UNESCO Anma Programı kapsamında Üsküdar Üniversitesi, Kerim Vakfı iş birliği ile Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 100. doğum yılı anısına “İslâm Medeniyeti Tıp Tarihinde İnsan Sağlığı ve Ruh-Beden Bütünlüğü Yaklaşımları” başlıklı uluslararası bir sempozyuma ev sahipliği yaptı. Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesi İbni Sina Oditoryumu’nda gerçekleştirilen sempozyumda, İslam bilimleri, tıp tarihi ve ruh-beden bütünlüğü üzerine birçok önemli isim konuşmalar yaptı.Açılış Konuşmalarında Fuat Sezgin’in Mirası ve Bilim Aşkı Vurgulandı
Etkinliğin açılışında Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Fuat Sezgin’in İslam bilimleri alanında yaptığı çalışmaların önemi üzerinde durdu. Tarhan, “Fuat Hoca, bilimi sevmenin dini bir gerekçe olduğunu savunuyordu ve bu görüşüyle birçok önyargıyı kırmayı başardı” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İslam medeniyetinin bilimsel gelişmelere katkısını anlatarak, "Geçmişin kıymetini anlamak, hatalarımızı görmek ve kendimizi düzeltmek için bir gerekliliktir," şeklinde konuştu.Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı adına Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya da açılış konuşmasında, vakfın amaçları ve Fuat Sezgin’in eserleri hakkında bilgi verdi. Çetinkaya, “Fuat Hocamız vesilesiyle böyle bir vakıf kurduk ve İslam bilim tarihini yeni nesillere tanıtmak için çalışıyoruz. Tıp tarihi okuyan öğrencilere burs sağlıyor ve eğitimlerine destek veriyoruz” dedi.Bilal Erdoğan: “Fuat Hoca, Kutlu Bir Davaya Adanmış Bir Hayat Yaşadı”
Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Üyesi Bilal Erdoğan, sempozyumda yaptığı konuşmada Fuat Sezgin’in hayatını kutlu bir davaya adadığını belirterek, “O, Müslüman gençlerin neler başarabileceğini bize gösteren bir örnektir. Müslüman olmamız geri kalmamızın nedeni değil, aksine bizi ileri taşıyacak bir güçtür” ifadelerini kullandı. Fuat Sezgin’i tanımanın kendi hayatı için büyük bir şans olduğunu dile getiren Bilal Erdoğan, bu tür etkinliklerin onun mirasını yaşatmak açısından önemine dikkat çekti.Cemalnur Sargut: “Ruh ve Beden Sağlığı İçin İki Gözlüğü Bir Arada Kullanmak Gerekir”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut, konuşmasında Fuat Sezgin’in bilgiye olan bağlılığını ve tasavvufla ilişkisini ele aldı. Sargut, “Ruhsal gelişim için sadece öbür dünya ile değil, bu dünya ile de dengeli bir bağ kurmalıyız. Sağlık ve maneviyat arasında denge kurmak, bütüncül bir yaşam sürmek için önemlidir,” dedi. Fuat Sezgin’in iki tür bilgiye sahip olduğunu vurgulayan Sargut, Sezgin’in hem çalışarak kazandığı bilgiyi hem de Allah’ın ona bahşettiği içsel bilgelikle hareket ettiğini ifade etti.Prof. Dr. Şükrettin Güldütuna: “Fuat Sezgin, İslam Dünyasında Yeniden Bir Diriliş Sağlamak İstiyordu”
Sempozyumun onur konuğu, Fuat Sezgin’in 38 yıllık dostu ve özel hekimi Prof. Dr. Şükrettin Güldütuna, Fuat Sezgin’in İslam bilim dünyasında bir yeniden diriliş arzusuyla çalıştığını belirtti. Güldütuna, Sezgin’in manevi yönünün de bilimsel çalışmalarına yön verdiğini vurgulayarak, “Fuat Hoca’nın çalışmaları, İslam dünyasında yeniden diriliş ve kalkış uyandırma amacı taşıyordu” dedi. Ayrıca, Fuat Sezgin’in çalışmalarındaki motivasyonun maneviyata dayalı olduğunu ifade ederek, onun ilmi çalışmaları ile ilgili hatıralarını paylaştı.Prof. Dr. Reşat Öngören: Tıp Tarihinde Ruh ve Beden Bütünlüğü
Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nden Prof. Dr. Reşat Öngören, açılış konuşmasında tıp tarihi ve tasavvuf ilişkisini ele aldı. Öngören, İslam tıbbında ruh-beden bütünlüğüne verilen önemi vurgulayarak, “İslam medeniyetinde beden tedavisinin yanında ruh tedavisinin de önemi anlaşılmış ve tasavvufun sağlıklı bir yaşam için rehber olarak kabul edilmiştir,” dedi. Tasavvuf eğitiminin insanın dünyevi bağımlılıklardan kurtulmasını sağlayarak ruh sağlığını desteklediğini belirtti.Sempozyumun İlk Günü: Tıp Tarihi ve Tasavvuf İlişkisi
