Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Başkanı Kamuran Karaca, AKP hükümetinin hakkını arayan toplumun bütün kesimlerine karşı inanılmaz bir baskı uyguladığını söyledi. Ağzını açan, haksızlıklara itiraz eden insanlarla ilgili davaların açıldığını ve cezaların yağdırıldığını vurgulayan Karaca, bu sürecin artarak devam ettiğini kaydetti.
Tepkileri, demokratik ülkelerde hak arama yönüyle değerlendirdiğini belirten Karaca, “Söylenen ve taleplerle ilgili hükümetler tarafından adım atılması ve çözüm üretilmesi beklenir. Ama tam tersi bir yaklaşımla karşı karşıyayız. AKP iktidarı bir çok alanda toplumun dengesini bozan kararlar aldı. Yönetmelikler ve yasalar çıkardı. Birçoğu anti demokratik boyutlarda uygulanır hale geldi. Son olarak hazırlanan İç Güvenlik Paketini de bu kapsamda ele almak mümkün.” dedi.
İç Güvenlik Paketi’nin yasalaşıp uygulamaya konulması halinde, birçok alanda yeni kısıtlamaların yaşanacağını ileri süren Karaca; sendikacıların alana çıkması, açıklama yapması, farklı kesimlerin hükümetin icraatlarıyla ilgili eleştirilerde bulunmasının suç kapsamına alınabileceğini ifade etti.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Karaca, Gezi Parkı eylemlerine katıldığı gerekçesiyle “Devlet memurluğundan çıkarıldığı” iddia edilen Sınıf Öğretmeni Eser Çapar’a destek vermek amacıyla Adana’ya geldi. Sendika binası önünde yapılan basın açıklamasına katılan Karaca, daha sonra Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Eser Çapar’ın da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıkların yargılandığı davayı izledi. Ertelenen duruşma sonrası Cihan’a açıklamalarda bulunan Karaca, son dönemlerde iktidarın toplumun farklı kesimlerine yönelik baskılarının arttığını hatırlattı. Devlet memurlarına idari ve adli soruşturmalar açıldığına dikkat çeken Karaca, Adana’da Eser Çapar’dan Trabzon’daki öğretmen Seçil Esmanur Erdem ve Karaman’da Yrd. Doç. Dr. Elifhan Köse'ye kadar pek çok kişinin dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a ‘hakaret’ veya benzeri sebeplerle cezalandırıldığına işaret etti. Kendisinin de aralarında bulunduğu 22 kamu görevlisi ve yöneticiler hakkında da ‘terör örgütü kurmak’ iddiasıyla soruşturma başlatıldığını anlatan Karaca, bütün illerde benzeri soruşturmaların devam ettiğini açıkladı. Karaca, şöyle devam etti:
“AKP hükümeti, 12 yıllık iktidarının özellikle son 4, 5 yılında yaptığı uygulamalarla anayasal suç işliyor, yetkisini aşıyor. Yasama, yürütme ve yargının yetkilerini kendisinde toplayan bir irade ortaya koyuyor. İktidar her yaptığının da yeni bir suç oluşturduğunu bildiği için çıkmaz bir yola girmiş. Her geçen gün yeni baskı yasalarla toplumu ve kurumları frenlemeye çalışıyor. Ülkede demokrasinin yaşaması konusunda tartışmalı bir süreç başlayacak gibi görünüyor. Sendikalar ve meslek kuruluşları olarak bunların yaşanmaması için hükümete her seferinde ‘Anti demokratik tutum ve uygulamalardan vazgeçin, diyalog kapılarını açın, görevinizi yapın. Ülkenin gerçek sorunlarına eğilin. Suni bunalımlarla toplunun dengesini bozacak adımlar atmayın. Özellikle yaşam biçimine yönelik müdahalelerde bulunmayın. İşsizlik gibi temel sorunlar kaygılarınız olsun.’ çağrısı yapıyoruz. Ama bugüne kadar taleplerimiz dikkate alınmadı. Buda bizi umutsuzluğa sevk ediyor. Önümüzde seçim dönemi var. Bu sürece kadar gerilimin tırmanabileceği, buradan da farklı sonuçlar çıkabilecek kaygısını taşıyoruz. İktidara çağrımızı yineliyoruz; demokrasi sınırları içinde kalın. İnsan haklarını zorlaştıran müdahalelerde bulunmayın. Toplumun bütün kesimlerinin sesine kulak verin.”
