Yapı Kredi Üst Yöneticisi (CEO) Faik Açıkalın, bankacılık sektöründe yaşanan son gelişmelere ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Açıkalın, bankacılık sisteminin performansının yılı ikiye ayırarak incelemek gerektiğini belirterek, "İlk beş ayın sonuna kadar ve ondan sonra Fed'den kaynaklanan türbülans ve onun bankacılık sektörüne etkisine bakmak gerekir. İlk beş ayda bankacılık sisteminin kredi ve karlılık büyümesi çok sağlıklı olduğunu görüyoruz. Altıncı aydaki olaylar nedeniyle her ne kadar bankacılık sektöründe bir kredi büyümesi varsada Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) rakamlarına göre yüzde 20'ye yakın bir kar artışı varken aşağı yukarı özvarlık artışının yüzde 1,6'da kaldığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Öz varlık tarafına bakıldığında, küresel olaylar nedeni ile faiz oranlarındaki değişimin epey negatif etkisi olduğunu aktaran Açıkalın, "Bizim kredi büyümemiz hedeflediğimiz noktada gidiyor. Karlılığımız öngördüğümüz şekilde devam ediyor. Hedeflediğimiz sağlıklı büyüme ve müşteriye dayalı bankacılığımız devam ediyor" değerlendirmelerini yaptı.
Açıkalın, bankaların yurt dışından kaynak bulma konusunda sıkıntı yaşayıp yaşamadığına yönelik, sendikasyon kredilerini geçen hafta yüzde yüzden daha fazla bir oranda yenilediklerini, dolayısıyla kendi açılarından herhangi bir sorun olmadığını dile getirdi.
Yeni bir tahvil ihracının gündemlerinde olup olmadığına ilişkin soruya Açıkalın, uluslararası fiyatlamaların ve Türkiye'nin risk priminin artmasından dolayı şu aralar uygun bir zamanın olmadığını söyledi.
Açıkalın, şu anda niyetleri olsa bile, kendileri için fiyatın parayı almak kadar önemli olduğunu vurgulayarak, "Çünkü son derece likitiz. Likidite açısından öyle acil bir ihtiyacımız yok" dedi.
Katılım bankacılığı yapma konusundaki düşüncelerininin sorulması üzerine Açıkalın, "Fizibilitesine bakarız. Ticari anlamda bir imkan görürsek neden olmasın. Alt yapımızı hazırlar, başvurumuzu yaparız ama şu anda öyle bir niyetimiz yok. Öyle bir niyetimiz olursa halka açık olduğumuz için açıklamak zorundayız" şeklinde konuştu.
Açıkalın, faizlerdeki yükselişin sektöre yansımalarına yönelik olarak şu değerlendirmeleri yaptı:
"Aşağı yukarı mevduat faizinde sektörde 300 baz puan civarında bir artış var. Fakat bunun tüketici tarafına yansıması aşağı yukarı 200 baz puan. Ticari tarafa yansıması TL cinsinden kredi için 300 baz puanın biraz üzerinde. Dolayısıyla görünen o ki, biz bankacılık sektörü olarak faizlerdeki bu yükselişi kısa vadeli görmüşüz. Ticari tarafa yansıtırken tüketici tarafında bir parça daha uzun vadeli bir pozisyon alıp daha az yansıtarak devam etmişiz gibi görünüyor. Yılın geri kalanında ise ABD'nin durumu belli. Bu iş dinamik bir iş. Dolayısıyla ABD'nin veya dünya piyasalarının gelişimine göre, muhakkak bankacılık sisteminin de tepkileri gelecektir."
Bankacılık sistemi için kur riskinin olmadığına dikkati çeken Açıkalın, bankacılık sisteminin bir pozisyon taşımadığını, BDDK'nın bunu son derece yakından takip ettiğini belirtti.