Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde, İsrail’deki ağlama duvarı önünde dua ederken fotoğrafları ortaya çıkan Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Ergenekon Terör Örgütü davasında müebbet hapis cezası almasının ardından hâlâ kendisini dramatize etmeye devam ediyor.
Darbeye teşebbüsten müebbet hapis cezası alan İlker Başbuğ, Hürriyet gazetesine mektup gönderdi. Başbuğ mektubunda hakkında ceza almasına delil teşkil edilen belgeler yerine ağlamaklı ifadelerle kendisini savunması dikkat çekiyor. Gazetemiz, İlker Başbuğ’un mektubunda yer vermediği olayları tek tek çıkardı:
KAPATMA DÂVÂSINA DELİL YAPILDI
İlker Başbuğ, “4 tane internet sitesi kurarak hükümet deviremezsiniz” derken; Başbuğ tarafından AK Parti Hükümeti hakkında kara propaganda yapmak amacıyla Genelkurmay Karargâhı’nda kurulan internet sitelerindeki haberler, AK Parti hakkında açılan kapatma davasına delil olmuştu. 23 Ekim 2007 tarihinde irtica.org sitesindeki ‘Apronda namaz şov’ haberi, AK Parti’ye açılan kapatma davası iddianamesine delil olarak konulmuştu.
Yargıtay Cumhuriyet Eski Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ise, Genelkurmay Karargâhı’nda kurulan internet sitelerinde yer alan haberleri ciddiye alarak AK Parti hakkında kapatma davası açmıştı. Yalçınkaya’nın, “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti’nin “temelli” kapatılması talebiyle Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davada; Genelkurmay Başkanlığı tarafından kurulan internet sitelerindeki haberler kullanıldı.
“SİLAH DEĞİL BORU”
21 Nisan 2009 tarihinde Bedrettin Dalan’ın sahibi olduğu İstek Vakfı’nın kullandığı arazide arama yapılmış, kazılarda, 9’u dolu 10 adet lav silahı, 20 ses bombası, 250 gram C4 patlayıcı, 19 aydınlatma fişeği, 3 gösteri bombası, 10 el bombası, 10 adet el bombası tapası, 800 adet G-3 mermisi ve çok sayıda tabanca mermisi bulunmuştu. Başbuğ, 29 Nisan 2009 tarihinde düzenlediği basın toplantısında, boş lav silahını gösterip; “Bunlar silah değil, boru!” demişti.
FIRKATEYNDE BASIN TOPLANTISI
Başbuğ, Trabzon Limanı’nda demirli Oruçreis Fırkateyni’nde düzenlediği basın toplantısında, Ergenekon davasını eleştirmişti. Başbuğ, son zamanlarda, çeşitli vesilelerle TSK’ya karşı yürütülmekte olan psikolojik ve asimetrik psikolojik harekat yapıldığını iddia ederek, “Bu konuya özellikle, bugün üzerinde beraber olduğumuz Oruçreis Fırkateyni’nde değinmemin özel bir anlamı vardır. Herhalde herkes, açıkça ne demek istediğimi anlamaktadır” açıklamasında bulundu.
Başbuğ, Ergenekon davasında gizli tanıkların (Gizli Tanık Kıskaç) savcılara bilgi vermesi, mahkemede tanıklık yapmasını eleştirerek, “Bu gizli tanığa ne kadar güvenilir? Kimdir itirafçı” demişti.
SALDIRAY BERK’İ KORUDU, 3. ORDU’DA ARAMAYA İZİN VERMEDİ
Başbuğ, Erzincan’da yürütülen Ergenekon Terör Örgütü soruşturması iddianamesinde 1 numaralı sanık olan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’i korumuş ve 3. Ordu Komutanlığı’nda arama yapılmasını engellemişti. Başbuğ döneminde, Orgeneral Saldıray Berk’i süresiz görevlendirerek Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmalara çıkmasını da engelledi.
İNTERNET ANDICINA KÂĞIT PARÇASI
Başbuğ, kamuoyunda AK Parti ve Fethullah Gülen cemaatini bitirme planı olarak bilinen ve emekli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı belgelenen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” belgesine “Kağıt parçası” demişti.
ERGENEKON SANIKLARINI ZİYARET
İlker Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı görevine başlamasının 6. gününde ilginç icraata imza atmıştı. Başbuğ’un emriyle, Kandıra F Tipi Cezaevi’ne giden Kocaeli Garnizon Komutanı Korgeneral Galip Mendi, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli orgeneraller Şener Eruygur ile Hurşit Tolon’u “TSK adına” ziyaret etmişti.
YUNANİSTAN’DA DARBECİLERİN HAYATLARI CEZAEVİNDE SON BULUYOR
Cumhuriyet Eski Başsavcısı Gültekin Avcı, Başbuğ’un, darbecilere arka çıktığını, onları koruduğunu ve göreve gelmesinden itibaren açıklamaları ile darbeye mütemayil olduğunu söyledi. Avcı, “Yunanistan’da hayatlarını cezaevinde noktalayan darbeciler var bunu unutmasınlar” dedi.
“İLKER BAŞBUĞ DARBECİLERİ KORUDU”
Avcı, İlker Başbuğ daha göreve gelir gelmez “28 Şubat’ın arkasındayız” diye basına açıklama yapan bir insan olduğunu söyledi.
