Türk Ocakları Genel Merkezi’nin her hafta düzenli olarak yaptığı Ocakbaşı Sohbetlerinde bu hafta, “Üç Tarz-ı Siyasetten Hiç Tarz-ı Siyasete: Yusuf Akçura ve Yüzyıl Sonra Tarz-ı Siyasetimiz” başlığıyla Yusuf Akçura’nın fikirleri ve günümüze yansımaları konuşuldu. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Yunus Koç’un yaptığı programa konuşmacı olarak Dr. Lütfü Şehsuvaroğlu, Prof. Dr. Mehmet Özden katıldı.
Programın açılış konuşmasını Türk Ocakları Genel Sekreter Yardımcısı Osman Oktay yaptı. Yusuf Akçura’nın öneminden bahseden Oktay, Üç Tarz-ı Siyaset’in günümüzdeki yansımalarının irdelenmesinin gerektiğini belirtti. Ardından Osman Oktay konuşmacıları kürsüye davet etti.
Oturum başkanı Prof. Dr. Yunus Koç konuşmasına yüzyıl öncesi ile bugünün arasında bağlantı kurmak gerektiğini anlatarak başladı. “İçinde bulunulan dönemi anlayabilmek için, geçmişte nelerin yapıldığını söylendiğini bilmek gerekir” diyen Koç bu şekilde bugünü anlayabileceğimizi ve geleceği şekillendirebileceğimizi belirtti. Prof. Dr. Yunus Koç daha sonra mikrofonu Prof. Dr. Mehmet Özden’e bıraktı. Konuşmasına Yusuf Akçura’nın içinde bulunduğu devrin sosyal ve siyasi şartlarından bahsederek başlayan Prof. Dr. Özden, “Yusuf Akçura’nın içinde bulunduğu devir, ilginç bir devir, imparatorluk içerisinde çeşitli milliyetçi faaliyetler yürütülüyor aslında imparatorluklar milliyetçilikten, milliyetçilik ise imparatorluklardan hoşlanmaz” dedi.
“TÜRKÇÜLÜK HAREKETİ TARİHÎ BİR REFLEKSTİR”
Türk milliyetçiliği hareketinin Osmanlı toplumunda görülen entelektüel bir hareket olduğunu belirten Özden, kültür sahasında başlayan ardından siyasi sahaya taşınan Türkçülük hareketinin yalnızca çağın bir gereği değil, tarihî bir refleks olduğunu söyledi. Yusuf Akçura’nın bu hareket içerisindeki konumunu anlatmadan önce onun biyografisine değinen Özden, Akçura’nın yetiştiği ortamdan ve aldığı eğitimden bahsetti. Yusuf Akçura’nın bir Osmanlı olmadığını fakat Tatar Türkü olduğunu belirten Özden, onun Tatar burjuvazisine mensup bir ailenin çocuğu olduğunu sözlerine ekledi. Akçura’nın Fransa’da siyaset bilimi eğitimi aldığını burada çeşitli akımlardan etkilendiğini belirten Özden yazılarında bunun etkisinin görüldüğünü belirtti.
“AKÇURA BİLİMİN SOĞUK RASYONALİTESİNİ TEMSİL EDER”
Yusuf Akçura’nın gerçekçi bir dünya görüşüne sahip olduğunu belirten Özden, “Akçura, bilimin soğukkanlılığını, gerçekliğini, soğuk rasyonalitesini temsil eder, şiir ve edebiyat Onun için çok önemli değildir” diyerek Akçura için eksik olan tarafımızı temsil eder dedi. Balkan Harbinden sonra Türkçülük hareketinin hız kazandığına değinen Özden bu dönemde Türkçülüğün kültürel sahadan siyasi sahaya geçtiğini belirtti. Bu noktada entelektüel tartışmaların yanında hayatî tartışmaların da söz konusu olduğunu söyleyen Özden, gazete, dergi ve dernekler ile Türkçülüğün öneminin arttığını söyledi.
