Yazar
Amine Çalışkan, son yazısında "Z Kuşağı Uzaylı mı?" başlıklı bir makale kaleme aldı. Çalışkan,
Kuşaklar arasındaki farklılıkların, toplumsal değişimler ve teknolojik ilerlemelerle nasıl şekillendiğini ve Z kuşağının bu süreçte nasıl bir rol oynadığını derinlemesine inceliyor.
Z Kuşağının Teknoloji ile Büyümesi
Amine Çalışkan, Z kuşağının teknolojinin hızla geliştiği ve dijital dünyanın hayatın her alanına yayıldığı bir dönemde doğduğunu belirtiyor. Eğitimde özgürlük, kültürel seyahat imkanları ve modern yaşam tarzı, bu kuşağın dünyasını şekillendiriyor. Akıllı telefonlar, sosyal medya ve dijital iletişim araçları, Z kuşağının günlük yaşamının vazgeçilmez parçaları haline geldi. Çalışkan, bu durumun onların düşünme ve iletişim biçimlerini de etkilediğini ifade ediyor. Ancak, bu hızlı değişim bazıları için korkutucu olabilirken,
Z kuşağı için doğal bir yaşam tarzı haline geldi.
X Kuşağı: Geçmişin Sıcaklığı
Amine Çalışkan, X kuşağının (1965-1976), teknolojinin hayatlarına sonradan dahil olduğu bir dönemde büyüdüğünü ve lüksün fazla ön planda olmadığı, saygının paradan önce geldiği bir nesil olduğunu vurguluyor. Çalışkan, bu dönemde iletişimin telgraf veya santralle bağlanan telefonlar aracılığıyla sağlandığını ve televizyonun sınırlı saatlerde yayın yaptığını belirtiyor. Herkesin birbirine güvendiği ve kapıların çalındığı bir dönem olarak tanımlıyor.
Y Kuşağı: Değişimin Başlangıcı
Amine Çalışkan'a göre, Y kuşağı (1980-1995), teknolojik gelişmelerin ve iletişim araçlarının hızla arttığı bir dönemde büyüdü. Çalışkan, bu dönemde cep telefonları ve diğer lüks eşyaların hayatımıza girdiğini ve teknolojinin gençlerin idealleri arasında hızla yer aldığını belirtiyor. Sosyal medyanın etkisiyle suç oranları ve toplumsal sorunların da arttığını ifade ediyor.
Z Kuşağı: Yeni Dünyanın Çocukları
Çalışkan, Z kuşağının (1999-2020), hızla globalleşen dünyanın belki de en masum ama en zorlayıcı nesli olduğunu söylüyor. Teknolojik gelişmeler ve yapay zekanın, bu kuşağın yaşamını doğrudan etkilediğini vurguluyor. Çalışkan, modern dünyanın her alanda hızlı değişimler yaratırken güven duygusunun zedelendiğine dikkat çekiyor.Z kuşağına özgü görülen dil ve iletişim biçimlerinin toplum tarafından yadırgandığını belirten Çalışkan, teknolojinin yanlış kullanımı ve aile içi iletişimin azalmasının çocukları yalnızlığa ittiğini ifade ediyor. Bu gençlerin arkadaşlarının artık cep telefonları ve sanal dünya olduğunu söylüyor.
Eleştirilerin Adaleti
Amine Çalışkan, Z kuşağının karşılaştığı eleştirilerin genellikle geçmiş kuşakların bakış açısıyla şekillendiğini ve bu eleştirilerin ne kadar adil olduğunu sorguluyor. Çalışkan, Z kuşağının modern dünyanın getirdiği zorluklarla başa çıkmaya çalışırken onları suçlamak yerine anlamaya çalışmanın daha yapıcı bir yaklaşım olabileceğini savunuyor. Her kuşağın kendi sorumluluğunu gözden geçirmesi gerektiğini ve "Hangi kuşak kendini düzelmeli?" sorusunu sorması gerektiğini belirtiyor.Amine Çalışkan, Z kuşağının günah keçisi ilan edilmemesi gerektiğini ve modern dünyanın sunduğu fırsatlar ve zorluklarla başa çıkmaya çalışan bir nesil olduğunu ifade ediyor. Her kuşağın kendi sorumluluğunu gözden geçirerek, daha iyi bir gelecek için birlikte çalışması gerektiğini vurguluyor. Çalışkan'ın yazısının tamamına
buradan ulaşabilirsiniz.
Yine güzel bir konu cikarmissiniz Amine hnm aslında kuşaklar arası gecislerde değişimler olmusdur örneğin Cumhuriyet öncesi sonrası ile devam etmiş ama süreç 970 perde hippilikle zirve yapıp siyasal cakismalarla büyümüş bir ayrılma kırılma olmusdur 80 lerde daha çok batı sentezi 90 mafyalasma tipleri milenyumdan snr ise bir çok konüda bozulma hırçınlık uyusdurucu kumar hızlı para hırsı bugün Z kuşağı denilen kuşakta ise her 10 yılda bir degisimin hepsi mevcut ama en büyük fark ise suanki kuşakda saygı yok denilecek kadar azaldı edep adap hiçe sayılıyor teknolojinin elinde çağa ayak uydurma adı altında hayattan koparılan bir toplum olusdu tlfdan 5 DKK ayrilamayan kuşak bana göre esaret kuşağı oldu yazmaya devam edin size ve ekip arkadaşlarınıza başarılar dilerim