlarının sadece siyasilerde değil, aynı zamanda toplum yapısında da yattığını belirten Yılmaz, düzenbazlık, torpil ve bencillik gibi olumsuz davranışların, ülkenin gelişimini engellediğini öne sürüyor. Siyasi partilerin ve halkın bu konuda sorumluluk taşıdığını, gerçek bir değişim için toplumsal bilinç ve dürüstlüğün şart olduğunu vurguluyor.
Çözüm Yolları ve Umut
Yazar Savaş Yılmaz, Atatürk ve dini ideolojik birer araç olarak kullanmanın bırakılması ve şahsi inançların toplumu kutuplaştırmadan yaşanması gerektiğini savunuyor. Toplumsal kucaklaşma ve birliktelik adına, Hürriyet ve gelişmişlik kavramlarının ön planda tutulması gerektiğini belirterek, yalandan ve riyakarlıktan uzak, sağlıklı bir toplum yapısının mümkün olduğuna dair umudunu dile getiriyor.Makalenin tamamı ve daha fazlası için,
[bu linki] ziyaret edebilirsiniz.