“ÜÇ TARZ-I SİYASET’İN TESİRİ BÜYÜKTÜR”
Prof. Dr. Mehmet Özden’in konuşmasının ardından Dr. Lütfü Şehsuvaroğlu konuştu. Şehsuvaroğlu, Akçura’nın yazdığı Üç Tarz-ı Siyaset makalesi için adı büyük, tesiri büyüktür dedi. Hedefe varmak için çeşitli pusulalar olması gerektiğini belirten Şehsuvaroğlu, bu pusulanın ideoloji olduğunu sözlerine ekledi. Ziya Gökalp ile Yusuf Akçura’nın bir karşılaştırmasını yapan Şehsuvaroğlu Gökalp Akçura’ya göre daha bizdendir daha Anadolu’dur dedi. Gaspıralı ile Akçura karşılaştırması için “Gaspıralı fikir ve eylem adamıdır, Akçura ise muhabirlik yapmış bir gazetecidir” diyen Şehsuvaroğlu aradaki farkı ortaya koydu.
“ENVER PAŞA ÜÇ TARZ-I SİYASETİN UYGULAYICISIDIR”
Üç Tarz-ı Siyaset makalesindeki başlıkların Osmanlı son döneminde aralıklarla denendiğini belirten Şehsuvaroğlu, “Batı tarzı düşünce bize Osmanlıcılığı getirdi, başarısızlık neticesi İslamcılığı doğurdu, ardından Türkçülük denendi, Enver Paşa üç tarzı-ı siyasetin bir uygulayıcısı olarak ortaya çıkmıştır” dedi. Üç Tarz-ı Siyasetin konjonktürel olarak ortaya çıktığını belirten Şehsuvaroğlu, fakat yatay düzlemde içi doldurulamamış bu yüzden büyük bir fikir haline gelememiştir dedi. Üç Tarz-ı Siyasetin dönemsel olarak makul ve gerekli olduğuna değinen Şehsuvaroğlu, “Onları takip eden akımlarda gereklidir önemli olan ise yerinde saymamak üzerine bir şeyler koyabilmektir” dedi. “Bu tarz fikirleri doyuran ve yaratan mayayı çözümlemeliyiz, kalıplar ile hareket etmek kabul edilemez bir durumdur” diyen Şehsuvaroğlu, “Bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyerek konuşmasına son verdi.
Konuşmaların ardından yapılan soru cevap bölümü ertesinde program sona erdi.
Programın açılış konuşmasını Türk Ocakları Genel Sekreter Yardımcısı Osman Oktay yaptı. Yusuf Akçura’nın öneminden bahseden Oktay, Üç Tarz-ı Siyaset’in günümüzdeki yansımalarının irdelenmesinin gerektiğini belirtti. Ardından Osman Oktay konuşmacıları kürsüye davet etti.
Oturum başkanı Prof. Dr. Yunus Koç konuşmasına yüzyıl öncesi ile bugünün arasında bağlantı kurmak gerektiğini anlatarak başladı. “İçinde bulunulan dönemi anlayabilmek için, geçmişte nelerin yapıldığını söylendiğini bilmek gerekir” diyen Koç bu şekilde bugünü anlayabileceğimizi ve geleceği şekillendirebileceğimizi belirtti. Prof. Dr. Yunus Koç daha sonra mikrofonu Prof. Dr. Mehmet Özden’e bıraktı. Konuşmasına Yusuf Akçura’nın içinde bulunduğu devrin sosyal ve siyasi şartlarından bahsederek başlayan Prof. Dr. Özden, “Yusuf Akçura’nın içinde bulunduğu devir, ilginç bir devir, imparatorluk içerisinde çeşitli milliyetçi faaliyetler yürütülüyor aslında imparatorluklar milliyetçilikten, milliyetçilik ise imparatorluklardan hoşlanmaz” dedi.