Sempozyumun ilk günü, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan İlkılıç’ın başkanlığını yaptığı panelle başladı. İlk oturumda, Dr. Zahide Özkan, el-Belhî’nin psikosomatik tıp konusundaki görüşlerini paylaştı. Prof. Dr. Detlew Quintern, İslam bilim tarihinde yer alan Gabir İbnü'l-Hayyan ve er-Razi gibi önemli bilim insanlarının çalışmalarından bahsederek, tıbbın evrensel bir miras olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Hülya Küçük ise tasavvuf ehli hekimlerin tıbbî ve ruhsal sağlık tavsiyelerine değinerek, bu bilgilerin günümüz tıbbına katkılarından söz etti.Sempozyumun İkinci Günü: Bütüncül Sağlık Yaklaşımları
Sempozyumun ikinci gününde İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Tıp Tarihi ve Etik uzmanı Prof. Dr. İhsan Karaman başkanlığında düzenlenen oturumlar gerçekleştirildi. Çocuk cerrahisi uzmanı Dr. Sema İskit, moleküler biyoloji uzmanı Dr. Yosun Mater ve aile hekimliği uzmanı Dr. Hüdayar Işık kendi alanlarında yaptıkları araştırmaları sundu.Son panelde ise Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mevlüt Sait Keleş başkanlığında Dr. Öğr. Üyesi H. Dilek Güldütuna ve Tıp Tarihi ve Etik alanının duayenlerinden Prof. Dr. Nil Sarı sunumlarını gerçekleştirdiler. Dr. Güldütuna, Sufi hekimlerin ruh ve beden sağlığına yönelik eserleri hakkında bilgi verdi ve Prof. Dr. Sarı, Osmanlı tıp tarihinde insan sağlığına bütüncül yaklaşımın önemini vurgulayan konuşmasını gerçekleştirdi.Fuat Sezgin’in Mirası Yaşatılmaya Devam Ediyor
Sempozyum boyunca yapılan sunumlarda Prof. Dr. Fuat Sezgin’in İslam bilim tarihine katkıları, onun ilim ve maneviyat dengesini gözeterek yaptığı çalışmalarıyla anıldı. Bilim ve tasavvufun birleşimi olarak görülen bu etkinlik, Fuat Sezgin’in mirasını yeni nesillere aktarmak amacı taşıdı. Sempozyuma katılanlar, Fuat Sezgin’in çalışmaları ışığında İslam medeniyetinin bilimsel gelişmelere katkısını daha iyi anladıklarını ifade ettiler.
Etkinliğin açılışında Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Fuat Sezgin’in İslam bilimleri alanında yaptığı çalışmaların önemi üzerinde durdu. Tarhan, “Fuat Hoca, bilimi sevmenin dini bir gerekçe olduğunu savunuyordu ve bu görüşüyle birçok önyargıyı kırmayı başardı” dedi. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İslam medeniyetinin bilimsel gelişmelere katkısını anlatarak, "Geçmişin kıymetini anlamak, hatalarımızı görmek ve kendimizi düzeltmek için bir gerekliliktir," şeklinde konuştu.Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı adına Yönetim Kurulu Başkanı Mecit Çetinkaya da açılış konuşmasında, vakfın amaçları ve Fuat Sezgin’in eserleri hakkında bilgi verdi. Çetinkaya, “Fuat Hocamız vesilesiyle böyle bir vakıf kurduk ve İslam bilim tarihini yeni nesillere tanıtmak için çalışıyoruz. Tıp tarihi okuyan öğrencilere burs sağlıyor ve eğitimlerine destek veriyoruz” dedi.Bilal Erdoğan: “Fuat Hoca, Kutlu Bir Davaya Adanmış Bir Hayat Yaşadı”
Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı Mütevelli Üyesi Bilal Erdoğan, sempozyumda yaptığı konuşmada Fuat Sezgin’in hayatını kutlu bir davaya adadığını belirterek, “O, Müslüman gençlerin neler başarabileceğini bize gösteren bir örnektir. Müslüman olmamız geri kalmamızın nedeni değil, aksine bizi ileri taşıyacak bir güçtür” ifadelerini kullandı. Fuat Sezgin’i tanımanın kendi hayatı için büyük bir şans olduğunu dile getiren Bilal Erdoğan, bu tür etkinliklerin onun mirasını yaşatmak açısından önemine dikkat çekti.Cemalnur Sargut: “Ruh ve Beden Sağlığı İçin İki Gözlüğü Bir Arada Kullanmak