AKP izleme, fişleme çalışmalarını yurttaşla genişletme derdinde. Komşuyu komşusuna şikayet ettiren zihniyet ihbar hatlarının ardından şimdi de mahallelere ihbar kutulura yerleştiriyor. Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi Başkanlığı'nın "suçla mücadelede, işlenen suçların zamanında öğrenilmesi için yeni bir taktik" olarak sunduğu "Sırdaş Polis İhbar Noktası Projesi" polis devleti uygulamalarında gelinen son noktayı gözler önüne seriyor. Proje kapsamında "uygun görülen" sokak ve mahallelere yazılı ve sesli ihbar kutuları yerleştirilmesi öngörülüyor. Toplumun tümünü potansiyel muhbir durumuna düşüren proje ile isteyen herkes kimliğini belirtmeden istediği kişi hakkında ihbarda bulunabilecek.
CİHAN'ın "Mahalle aralarına yerleştirilecek bu sistem sayesinde, bir suç işlendiğinde, insanlar 'kimliğim tespit edilir mi?' endişesi yaşamayacak. Bu sistem ile ister yazılı olarak, isterse de sesli olarak bu kutulara ihbarda bulunabilecek" cümleleri ile övdüğü projenin kısa bir zaman diliminde başlatılması hedefleniyor. Bu kutulara yapılan ihbarlar ise "kesinlikle" gizli kalacak, vatandaşlar kendisine yöneltilen suçlar asılsız olsa bile kim tarafından ihbar edildiği bilgisine erişemeyecek.
Ajansın aktardığına göre, toplumun ve yerleşim alanlarının en küçük birimi olan mahallelerde yaşayan insanların birbirini çok iyi tanımasa da herkesin birbiri hakkında bilgisi ve gözlemi olduğunu savunan Asayiş Dairesi Başkanlığı, son yıllarda artan göç, gelişen teknoloji ile orantılı olarak suçların da çeşitlilik kazandığını ileri sürüyor.
İHBAR ET DE NASIL EDERSEN ET!
Bütün bu suçları birileri işlerken birilerinin de gördüğünü de anlatan Asayiş Dairesi Başkanlığı, projenin gerekçelerini ise şöyle özetliyor:
"Bazı kimseler, sırf kendilerine zarar vermiyorlar diye suç işleyen kimselere engel olmazlar, seslerini dahi çıkarmazlar. İnsanların tanık olduğu yanlışları görmezden gelerek 'adam sendecilik' yapması, zamanla toplumsal açıdan büyük sıkıntıların doğmasına neden olur. Bir kimse bir hırsızlığa şahit olduğunda 'Benim evim değil' diyerek duyarsızlık gösterdiğinde, bir sonraki mağdurun kendisi olmayacağını garanti edemez. Bu nedenle karşılaştığımız suçları emniyet birimlerine bildirmek büyük önem taşımaktadır. İnsanlar bir suç ile ilgili e-mail, mektup veya faks yoluyla ihbarda bulunmak istediğinde kimliğinin tespit edileceği ve bundan zarar göreceği endişesini taşıyabilmekte, bizzat polis birimlerine giderek ihbarda bulunmak istediğinde ise bürokratik işlemlerin uzamasından dolayı tereddüt edebilmektedir."
HER ŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEYİN!
Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde Gazı Parkı eylemlerine ilişkin yaptığı açıklamada tencere, tava çalmanın suç olduğunu savunmuş, kendisini dinleyen AKP'lilere "Bu tencere tavacıları sizler yargıya taşıyacaksınız" diye seslenmişti. Projenin Erdoğan'ın açıklamalarının ardından gündeme gelmesi dikkat çekti.
Erdoğan yaptığı açıklamada şu skandal ifadeleri kullanmış, adeta kendisini dinleyen partilileri muhbirlik yapmaya çağırmıştı:
"Tencere tava kullanmak, mutfakta değil ha komşuyu rahatsız etmek suçtur. Ben değil yasalar söylüyor. Bu tencere tavacıları çekinmeden sizler yargıya taşıyacaksınız. Bu milletin huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Her şeyi devletten beklemeyeceksiniz. Müracaatınızı yapacaksınız yargıya bildireceksiniz, herkes haddini bilsin. "
CİHAN'ın "Mahalle aralarına yerleştirilecek bu sistem sayesinde, bir suç işlendiğinde, insanlar 'kimliğim tespit edilir mi?' endişesi yaşamayacak. Bu sistem ile ister yazılı olarak, isterse de sesli olarak bu kutulara ihbarda bulunabilecek" cümleleri ile övdüğü projenin kısa bir zaman diliminde başlatılması hedefleniyor. Bu kutulara yapılan ihbarlar ise "kesinlikle" gizli kalacak, vatandaşlar kendisine yöneltilen suçlar asılsız olsa bile kim tarafından ihbar edildiği bilgisine erişemeyecek.
Ajansın aktardığına göre, toplumun ve yerleşim alanlarının en küçük birimi olan mahallelerde yaşayan insanların birbirini çok iyi tanımasa da herkesin birbiri hakkında bilgisi ve gözlemi olduğunu savunan Asayiş Dairesi Başkanlığı, son yıllarda artan göç, gelişen teknoloji ile orantılı olarak suçların da çeşitlilik kazandığını ileri sürüyor.
İHBAR ET DE NASIL EDERSEN ET!
Bütün bu suçları birileri işlerken birilerinin de gördüğünü de anlatan Asayiş Dairesi Başkanlığı, projenin gerekçelerini ise şöyle özetliyor:
"Bazı kimseler, sırf kendilerine zarar vermiyorlar diye suç işleyen kimselere engel olmazlar, seslerini dahi çıkarmazlar. İnsanların tanık olduğu yanlışları görmezden gelerek 'adam sendecilik' yapması, zamanla toplumsal açıdan büyük sıkıntıların doğmasına neden olur. Bir kimse bir hırsızlığa şahit olduğunda 'Benim evim değil' diyerek duyarsızlık gösterdiğinde, bir sonraki mağdurun kendisi olmayacağını garanti edemez. Bu nedenle karşılaştığımız suçları emniyet birimlerine bildirmek büyük önem taşımaktadır. İnsanlar bir suç ile ilgili e-mail, mektup veya faks yoluyla ihbarda bulunmak istediğinde kimliğinin tespit edileceği ve bundan zarar göreceği endişesini taşıyabilmekte, bizzat polis birimlerine giderek ihbarda bulunmak istediğinde ise bürokratik işlemlerin uzamasından dolayı tereddüt edebilmektedir."
HER ŞEYİ DEVLETTEN BEKLEMEYİN!
Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde Gazı Parkı eylemlerine ilişkin yaptığı açıklamada tencere, tava çalmanın suç olduğunu savunmuş, kendisini dinleyen AKP'lilere "Bu tencere tavacıları sizler yargıya taşıyacaksınız" diye seslenmişti. Projenin Erdoğan'ın açıklamalarının ardından gündeme gelmesi dikkat çekti.
Erdoğan yaptığı açıklamada şu skandal ifadeleri kullanmış, adeta kendisini dinleyen partilileri muhbirlik yapmaya çağırmıştı:
"Tencere tava kullanmak, mutfakta değil ha komşuyu rahatsız etmek suçtur. Ben değil yasalar söylüyor. Bu tencere tavacıları çekinmeden sizler yargıya taşıyacaksınız. Bu milletin huzurunu bozmaya kimsenin hakkı yok. Her şeyi devletten beklemeyeceksiniz. Müracaatınızı yapacaksınız yargıya bildireceksiniz, herkes haddini bilsin. "