“TÜRKÇÜLÜK HAREKETİ TARİHÎ BİR REFLEKSTİR”
Türk milliyetçiliği hareketinin Osmanlı toplumunda görülen entelektüel bir hareket olduğunu belirten Özden, kültür sahasında başlayan ardından siyasi sahaya taşınan Türkçülük hareketinin yalnızca çağın bir gereği değil, tarihî bir refleks olduğunu söyledi. Yusuf Akçura’nın bu hareket içerisindeki konumunu anlatmadan önce onun biyografisine değinen Özden, Akçura’nın yetiştiği ortamdan ve aldığı eğitimden bahsetti. Yusuf Akçura’nın bir Osmanlı olmadığını fakat Tatar Türkü olduğunu belirten Özden, onun Tatar burjuvazisine mensup bir ailenin çocuğu olduğunu sözlerine ekledi. Akçura’nın Fransa’da siyaset bilimi eğitimi aldığını burada çeşitli akımlardan etkilendiğini belirten Özden yazılarında bunun etkisinin görüldüğünü belirtti.
“AKÇURA BİLİMİN SOĞUK RASYONALİTESİNİ TEMSİL EDER”
Yusuf Akçura’nın gerçekçi bir dünya görüşüne sahip olduğunu belirten Özden, “Akçura, bilimin soğukkanlılığını, gerçekliğini, soğuk rasyonalitesini temsil eder, şiir ve edebiyat Onun için çok önemli değildir” diyerek Akçura için eksik olan tarafımızı temsil eder dedi. Balkan Harbinden sonra Türkçülük hareketinin hız kazandığına değinen Özden bu dönemde Türkçülüğün kültürel sahadan siyasi sahaya geçtiğini belirtti. Bu noktada entelektüel tartışmaların yanında hayatî tartışmaların da söz konusu olduğunu söyleyen Özden, gazete, dergi ve dernekler ile Türkçülüğün öneminin arttığını söyledi.
“ÜÇ TARZ-I SİYASET’İN TESİRİ BÜYÜKTÜR”
Prof. Dr. Mehmet Özden’in konuşmasının ardından Dr. Lütfü Şehsuvaroğlu konuştu. Şehsuvaroğlu, Akçura’nın yazdığı Üç Tarz-ı Siyaset makalesi için adı büyük, tesiri büyüktür dedi. Hedefe varmak için çeşitli pusulalar olması gerektiğini belirten Şehsuvaroğlu, bu pusulanın ideoloji olduğunu sözlerine ekledi. Ziya Gökalp ile Yusuf Akçura’nın bir karşılaştırmasını yapan Şehsuvaroğlu Gökalp Akçura’ya göre daha bizdendir daha Anadolu’dur dedi. Gaspıralı ile Akçura karşılaştırması için “Gaspıralı fikir ve eylem adamıdır, Akçura ise muhabirlik yapmış bir gazetecidir” diyen Şehsuvaroğlu aradaki farkı ortaya koydu.
“ENVER PAŞA ÜÇ TARZ-I SİYASETİN UYGULAYICISIDIR”
Üç Tarz-ı Siyaset makalesindeki başlıkların Osmanlı son döneminde aralıklarla denendiğini belirten Şehsuvaroğlu, “Batı tarzı düşünce bize Osmanlıcılığı getirdi, başarısızlık neticesi İslamcılığı doğurdu, ardından Türkçülük denendi, Enver Paşa üç tarzı-ı siyasetin bir uygulayıcısı olarak ortaya çıkmıştır” dedi. Üç Tarz-ı Siyasetin konjonktürel olarak ortaya çıktığını belirten Şehsuvaroğlu, fakat yatay düzlemde içi doldurulamamış bu yüzden büyük bir fikir haline gelememiştir dedi. Üç Tarz-ı Siyasetin dönemsel olarak makul ve gerekli olduğuna değinen Şehsuvaroğlu, “Onları takip eden akımlarda gereklidir önemli olan ise yerinde saymamak üzerine bir şeyler koyabilmektir” dedi. “Bu tarz fikirleri doyuran ve yaratan mayayı çözümlemeliyiz, kalıplar ile hareket etmek kabul edilemez bir durumdur” diyen Şehsuvaroğlu, “Bugün yeni şeyler söylemek lazım” diyerek konuşmasına son verdi.
Konuşmaların ardından yapılan soru cevap bölümü ertesinde program sona erdi.