Güncel siyasi gündemde, hükümet politikaları ve uygulamalarına yönelik sert eleştiriler devam ediyor. Bolu Kartalkaya Otel yangını, Ümit Özdağ iddianamesinin gecikmesi, yeni infaz düzenlemesi, sınır güvenliği, anayasa değişikliği tartışmaları ve Suriye’deki mezhep çatışmaları konularında öne çıkan açıklamalar, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
Kartalkaya Otel Yangını ve Turizm Bakanlığı Eleştirileri
Azmi Karamahmutoğlu, Bolu Kartalkaya Otel yangınında yaşamını yitiren 36 çocuğun ve 78 yurttaşın acısının halen yüreği yaktığını belirtti. Karamahmutoğlu, Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın ruhsatlı oteli ruhsatlandıran bakan Mehmet Ersoy’un hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi koltuğunda oturmaya devam etmesini sert bir dille eleştirdi.
“Mehmet Ersoy'un bu tutumu, makam hırsıyla açıklanabilir belki, ancak kendisini o makamda tutan Cumhur İttifakı hükümetinin başı olan Sayın Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki ısrarının sebebi merak konusudur. Bakanın görevden alınması artık gecikmiş bir karardır.”
Yangının üzerinden geçen süre zarfında kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapılmaması, sorumluların üzerine kararlılıkla gidilmemesi ve otelin yangına karşı alınan önlemlerinin yetersizliği, bina güvenliği konusundaki ihmallerin zincirleme felakete yol açtığını gösteriyor.
Ümit Özdağ İddianamesi ve Hukukun Siyasi Amaçlara Alet Edilmesi
Kartalkaya Otel yangınıyla bağlantılı olarak, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında hazırlanan iddianamenin henüz mahkemeye gönderilmediği ve tutukluluk süresinin üzerinden 50 gün geçmesine rağmen açıklanmamış olması, adalet sisteminin siyasi baskıya maruz kaldığı eleştirilerini beraberinde getirdi.
KYO Legal Ortak Avukatı Gamze Müge Kan, iddianamenin siyasi gerekçelerle hareket ettiğini ve iddiaların afaki olduğunu ifade etti.
“İddianamede yer alan suçlamalar, somut deliller yerine siyasi hesaplarla yönlendirilen iddialardan ibarettir. Bu durum, hukukun siyasi araç haline getirilmesinin en somut örneklerinden biridir.”
Eleştirmenler, iddianamenin gecikmesinin Ümit Özdağ’ın siyasi etkisini kırmaya yönelik sistematik bir girişimin parçası olduğunu ileri sürerken, adaletin bağımsızlığının sorgulanmasına neden olduğunu belirtiyor.
Yeni İnfaz Düzenlemesi ve Terör Afı Tartışmaları
Adalet Bakanlığı, 10. Yargı Paketi kapsamında yeni infaz düzenlemesini hazırlarken, bu paketin terör suçlarını da kapsayacak şekilde bir af içerme ihtimali kamuoyunda endişe yaratıyor.
Eleştirmenler, terör örgütü mensuplarına yönelik af girişimlerinin ülke güvenliğini tehlikeye atabileceğini ve vatandaş vicdanını yaralayacak adımların atılmaması gerektiğini savunuyor.
Sınır Güvenliği ve Avrupa Birliği Eleştirileri
AKP hükümeti tarafından Türkiye-Yunanistan sınırına 8,5 km uzunluğunda bir duvar örme kararı alınırken, Avrupa Birliği için gösterilen özenin Türkiye sınırlarında da uygulanması talep ediliyor.
Türkiye’de 13 milyona yakın yasa dışı kaçak nüfusun ekonomik ve toplumsal yapıya zarar verdiği belirtilirken, ülke sınır güvenliğinin sadece Avrupa’nın talepleri doğrultusunda değil, milli güvenlik prensiplerine uygun olarak sağlanması gerektiği vurgulanıyor.
Yeni Anayasa Tartışmaları ve Sandıktan Kaçma Girişimleri
AKP hükümeti, geçmişte referandum yoluyla yapılan anayasa değişikliklerine ek olarak, bu kez meclis üzerinden “kaptı kaçtı” yöntemiyle anayasa değişikliği yapmayı planladığı iddia ediliyor.
Eleştirmenler, bu yöntemin halk iradesine dayalı demokratik süreçlerden kaçınma çabası olarak yorumlanırken, zaferin sandıkta alınması gerektiğini savunuyor.
Suriye’deki Mezhep Çatışmaları ve Dış Politika Eleştirileri
- Suriye’nin Lazkiye ve Tartus şehirlerinde yaşanan sivil katliamlar, mezhep temelli çatışmaların sürdüğünü gözler önüne seriyor.
- Suriye’deki ilk başta Arap milliyetçisi Baas rejiminin yerini almasıyla birlikte, cihatçı, dinci ve siyasal İslamcı kadroların etkili olduğu bölgelerde, Nusayri Arap nüfusun artabileceği öngörüsü dile getiriliyor.
- Eleştiriler, AKP hükümetinin Suriye’de yaşanan mezhep çatışmalarına duyarsız kalması ve bu durumu Türkiye’ye taşımaya yönelik riskleri göz ardı etmesinin ulusal birlik ve bütünlüğü tehlikeye atabileceğini belirtiyor.
“Suriye'deki mezhep çatışmasına ateş benzin dökerek Türkiye’de de ayrışma yaratmaya çalışan AKP’nin hiçbir bileşeninin hakkı yoktur.”