Teravih namazı, Ramazan ayının manevi atmosferini en iyi şekilde değerlendirmek için Müslümanlara sunulan büyük bir ibadettir. Hz. Peygamber’in sünneti olan bu namaz, Ramazan gecelerini ihya etmek için bir vesile olup, cemaatle kılınması teşvik edilmiştir.
Teravih Namazının Anlamı ve Kökeni
Teravih kelimesi, Arapça “tervîha” kökünden türemiş olup "dinlenmek, rahatlamak" anlamına gelir. Ramazan ayına mahsus olarak kılınan bu namaz, dört rek‘atta bir kısa bir süre dinlenildiği için bu isimle anılmıştır. Hz. Peygamber (sav) zamanında bu dinlenme araları bazen zikir ve salavatlarla geçirilmiş, bazen ise oturarak değerlendirilmiştir. Günümüzde Türkiye’de camilerde teravih namazı sırasında Hz. Peygamber’e salavat getirilmektedir.
Teravih, hadislerde "kıyâmü şehri ramazân" (Ramazan ayının namazı) veya "ihyâü leyâlî ramazân" (Ramazan gecelerinin ihyası) olarak anılmıştır. Bu namazın Ramazan ayına özel bir ibadet olarak teşrî‘ kılındığı ve Müslümanlar için manevi bir fırsat sunduğu kabul edilmektedir.
Teravih Namazının Peygamberimiz Dönemindeki Uygulaması
Resûlullah (sav) teravih namazını bizzat kılmış ve bu namazın faziletine dair şu hadisi buyurmuştur:
"Ramazan ayını inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, “Ṣalâtü’t-terâvîḥ”, 1; Müslim, “Ṣalâtü’l-müsâfirîn”, 173, 174)
Peygamber Efendimiz (sav), teravih namazını ilk zamanlarda cemaatle kıldırmış, ancak bu namazın farz kılınabileceği endişesiyle daha sonra cemaatle kıldırmayı bırakmıştır. Sahabenin anlatımına göre, teravih namazını ilk iki-üç gece cemaate bizzat kıldıran Resûlullah, cemaatin her geçen gün arttığını görünce bir gece mescide çıkmamış ve bunun sebebini, bu namazın ümmetine farz kılınma ihtimaline karşı temkinli davranmak olarak açıklamıştır.
Ramazan’ın son on gününde gerçekleşen bu olayın kesin tarihi hakkında farklı görüşler olsa da, teravih namazının hicretin 2. yılında oruçla birlikte teşrî‘ kılındığına dair bir görüş bulunmaktadır. Ancak, teravih hakkında kendisine yeni sorular yöneltilmemesi ve tekrar cemaatle kıldırdığına dair bir rivayetin olmaması nedeniyle, bazı âlimler teravihin Resûlullah’ın risâletinin son yılında teşrî‘ kılındığını savunmaktadır.
Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer Dönemlerinde Teravih Namazı
Hz. Ebû Bekir döneminde teravih namazı bireysel olarak kılınmaya devam etmiştir. Ancak Hz. Ömer, camilerdeki dağınıklığı önlemek ve cemaatle kılınmasını teşvik etmek amacıyla bu namazı cemaatle kıldırma uygulamasını başlatmıştır. Hicrî 14 (M. 635) yılında, Übey b. Kâ‘b’ı cemaate teravih namazı kıldırmakla görevlendiren Hz. Ömer, bu uygulamanın topluma bir düzen getireceğini düşünmüş ve bu gelenek günümüze kadar sürmüştür.
Hz. Ömer, bu uygulamayı başlattığında, cemaatle namaz kılmanın manevi atmosferini gören sahabeler de bu kararı desteklemiş ve buna karşı bir itirazda bulunmamıştır. Hatta bazı İslam âlimleri, sahabenin bu konuda ittifak ettiğini belirterek, teravih namazının cemaatle kılınmasının sünnet-i müekkede olduğuna dair sahabe icmâı oluştuğunu savunmuştur.
Teravih Namazının Rek‘at Sayısı Üzerine Görüşler
Teravih namazının kaç rek‘at kılınması gerektiği konusunda İslam âlimleri arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Tarihsel süreç içinde sekiz, on, on altı, yirmi, otuz altı, hatta kırk rek‘at gibi farklı uygulamalar görülmüştür.
- Hanefî, Şâfiî ve Hanbelî fakihlerinin çoğunluğu Hz. Peygamber’in yirmi rek‘at kıldığına dair rivayetlere dayanarak teravihin yirmi rek‘at olarak kılınması gerektiğini savunmuştur.
- İbnü’l-Hümâm ve Süyûtî gibi âlimler, Hz. Peygamber’in bir gecede vitir dahil on bir rek‘attan fazla nâfile namaz kılmadığına dair rivayetlere dayanarak, sekiz rek‘at teravihin daha faziletli olduğunu söylemiştir.
- Mâlikî mezhebinde, teravihin otuz altı rek‘at olduğu yönünde bir görüş bulunurken, yirmi rek‘at olduğu yönünde de bir başka görüş mevcuttur.
Genel olarak İslam toplumunda yirmi rek‘atlık uygulama benimsenmiş olup, bu gelenek özellikle Hz. Ömer dönemindeki uygulamaya dayandırılmaktadır. Ancak teravih namazı nafile bir ibadet olduğu için, en az iki rek‘attan başlanarak farklı rek‘at sayılarında kılınması mümkündür.
Teravih Namazının Cemaatle Kılınması ve Fazileti
- Ebû Hanîfe, Ahmed b. Hanbel, Mâlikîler ve Şâfiîler’in çoğunluğu teravih namazının cemaatle kılınmasının sünnet olduğunu ve daha faziletli kabul edildiğini ifade etmektedir.
- Bazı Hanefî âlimlerine göre bu namazın cemaatle kılınması sünnet-i kifâye hükmündedir. Yani, bir bölge halkı bu namazı cemaatle kılmayı tamamen terk ederse günah işlemiş olur.
- Mâlikî ve Şâfiî mezheplerine göre, mescidleri boş bırakmamak kaydıyla teravihin evde kılınması müstehaptır.
Ramazan boyunca teravih namazında Kur’an-ı Kerim’den bir hatim indirilmesi de bazı mezheplere göre sünnet, bazılarına göre ise müstehaptır.
Teravih Namazının Kılınış Şekli
- Teravih namazı, yatsı namazından sonra kılınır ve vitirden önce eda edilmesi tercih edilir.
- Hanefî ve Şâfiî mezheplerine göre, gecenin ilk üçte birlik kısmında veya yarısında kılınması müstehaptır.
- Hanbelîler, teravihin gecenin ilk vaktinde kılınmasını daha faziletli görmüştür.
Teravih namazı ikili rek‘atlar halinde kılınır ve cehrî kıraatle eda edilir. Hanefî, Şâfiî ve Mâlikîler, bu namazın niyetle kılınması gerektiğini vurgulamış, Hanefîler ise mutlak niyetin yeterli olduğunu belirtmiştir.