Yüzyılımızda dünyada büyük bir değişim yaşanıyor. Bilgi merkezli şekillenen bu çağın adı ise teknolojidir. Teknoloji, hayatı önemli ölçüde kolaylaştırırken insanları iletişiminden davranışlarına kadar da değştiriyor. Teknoloji, bireyden topluma, aileden devlete, sanattan ekonomiye, eğitimden sağlığa kadar tabadan tavana her şeyi yeniden şekillendiriyor.Kültür, toplumun sosyal ve psikolojik değerleri ile bu değerleri yansıtan maddi öğelerin oluşturduğu ve Kültür, toplumun sosyal ve psikolojik değerleri ile bu değerleri yansıtan fiziksel varlıkların oluşturduğu bütündür. teknoloji, kendisi de bir kültürel unsur olarak kültür üzerinde çeşitli etkiler oluşturuyor. Kültür bir bakıma toplumun ruhu anlamı taşımaktadır. İnsan hayatının arkasında ruhunu ararken toplum yaşamının arkasında da kültürünü ararız.Teknolojinin kullanım sürecinde de yeni terimler üretildi; İnternet, mail, elektronik, klima, DVD, PVC, GSM vs, Bireysel ve toplumsal hayata yön veren geleneksel, kültürel ve yerel unsurların otoritesi zayıflamış ve onların yerini dijital dünyanın küresel ölçekteki baskın enstrümanları almıştır.Bu noktada, baş döndürücü gelişme karşısında, Devlete daha fazla görev düşmekte ve geleceği temsil edecek gençlerin eğitimnde, ruh ve beden bütünlüğünün sağlanmasında çok daha hassas rolleri üstlenmesi gerekecektir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl izan sahipleri bunu anlar.” (Zümer, 39/9.) “Kulları içinden ancak bilenler (âlimler), Allah’ın büyüklüğü karşısında derin saygı duyarlar.” (Fatır, 35/28.) ayetleriyle vurgulanan husus, bilgi ve bilinç ilişkisidir. Dolayısıyla bilgi, insanın yaratıcısına karşı sorumluluğunu hatırlattığı ve insanlığın hayrına, iyiliğine ve faydasına yönelik işler yapmaya sevk ettiği ölçüde anlam ve değer kazanacaktır.internetin ve dijital araçların bugünkü kullanımına bakılırsa insanın gelecekte kendi beynini kullanmak yerine dijital makinelerin bilgi işleme imkân ve yöntemlerini tercih edeceği bugünden öngörülebilir bir durum. Buradaki asıl mesele, gelecekte fıtratıyla barışık kalmasını sağlayacak değerlerin, teknolojinin gölgesinde ve hatta gerisinde kalmasıdır. İnsanın, varoluşunu anlamlandıran birçok özgün ve kadim değerinden farkında olmadan vazgeçmesidir. Nitekim bu süreçte birçok insani değerin daha çok kazanma, daha fazla tüketme ve daima eğlenme ihtirasının gölgesinde kaldığı yadsınamaz bir gerçektir.Dijital küreselleşmeyle birlikte geleneksel etkileşim biçimlerinden hızlı bir kopuş yaşanıyor. Bu savrulma, aynı zamanda hemen hemen her alanda kendisini hissettiren küresel bir ahlak krizine sebebiyet veriyor. Zira internet teknolojileri ve dijitalleşmeye dair fikrî, hukuki ve ahlaki altyapı henüz oturmamıştır.Bugün konuşulması gereken asıl mesele aslında, hukuki ve ahlaki sınırlarının nasıl belirlenmesi gerektiğidir.Ayşegül doğcan
Kapsam
05 Haziran 2021 - 23:58
Güncelleme: 06 Haziran 2021 - 00:46
Teknoloji, insan ve kültür
Kapsam
05 Haziran 2021 - 23:58
Güncelleme: 06 Haziran 2021 - 00:46