Mehmet Parlar
Myanmar ya da diğer adıyla Burma olarak da bilinen ülkede bir aydan beri Müslüman katliamı yaşanıyor. Myanmar’da Arakan bölgesinde sayıları 4 milyon civarında olan Müslüman azınlık, bu ülkedeki Budistler tarafından büyük bir zulme düçar kalmaktadır.Birçoğumuzun adını dahi hiç duymadığı bu ülkede yıllardır Müslümanlara baskı uygulanmaktadır. Müslümanların; vatandaşlık haklarından yararlanmaları engellenmekte, resmi işlemlerde zorluklar çıkarılmakta, yurtdışına çıkışları yasaklanmakta ve çeşitli itham ve iddialarla tutuklanmakta, sürgünlere uğramaktadırlar.Budistlerin yıllardır Müslümanlara karşı oluşturduğu bu baskı, son bir aydır sistemli bir katliama dönüşmüş durumdadır. Müslümanlar diri diri yakılmakta, bebekler dahi ayırt edilmeden hunharca öldürülmektedir. Kurşuna dizilen, yakılan ve insanlığa sığmayacak biçimde öldürülen Müslümanların sayısı 1000’i geçmiştir.Binlerce Müslümanın evleri ve camileri yakılmakta, kadınlara tecavüz edilmekte, malları yağmalanmaktadır. Müslümanlar ülkeden göç etmeye zorlanmaktadır. Devletten destek alan çeteler bu katliamda başrolü oynamaktadır. Hatta Devlet başkanı Thein Sein “ Müslümanları kabul edecek ülke varsa göndeririz” demiştir.Çaresiz Müslümanlar büyük zorluklarla komşu ülke Bangladeş’e sığınmak zorunda kalmışlardır. Bangladeş’te son derece ilkel bir ortamda güçlükle yaşamlarını sürdürmektedirler. Bangladeş hükümeti de mültecileri Burma’ya geri göndermeye çalışmaktadır. Sırf Müslüman oldukları için bunca acıya ve sıkıntıya uğramak adeta kaderleri haline gelmiş bu mazlumlara İslam âlemi de dâhil olmak üzere kayda değer bir ilgi gösterilmemiştir. Ne yazık ki Türk basınında da Burma’da yaşanan bu acı hadise yer bulmamıştır. Türk kamuoyunun büyük çoğunluğunun yaşanan olaylardan haberi yoktur.21. Yüzyılda dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu hunhar saldırılara karşı gözlerin kör, kulakların sağır olması insanlık adına çok elem verici bir hadisedir. Medeni dünyanın(!) hiçbir ülkesinden yaşanan katliama karşı tepki gösterilmemesi, insanlığın, merhamet ve vicdan duygusunun iflas ettiğini gözler önüne sermiştir.Hele ki mevzu bahis Müslüman olduğunda, dünyanın medeni ülkeleri üç maymunu oynamaktadır. Müslümanları insan olarak görmemek bu olsa gerektir. Uygar dünya; Bosna’da, Çeçenistan’da, Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, Somali’de yaşanan drama nasıl sessiz kalmışsa, Myanmar’da yaşanan katliama karşı da aynı ilgisizliğini sürdürmektedir.Ancak Türkiye’nin ve İslam dünyasının bu konuda ciddi ve etkili bir adımının olmaması konuya duyarlı tüm insanları üzmektedir. Türkiye başta olmak üzere tüm İslam ülkeleri Myanmar’da yaşanan bu katliamı en sert şekilde kınamalı ve bu konuya dünya kamuoyunun da ilgisini çekerek, bu ülke yöneticilerini sert şekilde uyarmalıdır.Bangladeş’e sığınan Müslümanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için gerekenler yapılmalı ve Ramazan ayı vesilesiyle toplanacak yardımlar, Myanmar’lı Müslümanların yaralarını sarmak için kullanılmalıdır. Bu yaşanan zulme karşı İslam ülkelerinin birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi insani ve İslami bir zorunluluktur.
