Ünlü şef Mehmet Yalçınkaya, YouTube’da yayınlanan “Mutfakta İsrafın Önüne Nasıl Geçilir?” başlıklı programda, artan mutfak israfı, sıfır atık hareketi ve doğru alışveriş alışkanlıkları üzerine dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Programın başında, en çok zorlandığı yemekleri soran sunucuya yanıt veren Yalçınkaya, özellikle deniz ürünlerinin pişirilmesindeki zorluklara dikkat çekerek, “Deniz mahsulleri beni her zaman zorlamıştır. Örneğin deniz tarağı 3 dakikada pişer. 1 dakika fazla pişirirsen lezzetini kaybeder. Karidesin blanş süresi 2 dakikadır, sonrası çöp olur. Zamanlama burada her şeydir,” dedi.
“Türkiye’de Mutfak İsrafı Korkunç Boyutta”
Konuşmasının ilerleyen bölümlerinde mutfakta israfın büyüklüğüne değinen Mehmet Şef, özellikle ev mutfaklarındaki kontrolsüz alışverişe dikkat çekti.
“Biz pazara gidiyoruz; 2 kilo patlıcan, 1 kilo domates, 1 kilo portakal alıyoruz. Oysa kaç kişiyiz, ne yapacağız, plan yok. Patlıcan musakka yapacaksan, 4 kişilik bir aile için 6 tane patlıcan yeter. 3 kilo almaya gerek yok,” diyerek menü planlamasının önemine işaret etti.
Ayrıca büyük boy ürünlerin gereksizce alındığını belirten Yalçınkaya, “Evde iki kişisin ama 4 kiloluk karpuz alıyorsun. Çoğu bozuluyor. Oysa artık marketlerde dilim ürün satışı yaygınlaşmalı. Bu hem israfı azaltır hem de insanları ekonomik olarak rahatlatır,” dedi.
“Ürünleri Yanlış Yerde Saklıyoruz”
Mutfakta yapılan bir başka hatanın da yanlış saklama yöntemleri olduğuna dikkat çeken Şef Yalçınkaya, bazı temel gıdalarla ilgili yanlış bilgileri şöyle sıraladı:
“Patates, buzdolabına değil, serin ve karanlık ortama konulmalı.
Domates, balkonda ve ışık alan yerde durmalı. Buzdolabında sulanır, salçaya döner.
Sucuk, sebzelik bölümünde saklanmalı.
Yeşillikler, yıkanmalı ve kurutularak saklanmalı; direkt poşetle dolaba koymak yanlış.”
Yalçınkaya ayrıca, evde hemen herkesin mutfağında filizlenmiş patatesler bulunduğunu belirterek, “Herkes şu an mutfağına gidip baksa en az 5-6 patates filizlenmiştir. Çünkü alışverişi bilinçsiz yapıyoruz,” dedi.
“Saray Mutfağında Sıfır Atık Vardı”
Osmanlı saray mutfağının sıfır atık felsefesine örnek olduğunu belirten Mehmet Şef, “Orada hiçbir şey ziyan edilmezdi. Hayvanın derisinden ayakkabı, bağırsağından sucuk kılıfı, boynuzundan bıçak yapılırdı. Yoğurt mayası için ‘mayas sur’ denen kurutulmuş ürün kullanılırdı. Ayak paça, işkembe… Her parça değerlendirilirdi,” diyerek geçmişin mutfak bilincini örnek gösterdi.
“Evde Ticarethane Gibi Düşünmek Şart”
Evlerde haftalık menü yapılmadan alışverişe çıkılmasının ciddi israfa yol açtığını vurgulayan Yalçınkaya, şu çağrıda bulundu:
“Evini bir işletme gibi düşüneceksin. Sana ne lazımsa onu alacaksın. Kilosu değil, porsiyonu konuşmalıyız. Her şeyi büyük almak, çok almak doğru değil. Aldığın ürün bozuluyor, çöpe gidiyor.”
Ayrıca ekmek israfına da değinen Yalçınkaya, “Geçmişte yarım ekmek alınırdı. Bugün yaşlı bir insanın tek başına bir somunu tüketmesi mümkün değil. Ekmek de artık dilimle satılmalı,” dedi.
“Kompost Bilinci Henüz Yerleşmedi, Ama Başlamalıyız”
Organik atıkların değerlendirilmesinin önemine de değinen Yalçınkaya, “Kompost konusu henüz her evde uygulanabilir değil ama mutlaka bilinmeli. Soğan kabuğu, balık kılçığı, dana kemiği gibi malzemeler çöpe atılmaz. Renk, aroma ve lezzet için kullanılır. Bunlar bilinçli mutfakların temelidir,” dedi.
“Lezzet ve Sağlık Arasında Denge Gerek”
Lezzetli yemeklerin aynı zamanda sağlıklı olması beklentisinin bazen gerçekçi olmadığını vurgulayan Mehmet Şef, “Su böreği dediğin şey yağlı olacak, tereyağı akacak. Pilav da aynı şekilde. Sağlıklı diye lezzetten taviz veremezsin. Ya tam yersin, ya hiç yemezsin. Bu konuda netim,” dedi.
“Tasarrufun Anahtarı: Harcamayı Bilmek”
Programın sonunda ev ekonomisine dair önemli bir mesaj veren Mehmet Şef, “Para kazanmanın yolu, harcamayı bilmekten geçer. Bu sadece işletme için değil, evler için de geçerli. Ne kadar geliriniz olursa olsun, harcamayı yönetemiyorsanız tasarruf edemezsiniz,” diyerek konuşmasını tamamladı.