DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Fırat Üniversitesi'nde eğitim gören ve KYK yurdunda hayatına son veren Muhammet Temel'in trajik ölümü üzerine sosyal medya üzerinden önemli bir mesaj yayınladı. Babacan, gençlerin yaşadığı sorunlara dikkat çekerek, siyasetçilere toplumun bu önemli kesimi için çözüm üretme görevi hatırlattı.Babacan, "Siyasetçinin görevi, toplumun ana unsuru olan gençlerin sorunları için çözüm üretmek olmalı" diyerek, gençlerin sadece seçim zamanı hatırlanmaması gerektiğinin altını çizdi. İktidarın politikaları ve siyasi partilerin gençleri duymamasının, onların sadece fakirleşmesine değil, aynı zamanda mutsuz ve umutsuz olmalarına neden olduğunu vurguladı.Babacan, "Gezmek, gülmek, sinemaya konsere gitmek çoğu gencimizin gündemine giremiyor" diyerek, ekonomik zorluklar içinde yaşayan gençlerin durumuna dikkat çekti. Ailelerine yük olmamak için durumlarından şikayetçi olmaktan çekinen gençlerin olduğunu belirtti.Muhammet ve diğer gençlerin trajik hikayelerine değinen Babacan, "Gençlerin yaşama sevincini alan ülke şartlarını değiştirmek zorundayız" diyerek, gençlerin sorunlarının ertelenemeyecek kadar acil olduğunu ve çözüm gerektirdiğini ifade etti. Babacan, Muhammetler'i, Sametler'i, Resuller'i, Elifler'i, Enesler'i yaşatmak için gerekli adımların atılması gerektiğini belirterek, gençler için daha iyi bir gelecek vurgusu yaptı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın tam olarak paylaşımı şu şekilde:
Kelimelerin anlamını yitirdiği o satırlarla, ne söylesem yetmeyecek bir yutkunmayla gencecik bir arkadaşımın canına kıydığını okudum.Çok acı…Sağda solda, her yerde karikatürize edilmiş, sakıza dönmüş klişe bir Z kuşağı anlatısı var. Muhammet de muhtemelen bunların arasında genellemeler içinde kaybolup gidenlerdendi.Oysa siyasetçilerin görevi, bu anlatıyla laf kalabalığı yapmak değil; böyle olmamalı. Muhammet ve akranlarını oy pusulasından ibaret görmek olmamalı. Siyasetçinin görevi, toplumun ana unsuru olan gençlerin sorunları için çözüm üretmek olmalı. İktidarın kötü politikaları ile gençleri duymayan ve anlamayan tüm siyasi partilerin siyasi manevraları yüzünden gençler sadece fakirleşmiyor; gençler mutsuzlaşıyor. Gençler umutsuzlaşıyor.Gezmek, gülmek, sinemaya konsere gitmek çoğu gencimizin gündemine giremiyor bile.“Yarın ne yiyeceğim” diye düşünüyorlar. Kaç yerde karşılaştım. Akşam bir dilim ekmekle çorbaya razı olan üniversitede okuyan on binlerce genç var bu ülkede. Gençler mevcut durumlarını söylemeye bile çekiniyor. Durumlarından şikayetçi olmak konusunda bile çekingenler. Ailelerinin başına bir şey gelmesinden korkuyorlar.Gençler kendi yaşamlarından vazgeçecek kadar acılarla boğuşurken seçimden seçime hatırlanan, “Z kuşağı” masalları ile kandırılmaya çalışılan, ciddiyetsiz şakalarla, genel geçer vaatlerle gençlerin gündeme gelmesini kabul etmiyorum.Hep söylüyorum: Bizim için gençlerin sorunları, bugünün sorunları; yarının değil ve hiçbiri ertelenemez.Ders kitabını alamayan, karnını doyuramayan, bir çay bahçesinde keyifle oturamayan gençler, Batıdaki, ilerleyen Asya’daki akranları ile eşit fırsatlara sahip değil. Yarınını tahayyül edemeyen, derdine paydaş bulamayan ülkemiz gençliği, Batı’daki, ilerleyen Asya’daki akranları ile benzer hayallere sahip değil. Ne acı ki Muhammet’i kaybettik. Daha önce de Çanakkale’de Samet’i, Eskişehir’de Resul’ü, Samsun’da Elif’i, Elazığ’da Enes’i… Gençlerin yaşama sevincini alan ülke şartlarını değiştirmek zorundayız. Muhammetler’i, Sametler’i, Resuller’i, Elifler’i, Enesler’i yaşatmak zorundayız.