Gerekir”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Danışmanı Cemalnur Sargut, konuşmasında Fuat Sezgin’in bilgiye olan bağlılığını ve tasavvufla ilişkisini ele aldı. Sargut, “Ruhsal gelişim için sadece öbür dünya ile değil, bu dünya ile de dengeli bir bağ kurmalıyız. Sağlık ve maneviyat arasında denge kurmak, bütüncül bir yaşam sürmek için önemlidir,” dedi. Fuat Sezgin’in iki tür bilgiye sahip olduğunu vurgulayan Sargut, Sezgin’in hem çalışarak kazandığı bilgiyi hem de Allah’ın ona bahşettiği içsel bilgelikle hareket ettiğini ifade etti.Prof. Dr. Şükrettin Güldütuna: “Fuat Sezgin, İslam Dünyasında Yeniden Bir Diriliş Sağlamak İstiyordu”
Sempozyumun onur konuğu, Fuat Sezgin’in 38 yıllık dostu ve özel hekimi Prof. Dr. Şükrettin Güldütuna, Fuat Sezgin’in İslam bilim dünyasında bir yeniden diriliş arzusuyla çalıştığını belirtti. Güldütuna, Sezgin’in manevi yönünün de bilimsel çalışmalarına yön verdiğini vurgulayarak, “Fuat Hoca’nın çalışmaları, İslam dünyasında yeniden diriliş ve kalkış uyandırma amacı taşıyordu” dedi. Ayrıca, Fuat Sezgin’in çalışmalarındaki motivasyonun maneviyata dayalı olduğunu ifade ederek, onun ilmi çalışmaları ile ilgili hatıralarını paylaştı.Prof. Dr. Reşat Öngören: Tıp Tarihinde Ruh ve Beden Bütünlüğü
Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü’nden Prof. Dr. Reşat Öngören, açılış konuşmasında tıp tarihi ve tasavvuf ilişkisini ele aldı. Öngören, İslam tıbbında ruh-beden bütünlüğüne verilen önemi vurgulayarak, “İslam medeniyetinde beden tedavisinin yanında ruh tedavisinin de önemi anlaşılmış ve tasavvufun sağlıklı bir yaşam için rehber olarak kabul edilmiştir,” dedi. Tasavvuf eğitiminin insanın dünyevi bağımlılıklardan kurtulmasını sağlayarak ruh sağlığını desteklediğini belirtti.Sempozyumun İlk Günü: Tıp Tarihi ve Tasavvuf İlişkisi
Sempozyumun ilk günü, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlhan İlkılıç’ın başkanlığını yaptığı panelle başladı. İlk oturumda, Dr. Zahide Özkan, el-Belhî’nin psikosomatik tıp konusundaki görüşlerini paylaştı. Prof. Dr. Detlew Quintern, İslam bilim tarihinde yer alan Gabir İbnü'l-Hayyan ve er-Razi gibi önemli bilim insanlarının çalışmalarından bahsederek, tıbbın evrensel bir miras olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Hülya Küçük ise tasavvuf ehli hekimlerin tıbbî ve ruhsal sağlık tavsiyelerine değinerek, bu bilgilerin günümüz tıbbına katkılarından söz etti.Sempozyumun İkinci Günü: Bütüncül Sağlık Yaklaşımları
Sempozyumun ikinci gününde İstanbul Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Tıp Tarihi ve Etik uzmanı Prof. Dr. İhsan Karaman başkanlığında düzenlenen oturumlar gerçekleştirildi. Çocuk cerrahisi uzmanı Dr. Sema İskit, moleküler biyoloji uzmanı Dr. Yosun Mater ve aile hekimliği uzmanı Dr. Hüdayar Işık kendi alanlarında yaptıkları araştırmaları sundu.Son panelde ise Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mevlüt Sait Keleş başkanlığında Dr. Öğr. Üyesi H. Dilek Güldütuna ve Tıp Tarihi ve Etik alanının duayenlerinden Prof. Dr. Nil Sarı sunumlarını gerçekleştirdiler. Dr. Güldütuna, Sufi hekimlerin ruh ve beden sağlığına yönelik eserleri hakkında bilgi verdi ve Prof. Dr. Sarı, Osmanlı tıp tarihinde insan sağlığına bütüncül yaklaşımın önemini vurgulayan konuşmasını gerçekleştirdi.Fuat Sezgin’in Mirası Yaşatılmaya Devam Ediyor
Sempozyum boyunca yapılan sunumlarda Prof. Dr. Fuat Sezgin’in İslam bilim tarihine katkıları, onun ilim ve maneviyat dengesini gözeterek yaptığı çalışmalarıyla anıldı. Bilim ve tasavvufun birleşimi olarak görülen bu etkinlik, Fuat Sezgin’in mirasını yeni nesillere aktarmak amacı taşıdı. Sempozyuma katılanlar, Fuat Sezgin’in çalışmaları ışığında İslam medeniyetinin bilimsel gelişmelere katkısını daha iyi anladıklarını ifade ettiler.