Her yıl 7 Nisan’da kutlanan Dünya Sağlık Günü, sağlık politikalarının yanı sıra sağlık çalışanlarının karşılaştığı sorunların görünür hale geldiği anlamlı bir gün. Bu yıl da sağlık emekçileri, artan enflasyon, düşük maaşlar, adaletsiz izin uygulamaları, görev tanımı belirsizlikleri ve giderek yaygınlaşan sağlıkta şiddet gibi birçok sorunla karşı karşıya. SAHİM-SEN Genel Başkanı Özlem Akarken, Dünya Sağlık Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, sağlık çalışanlarının hem mesleki hem de ekonomik açıdan büyük bir baskı altında olduğunu ifade etti.
"Adil sağlık hizmeti ve hukukun üstünlüğü temel ilkemizdir"
Akarken, açıklamasında, herkesin eşit, erişilebilir ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşma hakkına sahip olduğunu vurgulayarak, “Bu sürecin temel dayanağı hukukun üstünlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğüdür. Sağlık sisteminde sürdürülebilir çözümler ancak bu ilkelerle mümkündür” dedi. Sağlık hizmetinin sadece teknik bir hizmet olmadığını, aynı zamanda sosyal adaletin bir parçası olduğunu belirten Akarken, sağlık çalışanlarının bu sistemi ayakta tutan emekçiler olduğunun altını çizdi.
“Sağlık çalışanları artık güvenlik kaygısıyla görev yapıyor”
Son yıllarda sağlık kurumlarında artan şiddet olaylarına değinen Akarken, güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması gerektiğini söyledi. Sakarya’da bir hekimin hasta tarafından darp edilmesini örnek göstererek, “Bir hekimin muayene sırasında darp edilmesi sadece bir bireye yönelik değil, halk sağlığına yapılan açık bir saldırıdır. Bu nedenle sağlık kurumlarında güvenlik önlemleri artırılmalı, caydırıcı yasalar vakit kaybetmeden uygulanmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Enflasyon karşısında kamu çalışanı savunmasız kaldı”
TÜİK'in Mart ayı için açıkladığı %38,10’luk ve ENAG’ın %75,20’lik yıllık enflasyon oranlarına dikkat çeken Akarken, kamu çalışanlarının maaşlarının yılın ilk çeyreğinde bile eridiğini ifade etti. “Yeni yılın başında yapılan maaş artışı anlamını yitirmiştir. Kamu emekçileri, yükselen hayat pahalılığına karşı çaresiz bırakılmıştır” diyerek toplu sözleşme sürecinde etkisiz kalan sendikal yapıları eleştirdi. “O masa artık bir çözüm değil, doğrudan bir sorun haline gelmiştir” dedi.
“Görev tanımlarında belirsizlik sona ermeli”
Sağlık çalışanlarının görev tanımlarındaki belirsizliklerin iş barışını bozduğunu ve hizmet kalitesini olumsuz etkilediğini söyleyen Akarken, “Muğlak görev tanımları yalnızca verimliliği düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda kurum içi huzuru da zedeliyor. Net, adil ve kapsayıcı tanımlar yapılmalı; bu hem çalışanlar hem de hizmet alan vatandaşlar için gereklidir” açıklamasını yaptı.
“Askeri hastaneler yeniden açılmalı, devrolan personelin mağduriyeti giderilmeli”
Askeri hastanelerin yeniden açılması yönündeki talepleri de gündeme getiren Akarken, “Bu hastaneler yalnızca sağlık hizmeti açısından değil, aynı zamanda sistem belleği ve personel motivasyonu açısından da önemlidir. Ancak bir sağlık kurumunu kapatmak kolay, aynı kalitede yeniden işler hale getirmek zordur” şeklinde konuştu.
Devrolan personelin yıllardır süren hak kayıplarına da dikkat çeken Akarken, “Bu personel büyük bir özveriyle çalıştı. Onların yaşadığı mağduriyetler teknik değil, aynı zamanda vicdani bir konudur. Bu sorunların çözümü, sağlık sistemine olan güveni yeniden inşa edecektir” dedi.
“Bağımsız sendikacılık artık zorunluluk haline geldi”
Toplu sözleşme süreçlerinde gerçek temsilin sağlanamadığını ifade eden Akarken, sağlık ve sosyal hizmet alanındaki kamu çalışanlarını SAHİM-SEN çatısı altında birleşmeye davet etti. “Aynı yöntemlerle farklı sonuçlar beklemek mümkün değildir. Tüm kamu emekçileri durduğu yeri gözden geçirmeli. Biz, siyaset üstü ve bağımsız sendikacılık anlayışımızla buradayız. Gelin, sesinize ses olalım” diyerek çağrısını yineledi.