Yakın tarihimizin en ciddi kutuplaşmalarından birine şahitlik eden Soğuk Savaş yıllarını geride bırakalı hayli zaman olduğunu ifade eden Doç.Dr. Mehmet Akif Okur, "Önünüzdeki yazı, söz konusu problematik etrafında yürütülen daha geniş bir çalışmanın ilk halkasıdır." dedi.Etrafımızı çepeçevre kuşatan yeni gerilimler ve değişen siyasi aktörlerin de etkisiyle eski kavgalar, toplumsal hafızamızın ücra köşelerine itildi. Ancak, söz konusu normalleşmenin tesirini yeterince hissetti- remediği alanlar hâlâ mevcut. Bunların başında, Soğuk Savaş'ta Türkiye'yi derinden sarsan çatışmaları ve önemli siyasi figürleri konu edinen tarih yazıcılığı geliyor. Kitaplar, dergiler ve son olarak da ekranlar, kendilerini var eden bağlamın buharlaşmasıyla gündelik hayatlarımızdan düşen kavgalara dair hatıraların sürekli tazelendiği arenalar hâlindeler. Öyle anlaşılıyor ki, tamire başlanan toplumsal köprülerin tahkimi için kabuk tutan yaraları kanatacak yeni buhranlara düşmeden zaman oku üzerinde bir kaç adım daha atmamız gerekiyor. Bu yolculuğumuza ise, kurguyu gerçekten ayırmamıza imkân verecek nitelikte çalışmalar eşlik edebilirse, geçmişin acı yüklü küllerini göğe savurup geleceğe yürümemiz kolaylaşacak.
İşe, propaganda olarak üretilen ancak arkasındaki gücün büyüklüğü sebebiyle zihinlerde gerçekmiş gibi iz bırakan iddialardan başlamalıyız. Örneğin, Türk milliyetçiliğinin ve Alparslan Tıirkeş'in ele alındığı popüler yahut akademik görünümlü birçok metinde hiçbir somut delile dayanılmaksızın ileri sürülegelen kimi iddia ve ithamlar, tartışılmaz gerçeklermiş gibi tekrarlanmaya devam ediliyor. Bu türden yazılarda, Türkeş ve liderliğini yaptığı Milliyetçi Hareket, ABD tarafından Sovyetlere karşı mücadele için dizayn edilmiş aktörler olarak takdim edilirken kökleşmiş önyargılar dışında hemen hiçbir objektif temele dayanma ihtiyacı hissedilmiyor.
Makalemizde, toplumsal hafızamızın yarınlara doğru zeminler üzerinden aktarılabilmesi için yüzleşilme- yi bekleyen bu literatürün Alparslan Tükeş'e yönelttiği suçlamaları aklımızda tutarak, ABD arşivlerinde yer alan belgelerdeki verilere eğileceğiz. Okurlarımıza, 27 Mayıs 1960'tan 12 Eylül sonrasına kadar uzanan dönemde Amerikan sisteminin iç yazışmalarından seçilmiş Türkeş'le ilgili atıf, not ve değerlendirme örneklerini sunacağız. Yaptığımız taramalarda, aşağıda masaya yatıracağımız belgelerdeki eleştirel, hatta yer yer hakarete varan olumsuz ifadelerin benzerlerinin aynı dönemde başka siyasetçiler için kullanılışına rastlamadık. Bu noktayı da dikkate alarak, eldeki bilgilerin Washington tarafından desteklenmek şöyle dursun, araya sürekli uçurum konulan bir Alparslan Türkeş portresi çizdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Önünüzdeki yazı, söz konusu problematik etrafında yürütülen daha geniş bir çalışmanın ilk halkasıdır. Planlanan eser tamamlandığında, meseleye ilgi duyanlar burada yer verilmeyen diğer belgelerdeki bilgilerle de buluşma imkânına kavuşacaklar.
İşe, propaganda olarak üretilen ancak arkasındaki gücün büyüklüğü sebebiyle zihinlerde gerçekmiş gibi iz bırakan iddialardan başlamalıyız. Örneğin, Türk milliyetçiliğinin ve Alparslan Tıirkeş'in ele alındığı popüler yahut akademik görünümlü birçok metinde hiçbir somut delile dayanılmaksızın ileri sürülegelen kimi iddia ve ithamlar, tartışılmaz gerçeklermiş gibi tekrarlanmaya devam ediliyor. Bu türden yazılarda, Türkeş ve liderliğini yaptığı Milliyetçi Hareket, ABD tarafından Sovyetlere karşı mücadele için dizayn edilmiş aktörler olarak takdim edilirken kökleşmiş önyargılar dışında hemen hiçbir objektif temele dayanma ihtiyacı hissedilmiyor.
Makalemizde, toplumsal hafızamızın yarınlara doğru zeminler üzerinden aktarılabilmesi için yüzleşilme- yi bekleyen bu literatürün Alparslan Tükeş'e yönelttiği suçlamaları aklımızda tutarak, ABD arşivlerinde yer alan belgelerdeki verilere eğileceğiz. Okurlarımıza, 27 Mayıs 1960'tan 12 Eylül sonrasına kadar uzanan dönemde Amerikan sisteminin iç yazışmalarından seçilmiş Türkeş'le ilgili atıf, not ve değerlendirme örneklerini sunacağız. Yaptığımız taramalarda, aşağıda masaya yatıracağımız belgelerdeki eleştirel, hatta yer yer hakarete varan olumsuz ifadelerin benzerlerinin aynı dönemde başka siyasetçiler için kullanılışına rastlamadık. Bu noktayı da dikkate alarak, eldeki bilgilerin Washington tarafından desteklenmek şöyle dursun, araya sürekli uçurum konulan bir Alparslan Türkeş portresi çizdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Önünüzdeki yazı, söz konusu problematik etrafında yürütülen daha geniş bir çalışmanın ilk halkasıdır. Planlanan eser tamamlandığında, meseleye ilgi duyanlar burada yer verilmeyen diğer belgelerdeki bilgilerle de buluşma imkânına kavuşacaklar.