Myanmar ya da diğer adıyla Burma olarak da bilinen ülkede bir aydan beri Müslüman katliamı yaşanıyor. Myanmar’da Arakan bölgesinde sayıları 4 milyon civarında olan Müslüman azınlık, bu ülkedeki Budistler tarafından büyük bir zulme düçar kalmaktadır.Birçoğumuzun adını dahi hiç duymadığı bu ülkede yıllardır Müslümanlara baskı uygulanmaktadır. Müslümanların; vatandaşlık haklarından yararlanmaları engellenmekte, resmi işlemlerde zorluklar çıkarılmakta, yurtdışına çıkışları yasaklanmakta ve çeşitli itham ve iddialarla tutuklanmakta, sürgünlere uğramaktadırlar.Budistlerin yıllardır Müslümanlara karşı oluşturduğu bu baskı, son bir aydır sistemli bir katliama dönüşmüş durumdadır. Müslümanlar diri diri yakılmakta, bebekler dahi ayırt edilmeden hunharca öldürülmektedir. Kurşuna dizilen, yakılan ve insanlığa sığmayacak biçimde öldürülen Müslümanların sayısı 1000’i geçmiştir.Binlerce Müslümanın evleri ve camileri yakılmakta, kadınlara tecavüz edilmekte, malları yağmalanmaktadır. Müslümanlar ülkeden göç etmeye zorlanmaktadır. Devletten destek alan çeteler bu katliamda başrolü oynamaktadır. Hatta Devlet başkanı Thein Sein “ Müslümanları kabul edecek ülke varsa göndeririz” demiştir.Çaresiz Müslümanlar büyük zorluklarla komşu ülke Bangladeş’e sığınmak zorunda kalmışlardır. Bangladeş’te son derece ilkel bir ortamda güçlükle yaşamlarını sürdürmektedirler. Bangladeş hükümeti de mültecileri Burma’ya geri göndermeye çalışmaktadır. Sırf Müslüman oldukları için bunca acıya ve sıkıntıya uğramak adeta kaderleri haline gelmiş bu mazlumlara İslam âlemi de dâhil olmak üzere kayda değer bir ilgi gösterilmemiştir. Ne yazık ki Türk basınında da Burma’da yaşanan bu acı hadise yer bulmamıştır. Türk kamuoyunun büyük çoğunluğunun yaşanan olaylardan haberi yoktur.21. Yüzyılda dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu hunhar saldırılara karşı gözlerin kör, kulakların sağır olması insanlık adına çok elem verici bir hadisedir. Medeni dünyanın(!) hiçbir ülkesinden yaşanan katliama karşı tepki gösterilmemesi, insanlığın, merhamet ve vicdan duygusunun iflas ettiğini gözler önüne sermiştir.Hele ki mevzu bahis Müslüman olduğunda, dünyanın medeni ülkeleri üç maymunu oynamaktadır. Müslümanları insan olarak görmemek bu olsa gerektir. Uygar dünya; Bosna’da, Çeçenistan’da, Irak’ta, Afganistan’da, Filistin’de, Somali’de yaşanan drama nasıl sessiz kalmışsa, Myanmar’da yaşanan katliama karşı da aynı ilgisizliğini sürdürmektedir.Ancak Türkiye’nin ve İslam dünyasının bu konuda ciddi ve etkili bir adımının olmaması konuya duyarlı tüm insanları üzmektedir. Türkiye başta olmak üzere tüm İslam ülkeleri Myanmar’da yaşanan bu katliamı en sert şekilde kınamalı ve bu konuya dünya kamuoyunun da ilgisini çekerek, bu ülke yöneticilerini sert şekilde uyarmalıdır.Bangladeş’e sığınan Müslümanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için gerekenler yapılmalı ve Ramazan ayı vesilesiyle toplanacak yardımlar, Myanmar’lı Müslümanların yaralarını sarmak için kullanılmalıdır. Bu yaşanan zulme karşı İslam ülkelerinin birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi insani ve İslami bir zorunluluktur.