Nizamı Cedid ile askeri alanda başlayan modernleşme süreci zaman içinde toplumun bütün kesimlerini sardı. Cihana nizam vermeye adanmış ülküler, yeni düzen adı altında giderek küçülen hayaller haline gelmeye başladı… Kızıl Elması ötelerin ötesinde olan Türk Milleti, zaman içinde elindekini savunmayı ve kurtarmayı meziyet edinmiş idareci ve aydınların elinde yeni maceraya doğru sürüklendi.
İlk zamanda ordunun ihtiyaçlarını gidermek üzerine yapılan yenilikler… Ordunun donanımlı insan ihtiyacını karşılamak üzere açılan modern okullar… Medrese ve mektep arasında yaşanan çekişmeler ve nihayetinde Tanzimat ve Islahat Fermanlarıyla birlikte geri dönülemez bir yola çıkıldı. Nihayet bu modernleşme kaybedilenlere üzülmemeyi, var olanları ise korumayı başarı sayan bir hale getirildi.
Bütün bu gelişmeler toplum içerisinde iki marjinal kesimin etkisi altına alındı. Bir kısım kadim zamanların özlemi içerisinde geleneğe sarılırken, bir kısmı da hudûs içinde modernleşmenin ipine sarılmaya çalıştı. Sonuç itibariyle modernleşme süreci bizi uhrevi alandan, seküler alana yöneltti. Çünkü yeni mecra geri dönülemez bir sürece girince, onun etkisinde olan kitle, hâkim güç haline geldi… Geçmişe özlem duyan kitle de, devleti ve onu idare edenleri gâvurlukla suçlamaya başladı. Devleti yönetenler, topluma yön veren kurumlar, aydınlar bu iki kitlenin baskısı ve yönlendirmesine göre hareket ettiler.
İlk zamanda ordunun ihtiyaçlarını gidermek üzerine yapılan yenilikler… Ordunun donanımlı insan ihtiyacını karşılamak üzere açılan modern okullar… Medrese ve mektep arasında yaşanan çekişmeler ve nihayetinde Tanzimat ve Islahat Fermanlarıyla birlikte geri dönülemez bir yola çıkıldı. Nihayet bu modernleşme kaybedilenlere üzülmemeyi, var olanları ise korumayı başarı sayan bir hale getirildi.
Bütün bu gelişmeler toplum içerisinde iki marjinal kesimin etkisi altına alındı. Bir kısım kadim zamanların özlemi içerisinde geleneğe sarılırken, bir kısmı da hudûs içinde modernleşmenin ipine sarılmaya çalıştı. Sonuç itibariyle modernleşme süreci bizi uhrevi alandan, seküler alana yöneltti. Çünkü yeni mecra geri dönülemez bir sürece girince, onun etkisinde olan kitle, hâkim güç haline geldi… Geçmişe özlem duyan kitle de, devleti ve onu idare edenleri gâvurlukla suçlamaya başladı. Devleti yönetenler, topluma yön veren kurumlar, aydınlar bu iki kitlenin baskısı ve yönlendirmesine göre hareket ettiler.