Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi
Seyfettin Yazıcı'nın 1997 yılında yayınladığı
“TEMEL DİNÎ BİLGİLER” kitabında,
Muhacir ve Ensar kavramları şöyle tanımlanır: "Müşriklerin eziyetlerinden kurtulmak ve dini vazifelerini korkusuzca yerine getirmek amacıyla Mekke’den Medine’ye göç eden müslümanlara “
Muhacir”, Mekke’den gelen Müslümanlara her türlü yardımı yapan Medine halkına “Ensar” denir."
Suriyeliler Muhacir mi?
M. Halistin Kukul, Türkiye’ye gelen Suriyelilere “Muhâcir” demenin doğru olmadığını savunuyor. Yazıcı'nın tanımlarına göre, hem Muhacir hem de Ensar, Peygamber Efendimizi gören ve müslüman olarak ölen kimseler olduğundan, Türkiye'deki Suriyeliler bu kategorilere girmez.
Türkiye’deki Suriyeliler ve Devletin Rolü
Kukul, Türkiye’ye gelen Suriyelilerin, yerleşik halkı rahatsız etmeleri bir yana, Devlet’ten para aldıkları, okullara imtihansız gittikleri ve hastahânelerde parasız muayene edildikleri bilgilerini paylaşıyor. Gücü kuvveti yerinde olan bu kişilere “muhâcir” denilmesinin büyük bir yanılgı olduğunu belirtiyor ve bu kişilere “kaçkın” demenin daha doğru olduğunu ifade ediyor.
Sığınmacılar ve Devlet Harcamaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 09 Temmuz 2019’da yaptığı konuşmada, “Türkiye hali hazırda 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyondan fazla sığınmacıya ev sahipliği yapmakta ve bunlara Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden 37 milyar dolar harcama yaptığını” belirtti. Kukul, bu masrafların iş bulamayan üniversite mezunlarının, köylülerin ve emeklilerin cebinden çıktığını vurguluyor.
Gelecek Senaryoları ve Tarihin Tekerrürü
Prof. Dr. Ümit Özdağ ise, “Söz konusu sığınmacıların ülkelerine gönderilmemesi hâlinde, 2040 yılında Suriyeli sayısının 10 milyona yükseleceğini, Türkiye’nin birçok kentinin Türk kimliğini kaybedeceğini” ifade ediyor. Kukul, Necip Fâzıl’ın mısralarını hatırlatarak, tarihin bize her şeyi anlattığını ama kendisinin sustuğunu belirtiyor.Makalenin tamamını okumak için
tıklayın.