Avcı, İlker Başbuğ’un 28 Şubat’ın arkasında olduğunu gösteren pek çok eyleme imza attığını belirterek, “Ergenekon davası sürecinde mahkeme kararı ile Ankara’da savcıyı askeri lojmanların kapısında 2 buçuk saat bekletti, içeri aldırmadı, burada deliller kayboldu. Erzurum’da da Osman Şanal 3. Ordu’da arama yapmak istedi, içeri alınmadı. Bu dönemde İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanıydı. Burada hukuk askıya alındı. Bir nevi darbe yapılmış gibi oldu. Saldıray Berk’in mahkemeye gelmesi gerekiyordu. Saldıray Berk’i mahkemeye gönderdi mi? Berk’in yerine F5’leri gönderdi, adliyenin üzerinden geçiş yaptılar. Başbuğ, Oruçreis Fırkateyni’nden medyaya söylemediğini bırakmadı. ‘Bakın nereden konuşuyorum, savaş gemisinden konuşuyorum’ diye orada bağırdı. Diğer taraftan da göreve gelir gelmez Korgeneral Galip Mendi’yi Ergenekon’dan tutuklu paşaları ziyaret etmesi için gönderdi hem de görülmedik bir şekilde kurumsal bir ziyaret yaptırdı. Ben 16 yıllık Cumhuriyet Savcılığı hayatımda böyle bir şey görmedim. Başbuğ, Ergenekon paşalarını TSK adına ziyaret ettirdi” diye konuştu.
“CUMHURİYET TARİHİNDE BAŞBUĞ KADAR YALANLANAN GENELKURMAY BAŞKANI YOK”
Başbuğ’un Poyrazköy’de çıkan mühimmat için “Bunlar Genelkurmay’a ait değildir” dediğini ancak kısa süre sonra MKE’nin açıklamasının Başbuğ’u yalanladığını belirten Avcı, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinde İlker Başbuğ kadar yalanlanan, zor duruma düşen ve her açıklamasının tersi çıkan bir Genelkurmay Başkanı olmamıştır” dedi. Avcı, Başbuğ’un Ergenekon illegal yapılanması karşısındaki duruşu ve Ergenekon soruşturmasına karşı tavrının ortada olduğunu ifade ederek, “İrticayla Eylem Planı’na kağıt parçası diyeceksin hem de ‘Biz İstanbul savcılarından kağıt parçasında neler yazıyor değil de bunu kim hazırlatmış onları araştırmalarını istiyoruz’ diyerek yargıya müdahale edeceksin. Başbuğ’un Ergenekon yapılanmasına karşı duyarsız olduğu, hatta istekli olduğu TSK içinde darbeye karşı olmakla ilgili bir faaliyet göstermediğini ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.
“BAŞBUĞ EYLEMLERİ İLE DARBEYE EĞİLİMLİ OLDUĞUNU HER ZAMAN GÖSTERDİ”
Başbuğ’un Genelkurmay Karargahı’nda basın mensuplarına ‘TSK içinde antidemoktatik unsurları barındırmayız ama antidemokratik unsurlar var diye de cadı avı yapmayız’ dediğini hatırlatan Avcı, “Halbuki antidemokratik unsur darbeci demektir. Kısacası ‘darbeci var diye bunları didik didik aramayız’ demişti. Diğer yaptığı bir konuşmada, ‘TSK’yı diğer ordulara benzetmeyin, Atatürkçü düşünce söz konusu olduğunda her zaman müdahale eder’ minvalinde bir şey söylemişti. Bu açıklamaların hepsini toplayıp bir baktığımızda Başbuğ’un darbeye ne kadar mütemayil olduğunu, fütursuzca darbeci kadroları ne kadar himaye eden bir tavır gösterdiğini görüyoruz” dedi.
Avcı, İlker Başbuğ’un, internet adıcında görevli olan Hıfzı Çubuklu’yu görevden almak yerine terfi ettirdiğini belirterek, “Madem internet sitelerini kapattığını söylüyor neden senden önce kurulan internet sitelerinin hukuka aykırı olduğunu öğrendikten sonra bunları tanzim edenler hakkında soruşturma açtırmıyorsun. Açıklayamadığı o kadar çok şey var” diye konuştu.
İŞTE BAŞBUĞ’UN İCRAATLARI
l İrtica.org sitesi üzerinden AK Parti’yi kapattırma davasına zemin hazırladı.
l İstek Vakfı arazisinde bulunan lav silahı için “boru”, Alb. Dursun Çiçek’in hazırladığı ‘İrtica ile Eylem Planı’ için “kâğıt parçası” dedi.
l Ergenekon’un Erzincan ayağı ile ilgili soruşturmada Org. Saldıray Berk’i korudu. 3. Ordu Komutanlığı’nda arama yaptırmadı.
l Trabzon’da, kurmaylarını da yanına alarak ‘Oruçreis Fırkateyni’nde gövde gösterisi yaptı.
l Erzincan’da adliyenin üzerinden F5’leri uçurttu.
l Korg. Galip Mendi’yi ‘TSK adına’ görevlendirip, Kandıra F Tipi Cezaevi’nde yatan Ergenekon sanıkları Eruygur ve Tolon’u ziyaret ettirdi.