Trafikte güvenli sürüşle ilgili en çok tartışılan konulardan biri olan yaşlı sürücülerin araç kullanımı yeniden gündemde. Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Görevlisi ve Yol-Trafik Güvenliği Danışmanı Öğr. Gör. Özgür Şener, yaş yerine düzenli sağlık kontrolleriyle bireysel değerlendirme yapılmasını önerdi.
“Sürücülükte en kritik unsurlar: Görme, duyma, refleks ve bilişsel algı”
Güvenli sürüş için bireylerin sadece ehliyete sahip olması değil, aynı zamanda bedensel ve zihinsel fonksiyonlarının da yeterli düzeyde olması gerektiğini vurgulayan Şener, “Gözler, kulaklar, kaslar, refleksler ve bilişsel algı; sürüş sırasında hayati rol oynar. Yaşla birlikte bu fonksiyonlar azalabilir ama bu herkeste aynı şekilde olmaz. Bu nedenle herkesin yılda bir sağlık kontrolünden geçerek uygunluğu değerlendirilmelidir.” dedi.
"Ticari sürüşte 69 yaş sınırı var, ancak yeterli değil"
Şener, ticari araç kullanımı için mevcutta 69 yaş sınırı bulunduğunu belirterek, bu uygulamanın yalnızca belirli bir alanda geçerli olduğunu, özel araç kullanıcıları için böyle bir üst sınır bulunmadığını hatırlattı.
“75 yaşında hâlâ çok dinç sürücüler olduğu gibi, 60 yaşında ciddi sağlık sorunları olanlar da var. Bu nedenle yaş yerine, kişinin fiziksel ve zihinsel sağlığını esas almak daha adil ve güvenli bir yaklaşım olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de kazalarda yaş kriteri yeterince incelenmiyor
Trafik kazalarına ilişkin istatistiklerde yaş faktörünün detaylı ele alınmadığını söyleyen Şener, özellikle 40 yaş sonrası görme ve kas fonksiyonlarındaki değişimlerin kazalar üzerindeki etkisine dikkat çekti.
“Görme, sürüşte en kritik fonksiyondur. Yaşla birlikte başlayan görme sorunları, dikkate alınmazsa büyük risk oluşturur.” dedi.
Toplu ulaşım güçlü değilse, sürüş yasağı kişisel özgürlüğü kısıtlar
Yaşlı bireylere “taşıt kullanmayın” denilmesinin günlük yaşam kalitesini doğrudan etkileyebileceğini ifade eden Şener, bu durumda toplu ulaşım sisteminin güçlü olması gerektiğini belirtti.
“İleri yaş grubundaki bireylerin ulaşıma erişimi kısıtlanırsa, sosyal hayata katılımları azalır, yalnızlık ve bağımlılık artar. Bu nedenle ulaşım özgürlüğünün korunması, bireysel sağlık durumuna göre planlanmalıdır.” dedi.
Yıllık sağlık kontrolleri önerisi
Mevcut sistemde sürücülerin sağlık kontrollerinin uzun aralıklarla yapıldığını söyleyen Şener, “5-10 yılda bir değil, yılda bir kez yapılacak detaylı sağlık taramalarıyla” kişinin araç kullanma yeterliliğinin değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
Bu değerlendirmelerde görme, işitme, refleks, kas gücü ve bilişsel işlevlerin düzenli olarak kontrol edilmesinin, hem bireyin hem de toplumun trafik güvenliğine katkı sağlayacağını ifade etti.
Özetle:
Yaş sınırı yerine sağlık ve bilişsel testler öneriliyor.
Sürücülük yeterliliği yıllık olarak kontrol edilmeli.
Toplu ulaşımın yetersizliği, yaşlı bireylerin yaşam kalitesini düşürüyor.
Trafik güvenliği için yaşa değil bireysel sağlık durumuna bakılmalı.
Trafikte güvenliğin sağlanması için yaşlı sürücülere tek tip yaş sınırı getirmek yerine, kişiye özel sağlık değerlendirmeleriyle sürücülük yeterliliği belirlenmesi, uzmanlara göre en etkili ve sürdürülebilir yöntem olarak öne çıkıyor.