KUKUL: “Millî eğitim; bir milletin, dâima uyanık, dâima donanımlı ve istikbâli için dâima hazırlıklı olmasını sağlar. Bu sebeple, bilgi temini için bütün meşrû vasıtaları kullanır ve onun, topyekûn seferberlik seviyesinde gayretli olmasını hedef alır” dedi.24 Kasım ÖĞRETMENLER GÜNÜ münâsebetiyle, kendisiyle konuştuğumuz M. Halistin Kukul, yaşadığı tecrübelerle de, geleceğimize dâir beyanlarda bulundu.ÇAĞLAR-24 Kasım Öğretmenler Günü’nün mânasını kısaca ifade etmeniz mümkün mü?KUKUL- Bir defa, her mesleğin mukaddes olduğunu idrâkle, ‘insan yetiştirme’yle birebir faaliyette bulunan öğretmenlik mesleğinin öneminin bilinmesi lâzımdır. ‘İnsan yetiştirmek’, çok mühim bir vazifedir. Öğretmenliğe dâir kanun, Cumhuriyet Dönemi’nde, Millî eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey’in hazırladığı “Millet Mektepleri Talimatnâmesi” nin o zamanki Bakanlar Kurulu’nda kabul edilerek 24 Kasım 1928 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğü girmiştir. Bu, aynı zamanda, Atatürk’e “Başöğretmen” unvanının da verildiği tarihtir. “Öğretmenler Günü” olarak kutlanması ise, Atatürk’ün doğumunun 100. Yılında uygulanmaya konulmuştur. UNESCO, 1994 yılında, 5 Ekim târihini “Dünya Öğretmenler Günü” olarak kabul etmiş ve hâliyle, bize de/Türkiye’ye de teklif etmiştir. Ancak, Türkiye olarak, biz, bu târihi kabul etmedik. Zîra, onu, biz zâten kutluyorduk.ÇAĞLAR-Senelerce öğretmenlik yaptınız. Biliyoruz ki, bunun yirmibeş yıllık dönemini öğretmen yetiştiren yüksek okullarda -Eğitim Enstitüsü ve Eğitim Fakülteleri’nde- geçirdiniz. Eskiyle/mâziyle/geçmişle, bugünleri mukayese etmeniz mümkün mü?KUKUL-Çetin, zor ve uzun bir soru. Geniş bir muhasebe yapmak lâzım. İlk insandan beri ‘öğretme-öğrenme’, durdurak bilmeden devam etmektedir. Bir yıl evvelkiyle bile arada çok mesâfe vardır ve olmalıdır. Dünya, böyle!..Hızlı bir ilerleme var…Tabiî ki, ahlâkî çöküntü ve gerileme de aynı hızda..bunun için, çok hızlı bir bilgi geliştirilmemize ihtiyacımız vardır. Şu zaman şöyleydi, bu zaman böyleydi, şu devlet şunu, bu isebunu yaptıyla değil, kendimize bakıp, dediğim gibi, ‘bilgi’ akışımızı hızlandırmak zorundayız. Öyle miyiz? Kat’iyyen, değiliz!..Kendimez bakınca, çok süratlıyız gibi görünüyor, değil mi? Hayır! Dünyaya bakacağız!..Millî eğitim, insana, hem millî kültür/ahlâk/davranış terbiyesini verir ve hem de yaşanılan zamana kadarki ‘bilgi birikimleri’ni tâkip eder.Biz neredeyiz? Gençliğimiz nerededir? Sıkıntı büyüktür!..Şüphesizdir ki, bugünün sosyolojisi ve pedagojisinde, insanın eğitimi anne karnında başlar. Biyolojik faktörlerin, ‘çocuk insan’ üzerindeki tesirlerinden, doğumdan sonraki bütün tabiî ve sosyal faaliyetlere kadar, eğitim, kendini yenilemek zorundadır.Yeniliyor muyuz? Tekrar sorayım: Yeniliyor muyuz? Bozuk cümleler…Hantal kitaplar..Usûlsüz usûller!!!ÇAĞLAR- Öğretmenlik mesleğinin gelişimine dâir neler söylersiniz?KUKUL-Zâten bir evvelki sorunuzda da bu bahse girecektim. Osmanlı Cihân İmparatorluğu –tabiî ki, çok uzun bir zamanı ihtiva eder ve tabiî ki, yükselme dönemlerinde- ilim ve fen adamlarına çok önem verilmiştir. Sahn-ı Seman (Fâtih) ve Süleymaniye Medreseleri kurup, bunlara, müderris/p(u)rofesör ve muallim/öğretmen tâyin edilmişti.