"OHAL ADI İLAN EDİLMEMİŞ OLSA BİLE ŞU ANDA UYGULANIYOR"
Sivil toplum kuruluşlarının demokratik bir hak olan basın açıklamalarında, katılımcıların iki katı polis müdahalesiyle karşılaştığını bildiren Karaca, en son dün Anayasa Mahkemesi’ne 40 kişilik grup ile bir dilekçe verirken, yaklaşık 500 polisin barikat kurarak, tedbir aldığını söyledi. Fikrini söylemek, sokağa çıkmak, hakkını aramak isteyen insanlara polis şiddeti uygulanır hale geldiğini kaydeden Karaca, bunun artarak devam edeceği endişesini taşıdıklarına değindi. Karaca, “Bunun yasal hazırlıkları da yapılıyor. İç Güvenlik Yasası bunun için çıkartılıyor. Her adım atan, hakkını arayan insanlarla ilgili ceza davaları açılıyor. Gazeteciler ve çeşitli kesimlere yapılan müdahalelere zaten tanık oluyoruz. Bu yasa uygulamaya geçtikten sonra da bu girişimler artarak devam edecek. OHAL adı ilan edilmemiş olsa bile, şu anda uygulanıyor.”
"İÇ GÜVENLİK DEĞİL AKP'NİN KENDİSİNİ KORUMA PAKETİ"
KESK Eşbaşkanı Şaziye Köse de AKP’nin muhteris ve yekpare iktidar hırsıyla kendisini yok etme yolunda hızla ilerlediğini söyledi. İç Güvenlik Paketi’nin aslında ‘AKP’nin kendisini koruma paketi’ olduğunu savunan Köse, “Kimse kamu güvenliğini tehdit etmiyor. Aslında korkuları iktidarlarını kaybetmektir. Güvenlik Paketi henüz mecliste oylanmamış olmasına rağmen son birkaç aydır, fiili oyarak üzerimizde uygulanıyor. ‘Makul şüpheli’ diye insanlar evinden, sokaktan alınıyor. Konya’da bir genç tutuklandı. Başbakan’a ‘hakaretten’ bir sürü davalar açılıyor. Her şeyin bir çıkışı var. Toplumda şu anda bir sessizlik hakim olabilir. Ama bu sessizlikte tehlikelidir. Çok fazla baskı ve sindirme; her tarafı zapturapt altına almanın sonuçları var. İktidar bunun sonuçlarıyla yüz yüze kalacağının farkında. Onun için önlemlerini şiddetle sürdürüyor. Şiddetin karşılığı umarız daha büyük şiddetleri doğurmasın.” diye konuştu.
Tepkileri, demokratik ülkelerde hak arama yönüyle değerlendirdiğini belirten Karaca, “Söylenen ve taleplerle ilgili hükümetler tarafından adım atılması ve çözüm üretilmesi beklenir. Ama tam tersi bir yaklaşımla karşı karşıyayız. AKP iktidarı bir çok alanda toplumun dengesini bozan kararlar aldı. Yönetmelikler ve yasalar çıkardı. Birçoğu anti demokratik boyutlarda uygulanır hale geldi. Son olarak hazırlanan İç Güvenlik Paketini de bu kapsamda ele almak mümkün.” dedi.
İç Güvenlik Paketi’nin yasalaşıp uygulamaya konulması halinde, birçok alanda yeni kısıtlamaların yaşanacağını ileri süren Karaca; sendikacıların alana çıkması, açıklama yapması, farklı kesimlerin hükümetin icraatlarıyla ilgili eleştirilerde bulunmasının suç kapsamına alınabileceğini ifade etti.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Karaca, Gezi Parkı eylemlerine katıldığı gerekçesiyle “Devlet memurluğundan çıkarıldığı” iddia edilen Sınıf Öğretmeni Eser Çapar’a destek vermek amacıyla Adana’ya geldi. Sendika binası önünde yapılan basın açıklamasına katılan Karaca, daha sonra Adana 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Eser Çapar’ın da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıkların yargılandığı davayı izledi. Ertelenen duruşma sonrası Cihan’a açıklamalarda bulunan Karaca, son dönemlerde iktidarın toplumun farklı kesimlerine yönelik baskılarının arttığını hatırlattı. Devlet memurlarına idari ve adli soruşturmalar açıldığına dikkat çeken Karaca, Adana’da Eser Çapar’dan Trabzon’daki öğretmen Seçil Esmanur Erdem ve Karaman’da Yrd. Doç. Dr. Elifhan Köse'ye kadar pek çok kişinin dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a ‘hakaret’ veya benzeri sebeplerle cezalandırıldığına işaret etti. Kendisinin de aralarında bulunduğu 22 kamu görevlisi ve yöneticiler hakkında da ‘terör örgütü kurmak’ iddiasıyla soruşturma başlatıldığını anlatan Karaca, bütün illerde benzeri soruşturmaların devam ettiğini açıkladı. Karaca, şöyle devam etti:
“AKP hükümeti, 12 yıllık iktidarının özellikle son 4, 5 yılında yaptığı uygulamalarla anayasal suç işliyor, yetkisini aşıyor. Yasama, yürütme ve yargının yetkilerini kendisinde toplayan bir irade ortaya koyuyor. İktidar her yaptığının da yeni bir suç oluşturduğunu bildiği için çıkmaz bir yola girmiş. Her geçen gün yeni baskı yasalarla toplumu ve kurumları frenlemeye çalışıyor. Ülkede demokrasinin yaşaması konusunda tartışmalı bir süreç başlayacak gibi görünüyor. Sendikalar ve meslek kuruluşları olarak bunların yaşanmaması için hükümete her seferinde ‘Anti demokratik tutum ve uygulamalardan vazgeçin, diyalog kapılarını açın, görevinizi yapın. Ülkenin gerçek sorunlarına eğilin. Suni bunalımlarla toplunun dengesini bozacak adımlar atmayın. Özellikle yaşam biçimine yönelik müdahalelerde bulunmayın. İşsizlik gibi temel sorunlar kaygılarınız olsun.’ çağrısı yapıyoruz. Ama bugüne kadar taleplerimiz dikkate alınmadı. Buda bizi umutsuzluğa sevk ediyor. Önümüzde seçim dönemi var. Bu sürece kadar gerilimin tırmanabileceği, buradan da farklı sonuçlar çıkabilecek kaygısını taşıyoruz. İktidara çağrımızı yineliyoruz; demokrasi sınırları içinde kalın. İnsan haklarını zorlaştıran müdahalelerde bulunmayın. Toplumun bütün kesimlerinin sesine kulak verin.”
"OHAL ADI İLAN EDİLMEMİŞ OLSA BİLE ŞU ANDA UYGULANIYOR"
Sivil toplum kuruluşlarının demokratik bir hak olan basın açıklamalarında, katılımcıların iki katı polis müdahalesiyle karşılaştığını bildiren Karaca, en son dün Anayasa Mahkemesi’ne 40 kişilik grup ile bir dilekçe verirken, yaklaşık 500 polisin barikat kurarak, tedbir aldığını söyledi. Fikrini söylemek, sokağa çıkmak, hakkını aramak isteyen insanlara polis şiddeti uygulanır hale geldiğini kaydeden Karaca, bunun artarak devam edeceği endişesini taşıdıklarına değindi. Karaca, “Bunun yasal hazırlıkları da yapılıyor. İç Güvenlik Yasası bunun için çıkartılıyor. Her adım atan, hakkını arayan insanlarla ilgili ceza davaları açılıyor. Gazeteciler ve çeşitli kesimlere yapılan müdahalelere zaten tanık oluyoruz. Bu yasa uygulamaya geçtikten sonra da bu girişimler artarak devam edecek. OHAL adı ilan edilmemiş olsa bile, şu anda uygulanıyor.”
"İÇ GÜVENLİK DEĞİL AKP'NİN KENDİSİNİ KORUMA PAKETİ"
KESK Eşbaşkanı Şaziye Köse de AKP’nin muhteris ve yekpare iktidar hırsıyla kendisini yok etme yolunda hızla ilerlediğini söyledi. İç Güvenlik Paketi’nin aslında ‘AKP’nin kendisini koruma paketi’ olduğunu savunan Köse, “Kimse kamu güvenliğini tehdit etmiyor. Aslında korkuları iktidarlarını kaybetmektir. Güvenlik Paketi henüz mecliste oylanmamış olmasına rağmen son birkaç aydır, fiili oyarak üzerimizde uygulanıyor. ‘Makul şüpheli’ diye insanlar evinden, sokaktan alınıyor. Konya’da bir genç tutuklandı. Başbakan’a ‘hakaretten’ bir sürü davalar açılıyor. Her şeyin bir çıkışı var. Toplumda şu anda bir sessizlik hakim olabilir. Ama bu sessizlikte tehlikelidir. Çok fazla baskı ve sindirme; her tarafı zapturapt altına almanın sonuçları var. İktidar bunun sonuçlarıyla yüz yüze kalacağının farkında. Onun için önlemlerini şiddetle sürdürüyor. Şiddetin karşılığı umarız daha büyük şiddetleri doğurmasın.” diye konuştu.