Kıymetli basın mensupları, her zaman olduğu gibi biz depremzedeleri yalnız bırakmadığınız için sizlere teşekkürü borç bilirim. Hoş geldiniz.Bundan yaklaşık 45 ay önce, 30 Ekim 2020 tarihinde İzmir’imizde büyük bir felaket yaşadık. 117 canımızı toprağa verdik. Hem İzmir depreminde hem de ülkemizin yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyorum.Depremzedelerin Dünya Bankası Kredisi30 Ekim depremzedeleri ile bir çatı altında toplanmış olduğumuz İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği Başkanı olarak bugün iki husus hakkında açıklama yapma gerekliliği doğmuştur. İlki, Dünya Bankası kredisi ile ilgilidir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın Dünya Bankası ile imzaladığı iklim ve afetlere dirençli kentler projesi kapsamında riskli binaların dönüştürülmesi için yaklaşık 330 milyon Euro’luk bir kaynak tahsis edilmiştir. Bu kaynağın kullanımında pilot il olarak İzmir seçilmiştir. Şubat ayı başında bu kaynağın İzmir için kullanılacağı haberi eski bakanımız Sayın Mehmet Özhaseki ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hamza Dağ tarafından tüm kamuoyuyla paylaşılmıştır.Bu açıklamadan sonra, gerek bakanlık bürokratlarımız gerekse hükümet yetkililerimiz bizlerle irtibata geçerek bu krediden tüm depremzedelerin faydalanması için ellerinden geleni yapacaklarına dair bizlere söz vermiştir. Geldiğimiz noktada bu sözün arkasında duran ve her zaman depremzedelerin yanında olan kişilere depremzedelerimiz adına teşekkürü bir borç bilirim.Yaklaşık dört aydır bu kredinin kullandırılabilmesi için çok çaba sarf ettik. Bu çabalarımızda bize karşılık veren bakanlık çalışanlarımız bir memur gibi değil, sanki bir depremzede gibi çalışmıştır. Buradan kendilerine şükran ve minnetlerimizi kabul etmelerini rica ediyorum. Maalesef bu süreç çok da kolay olmadı. Depremzedelere veya riskli binalarını dönüştürmek isteyenlere destek olmak yerine, bu kredinin bir seçim yatırımı olduğunu ve bir balon olduğunu iddia edenlerle de mücadele etmek bizleri ayrıca yormuştur.Halk Konutların DurumuBakanlık ile görüşmelere başladığımızda, halk konutlar için birçok sorun vardı. Bu kredinin kooperatiflere kullandırılma süreci yorucu geçse de bugün gelinen noktada iki tane Halk Konut Kooperatifi, Halk Konut 5 ve 9 olmak üzere kredileri onaylanarak, bu kooperatiflerimizdeki üye depremzedelerimiz kredilerini kullanmak üzere bir haftadır Ziraat Bankası'na gitmektedir.Bu kredinin bir seçim yatırımı olduğunu söyleyenler, umarım artık bu kredinin de babası olduğunu iddia etmezler. Kaldı ki bu tarz söylemleri yaşadık, gördük ve biliyoruz. Ama bizim amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Bugüne kadar her zaman kendi söküğümüzü kendimiz diktik.Depremden sonra devletimiz aracılığıyla rezerv alan ve proje alanlarında 5200 civarında konut ve işyeri yapıldı. Bu konutlar ağır hasarlılar ve proje alanlarında bulunan depremzedelerimize verildi. Ancak depremde orta hasarlı ve az hasarlı binalarımızın tekrar evlerine kavuşabilmesi için devlet büyüklerimizden ve hükümet yetkililerimizden kredi talep ettik. Rezerv alanda fazlalık olarak bulunan 1200 adet konutun depremzedelerimize satış önceliği verilmesini ve daha fazla konut imalatı yapılarak bunların az ve orta hasarlı depremzedelerimize satışını talep ettik. Bu talebimiz hala devam etmektedir.Yoğun ısrarlarımız karşılığında eski başbakanımız Sayın Binali Yıldırım, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hamza Dağ ve Ak Parti İzmir Milletvekili Sayın Mahmut Atilla Kaya’nın çabalarıyla Halk Bankası’ndan 0.79 faiz oranlı bir kredi tahsis edildi. Bu krediyi sadece bir halk konutumuz kullandı. Sonra bu kredi kimseye verilmedi. Ancak biz pes etmedik ve depremzedelerimize yapılacak her şeyde ısrarcı olacağız. İzmir Depremzedeleri Dayanışma Derneği olarak bize emsali vermediler, emsali biz aldık. Bugüne kadar emsali aldık, Emlak Konutu İzmir’e getirdik, bir binamız da olsa kredi kullandırdık. Halk konutun temellerini attık, İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketi Ege Şehir’e gidip halk konut projesini anlatıp şu anda halk konutlarla imzaladıkları protokolü oluşturduk.Bu protokolde üç ana unsur vardı. Birincisi, depremzedelerin çekeceği krediye belediyemiz garantörlük edecekti. İkincisi, emsalden arta kalan dairelerimizi satın alarak finansal destek sağlayacaktı. Üçüncüsü ise teknik olarak müşavirlik hizmeti verecekti. Bugün gelinen noktada kredilerimize garantörlük ihtiyacı ortadan kalktığı için unsur ortadan kalkmıştır. Ancak ne yazık ki, halk konutlarda birçok sıkıntıyla mücadele ettik ve bu sıkıntıları aşmak için çok mücadele verdik.Belediyeler ve Halk Konut ProjesiSeçimlerden sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımızdan randevu talep ediyoruz ama alamıyoruz. Bayraklı Belediye Başkanımızla görüşme yaptık, ama sanki bizim dertlerimiz yokmuş da halk konut bir yükmüş gibi dönüş aldık. Peki belediyemiz bize ne yaptı diye sormaya başladık.Artık mızrak çuvala sığmıyor, şimdi ben buradan belediye yetkililerimize birkaç soru sormak istiyorum. Halk konutların belediye şirketi olan İzbeton’un yaptığı kooperatiflerle hiçbir alakası yoktur. Halk konutlarda arsalar depremzedelerin yıkılan binalarının arsasıdır. Şimdi sorularıma geçeyim:
- Bugüne kadar kurulan 29 tane kooperatiften kaç tane kooperatif kalmıştır?
- İlk on kooperatifle protokol imzalayan İzbeton, Ege Şehir ve protokole sonradan eklenen Baybel şirketlerinden hangileri artık protokolde değildir?
- Protokolle sürpriz bir şekilde zamanın belediye yetkililerince eklenen Baybel şirketi neden artık süreci tek başına yürüteceğini deklare etmiştir?
- Protokolde yazan emsal dairelerimizi belediye şirketleri satın alacak mıdır?
- Sadece temel atma törenlerinde gördüğümüz yöneticilerimizin halk konut yöneticileri ile kaç defa bir araya geldiğini sormak isterim?