İlk olarak, 16 Mart 1848 tarihinde, Abdülmecid Han (1839-1861) döneminde, İstanbul Fâtih’te, üç yıllık Dârülmuallimîn adıyla, rüştiyelere öğretmen yetiştirmek için bir öğretmen okulu açılmış ve ilk müdürü de Ahmed Cevdet Paşa olmuştu.Tabiî ki, zamanla, koca imparatorluk çok bâdireler atlatır. Senelerce, savaşla boğuşur, acılar yaşar.Cumhuriyet Dönemi’nde, ilkokullara öğretmen yetiştiren birçok öğretmen okulu açıldı. Ortaokul ve liselere öğretmen yetiştiren Eğitim Enstitüleri ve Yüksek Öğretmen Okulları, Yüksek İslâm Enstitüleri ve Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulları gibi okullar açıldı.Ancak, bilhassa, ilkokula öğretmen yetiştiren ‘Öğretmen Okulları’nın 1974’te “Öğretmen Liseleri’ hâline dönüştürülmesi ve daha sonra da, bu da yetmemiş olacak ki, Öğretmen Okulları’ndan seçme öğrenci alıp üniversite tahsili yaptırılan Yüksek Öğretmen Okulları da 1978’da kapatılmıştır. Belki de en hazini, 2014-2015 öğretim yılından itibaren Öğretmen Liseleri’nin de tamamen kapatılmasıyla, bu mesleğe büyük darbe vurulmuştur. ÇAĞLAR- Öğretmen Okulları veya Liseleri’nin kapatılmasının sizce sakıncası nedir?KUKUL-Aziz kardeşim; bakınız, Türkiye’de, Aşçılık, Ticaret, Elektrik, Marangozluk, Turizm, Sağlık, Adâlet, Ayakkabı ve Saraciye, Bahçecilik, Hayvan Sağlığı…gibi meslek liseleri vardır da, insan yetiştirme gibi, çok ve pek mühim bir sahada, yüksek okula eleman hazırlayabilen lise seviyesinde bir okul kapatılıyor. Ayrıca; benim mezun olduğum Askerî Lise(ler) de, 15 Temmuz darbesinden sonra, kapatılmıştır. Askerî Liseler, Harbiye’nin temel kaynağıdır.1987 yılında, rahmetli Recep Yazıcıoğlu’nun valiliği döneminde Tokat’ta yapılan bir Millî Eğitim Sempozyumu’na katılmıştım. Orada, insan yetiştiren ‘üç okul’ üzerinde durmuş ve; Öğretmen Okulları/Liseleri, Askerî Liseler ve İmam Hatip Okulları/Liseleri hakkında ayrı bir hassasiyetle bahsetmiştim.Eğitim Enstitüsü ve Eğitim Fakülteleri’nde yirmi beş yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. TemeliniÖğretmen Okulları veya Liseleri’nin teşkil eden Eğitim Fakülteleri’nin çok daha verimli olacağı kanaatini taşıyorum.ÇAĞLAR-Son olarak ne söylemek istersiniz, Hocam?KUKUL-‘Okul’ demek, ‘öğretmen’ demektir. ‘Üniversite’ demek, ‘öğretim üyesi’ demektir. Hepsi birden ‘bilgi’ demektir. Bunun için ise, kendimize değil, önce dünyaya bakmamız lâzımdır. Maalesef, öğündüğümüz 209 üniversitemizden, dünya üniversiteleri sıralamasında ilk beşyüze giren bir-iki üniversite ancak var. Söyleyebildiklerim, söyleyeceklerimin binde biri bile değildir!..Teşekkür ederim.Öğretmenlerimizin –senede bir gün de olsa- “Öğretmenler Günü’nü kutlarım. Âhirete intikal edenlere rahmet, vazife başında bulunanlara sağlıklar ve hayırlı başarılar dilerim!.
Kapsam
Yayınlanma: 23 Kasım 2023 - 18:03
Güncelleme: 23 Kasım 2023 - 23:00
Şâir Ve Yazar M. Halistin Kukul'la Türk Millî Eğitimi'ni Konuştuk
Kapsam
23 Kasım 2023 - 18:03
Güncelleme: 23 Kasım 2023 - 23:00