Demokratik Gelişim Partisi (DGP) Genel Başkanı İdris Bal, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’i ziyaret etti.
Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını belirten Bal, “Medya; havuz, yandaş, baskı altında iş yapmaya çalışanlar ve her şeye rağmen muhalefet yapanlar diye 4’e bölünmüş durumda. Kafasını kaldırana sopayla vuruyorlar. Basın özgürlüğü olmadan şeffaflık ve dolaysıyla demokrasi olmaz.” dedi.
DGP Genel Başkanı Bal, yardımcıları Ayşe Hakyemez ve Kani Kudu, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’i ziyaret etti. Basın özgürlüğüyle ilgili görüşlerini dile getiren Bal, “Özgür medya lazım. Hatta bazı ülkelerde medya özgür olsun diye medya patronlarının başka alanlarda engellenmiş yasal olarak. Başka alanda işiniz varsa iktidar sizi sıkıştırıyor. Belli fırsatlar sunuyor ya da belli cezalar uyguluyor böylece sizi medyada engellemeye çalışıyor. Bunu bile engelleyen demokratik ülkeler var. Bizim ülkemizde de demokrasinin olabilmesi için şeffaflık lazım, şeffaflık için de bağımsız medya lazım.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de medyanın 4 gruba ayrıldığını ifade eden Bal, şöyle devam etti: “Tek parti dönemi de dahil cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde havuz medyası oluşturulmuş. Önce havuz oluşturulmuş. Bu ne demek işte belirli ihaleleri alan belli iş adamlarından belirli yüzdeler havuza aktarılıyor. Ve o kaynaklarla da havuz medyası oluşturuluyor. Bir tane beş tane değil onlarla ifade edilen televizyon, gazete havuzun içerisine toplandı.”
Basın kuruluşlarının geldiği son noktayı anlatan Bal, “ Bu birinci grup tamamen iktidarın emir ve komutasıyla hareket ediyor. Yaptığım çalışma neticesinde bunu gördüm. İkinci grup ise sermayesi havuzdan değil satın alınmamış ama gönüllü olarak gerek iş birliği gerek nemalanma adına yandaş olan bir kesim var. Aslında bağımsız şekilde bir şeyler söylemeye çalışan bir grup daha var. Her kafasını kaldırdığında bir sopa geliyor kafasına. Onlar da bir fırsatını bulsak da özgür olsak, bir şeyler söylesek diyorlar ama ciddi baskı var üzerlerinde. Dördüncü grupsa her şeye rağmen her şeyi söyleyen, açık muhalefet yapan ve bunun da bedelini ödeyen kesimler var. Dolayısıyla eğer şimdi Samanyolu Televizyonu’na, Zaman’a, Bugün’e bir baskı varsa, Halk TV ayakta kalmak için elinden geleni yapıyor. Bunlar elinden geldiğince muhalefet yapmaya çalışıyor. Reklam verilmiyor bunlara. İdari cezalarla yüz yüzeler. Çünkü onlar alo Fatih’e müsaade etmediler.” şeklinde konuştu.
Parti çalışmalarıyla ilgili bilgi alan Basın Konseyi Başkanı Türenç de “Sıkıntılı bir dönemde çıkıyorsunuz. Meclis sıkıntılı, halkın hemen her kesimi bu sıkıntıyı yaşıyor. Hukukta sıkıntılarımız var. Haklar açısından çok büyük sıkıntılarımız var. Bu sıkıntıların içinde siyasetçi olmak ateşten gömlek gibi bir şey. Allah yolunuzu açık etsin.” dedi.
Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını belirten Bal, “Medya; havuz, yandaş, baskı altında iş yapmaya çalışanlar ve her şeye rağmen muhalefet yapanlar diye 4’e bölünmüş durumda. Kafasını kaldırana sopayla vuruyorlar. Basın özgürlüğü olmadan şeffaflık ve dolaysıyla demokrasi olmaz.” dedi.
DGP Genel Başkanı Bal, yardımcıları Ayşe Hakyemez ve Kani Kudu, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç’i ziyaret etti. Basın özgürlüğüyle ilgili görüşlerini dile getiren Bal, “Özgür medya lazım. Hatta bazı ülkelerde medya özgür olsun diye medya patronlarının başka alanlarda engellenmiş yasal olarak. Başka alanda işiniz varsa iktidar sizi sıkıştırıyor. Belli fırsatlar sunuyor ya da belli cezalar uyguluyor böylece sizi medyada engellemeye çalışıyor. Bunu bile engelleyen demokratik ülkeler var. Bizim ülkemizde de demokrasinin olabilmesi için şeffaflık lazım, şeffaflık için de bağımsız medya lazım.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de medyanın 4 gruba ayrıldığını ifade eden Bal, şöyle devam etti: “Tek parti dönemi de dahil cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde havuz medyası oluşturulmuş. Önce havuz oluşturulmuş. Bu ne demek işte belirli ihaleleri alan belli iş adamlarından belirli yüzdeler havuza aktarılıyor. Ve o kaynaklarla da havuz medyası oluşturuluyor. Bir tane beş tane değil onlarla ifade edilen televizyon, gazete havuzun içerisine toplandı.”
Basın kuruluşlarının geldiği son noktayı anlatan Bal, “ Bu birinci grup tamamen iktidarın emir ve komutasıyla hareket ediyor. Yaptığım çalışma neticesinde bunu gördüm. İkinci grup ise sermayesi havuzdan değil satın alınmamış ama gönüllü olarak gerek iş birliği gerek nemalanma adına yandaş olan bir kesim var. Aslında bağımsız şekilde bir şeyler söylemeye çalışan bir grup daha var. Her kafasını kaldırdığında bir sopa geliyor kafasına. Onlar da bir fırsatını bulsak da özgür olsak, bir şeyler söylesek diyorlar ama ciddi baskı var üzerlerinde. Dördüncü grupsa her şeye rağmen her şeyi söyleyen, açık muhalefet yapan ve bunun da bedelini ödeyen kesimler var. Dolayısıyla eğer şimdi Samanyolu Televizyonu’na, Zaman’a, Bugün’e bir baskı varsa, Halk TV ayakta kalmak için elinden geleni yapıyor. Bunlar elinden geldiğince muhalefet yapmaya çalışıyor. Reklam verilmiyor bunlara. İdari cezalarla yüz yüzeler. Çünkü onlar alo Fatih’e müsaade etmediler.” şeklinde konuştu.
Parti çalışmalarıyla ilgili bilgi alan Basın Konseyi Başkanı Türenç de “Sıkıntılı bir dönemde çıkıyorsunuz. Meclis sıkıntılı, halkın hemen her kesimi bu sıkıntıyı yaşıyor. Hukukta sıkıntılarımız var. Haklar açısından çok büyük sıkıntılarımız var. Bu sıkıntıların içinde siyasetçi olmak ateşten gömlek gibi bir şey. Allah yolunuzu açık etsin.” dedi.