Suudi Arabistan topraklarında vergi ve maliye hariç Vehhabi sülalesinin yani o toprakların İlâhiyatçılarının idare ettiği dinsel ve ve günlük yaşam olduğunu belirten
Ali Osman Muş, "Endonezya topraklarında ise ilk ve son merci gibi sorgulanamayan, dokunulamayan ve ağızlarından çıkan sorumsuzluklardan bile eleştirilmeyen ulama sınıfı" olduğunu belirtti.Lâik Türkiye rejimi ile bağımsız devlet terbiyesinin mazideki birikimi din adamlarının yerini ana mecrasına soktuğunu ve bu açıdan Mustafa Kemâl Paşa’ya minnet borçlu olduğunu belirterek, "
bunun da Osmanlı dönemi birikiminin doğal sonucu olduğunu kabul etmeliyiz." dedi.
İlâhiyatçıların sorunu nedir?
Artık alana çıkmak gereğini (field research) kabul etmelerine rağmen işi kurnazlığa dökenlerin masa başı çalışmaları yaparak Londra, Berlin, Paris kökenli salon adamları üretmeye devam etmekte ısrarlı olanların çoğunlukta olması; önderlik niteliklerine zarar verdiğini belirten Muş, "Artık gerçeği görmeleri gerekiyor. Bu dünyada İslâm vardır. Ama bir de halk İslâmı vardır. Kısacası
siyah-beyaz bir dünya yoktur. Bir de arafat diye birşey vardır.
Mekke ’debile ortodoks İslâm kalmadı Orası da senkretik İslâm’dır vesselam. İşte
Endonezya. İşte Malezya. İşte Pakistan. İşte Afganistan ve diğerleri. Herkes kendi mezhep ve tarikatı veya cemaatinin doğrultusunda adamyetiştirmeye gayret edince ortaya ilâhiyatçı çıkmıyor. Olsa olsa “derin hoca” çıkıyor. Böyle olunca 30 sene önce
İlâhiyat Fakültelerinde yazılan
“Hadis Tarihi” kitapları devşirmeye devam edeceğiz. Sadece
titri profesör olan ama adı değişik kişiler göreceğiz. Doğal olarak kitapların içeriği her zaman aynı kalacak. Şu anda öyle olmaktadır.Böyle bir ülkede, ilâhiyat ilimleri gelişmez. Artık uluslararası alanda ilâhiyatçılarımızın sözü geçmelidir." dedi.Tandı uluslararası ilâhiyatçılar daha akıllı olmadıklarını sadece doğru tercih yaptıklarına işaret eden Ali Osman Muş, "hepsi o kadar. Hemen hemen hepsi de İslâm derdi ile değil vatan ve millet derdi ile hareket eder. Ülkeleri vardır. Bayrakları vardır.Alanda çalışmak 1950 lerden sonra Avrupa ve Amerika’da çok gelişti. Adamlar artık köylere gidip profesörlük tezleri yazıyorlar. Su ve elektrik olmayan yaşam tehlikesi olan ortamlarda. Paris’te Şanzeli’de kahve içerek uzak doğu müslümanlığı hakkında yazanlara duyurulur." dedi.
Kurnazlık yapmayın ilâhiyatçılar.un bedelini ağır bir şekilde gelecekte ödeyecektir.
DEVAMI İÇİN TIKLA