Çevre Mühendisleri Odası Samsun Bölge Temsilcisi Sema Arıman, Anayasa Mahkemesinin kararının yok sayıldığını söyledi
Çevre Mühendisleri Odası Samsun Bölge Temsilcisi Sema Arıman, ÇED Raporları ile ilgili son yapılan düzenlemelerin çevreyi yok saymak ve yaşam hakkına saldırı olduğunu söyledi.
Oda binasında düzenlediği basın toplantısında konuşan Arıman, ilk defa 1993 yılında yayımlanan ÇED Yönetmeliği'nin 7 defa ana değişiklik olmak üzere 17 defa değiştirildiğine dikkat çekti. Arıman, "En son 03.10.2013 tarihinde yayımlanan yönetmelik 1 yıl sonra tekrar değiştirildi. Avrupa Birliğinde bu yönetmelik 1985 yılında yayımlanmış ve sadece 3 defa değişikliğe uğramıştır. ÇED Yönetmeliği çevre politikamızın temelidir. Bu kadar sık değişiklik yapılması ülkemizde çevre sorunlarını çözme odaklı bir çevre politikasının oluşturulmadığının göstergesidir. ÇED bir planlama sürecidir. Olası bir tesisin etkilerini baştan tespit etmek ve önlem alınıp alınamayacağını görmek amaçlıdır. Ancak bu planlama sürecinden dahi kaçılmaya çalışılmaktadır." dedi.
“ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARI YOK SAYILDI!”
ÇED muafiyetlerine dair yapılan düzenlemelerin Odaları tarafından iptal edilmesine rağmen, hükümetin bu düzenlemeyi Çevre Kanunu`na koyduğunu ifade eden Arıman, "Açılan dava sonucunda 03.07.2014 tarihinde bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Anayasa Mahkemesinin kararı göz ardı edilerek bugün yayımlanan yönetmeliğe aynı madde (Geçici 3. Madde) konulmuştur. Hukuk, kanunlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yok sayılmıştır. Hukuka olan, sağlıklı çevrede yaşama hakkına olan inanç bir kez daha sarsılmıştır! Kuş göç yoluna yapılan ve kuşların ölümüne neden olan tren projesi hepimizin zihinlerine kazınmıştır. 100 km ve altı demir yolu projeleri ÇED`den muaf tutulmuştur." diye konuştu.
"ÇED MUAFİYETLERİ GENİŞLETİLİYOR!"
Dip taraması ve denizden, göllerden ve nehirlerin dibinden malzeme çıkartılmasının da ÇED'den muaf olduğunu ve ÇED Muafiyetlerinin genişletildiğini ifade eden Sema Arıman, "Denizlerimizdeki ekosistem, ırmaklarımızdaki ekosistem nasıl etkilenecek araştırılması istenmiyor. Yani 100 milyon m3 dahi dip taraması yapsanız bile ÇED süreci zorunluluğunuz yok! Akarsu havzaları arasında su aktarımında 100 milyon m3 altı ÇED'den muaf! HES projelerine dolaylı muafiyet sağlanıyor! Yer altı suyu çıkartılmasına dair projelerin sınırı 300 bin m3/yıldan 1 milyon m3/yıl çıkartıldı! Kuraklıkla karşı karşıya kaldığımız bir süreçte, Orman ve Su İşleri Bakanı Sn. Veysel Eroğlu Konya havzasında yer altı sularının bittiğini açıkladığı bir dönemde, yer altından çekilecek suyun etkilerinin değerlendirilmemesini sağlamak, akla, mantığa, bilime uymamaktadır." diye konuştu.
İnşaat sektörüne her yolun mübah olduğunu söyleyen Arıman açıklamasını şöyle tamamladı: "İnşaat sektörüne sınırsız olanak tanıyan, rantı genişleten, çevresel etkilerini hiçe sayan bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. Kentsel dönüşüme dair Sn. Bakanın çevresel hassasiyet vurgusunun gerçekçi olmadığı ortaya çıkmıştır. AB uyum sürecinden uzaklaşıldığı da açıkça görülmektedir. AB ÇED uygulamasında halkın katılımı toplantısı en az 2 defa düzenlenmektedir. Yeni AB ÇED direktifinde halkın katılımı süreci 30 güne çıkartılmış yani halk ile 30 gün boyunca projeye dair görüşme yapılması zorunluluğu getirilmiştir. AB direktifinde muafiyetler bulunmamaktadır. Bütçe görüşmelerinde AB ile uyumlu bir ÇED düzenlemesi yapacaklarını belirten Sn. Bakan İdris Güllüce'nin dediklerinin doğru çıkmadığı görülmüştür. Özetle, yeni düzenlemeden karlı çıkan çevre, doğa, halk olmadığı açıkça görülmektedir."
Çevre Mühendisleri Odası Samsun Bölge Temsilcisi Sema Arıman, ÇED Raporları ile ilgili son yapılan düzenlemelerin çevreyi yok saymak ve yaşam hakkına saldırı olduğunu söyledi.
Oda binasında düzenlediği basın toplantısında konuşan Arıman, ilk defa 1993 yılında yayımlanan ÇED Yönetmeliği'nin 7 defa ana değişiklik olmak üzere 17 defa değiştirildiğine dikkat çekti. Arıman, "En son 03.10.2013 tarihinde yayımlanan yönetmelik 1 yıl sonra tekrar değiştirildi. Avrupa Birliğinde bu yönetmelik 1985 yılında yayımlanmış ve sadece 3 defa değişikliğe uğramıştır. ÇED Yönetmeliği çevre politikamızın temelidir. Bu kadar sık değişiklik yapılması ülkemizde çevre sorunlarını çözme odaklı bir çevre politikasının oluşturulmadığının göstergesidir. ÇED bir planlama sürecidir. Olası bir tesisin etkilerini baştan tespit etmek ve önlem alınıp alınamayacağını görmek amaçlıdır. Ancak bu planlama sürecinden dahi kaçılmaya çalışılmaktadır." dedi.
“ANAYASA MAHKEMESİNİN KARARI YOK SAYILDI!”
ÇED muafiyetlerine dair yapılan düzenlemelerin Odaları tarafından iptal edilmesine rağmen, hükümetin bu düzenlemeyi Çevre Kanunu`na koyduğunu ifade eden Arıman, "Açılan dava sonucunda 03.07.2014 tarihinde bu düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Anayasa Mahkemesinin kararı göz ardı edilerek bugün yayımlanan yönetmeliğe aynı madde (Geçici 3. Madde) konulmuştur. Hukuk, kanunlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yok sayılmıştır. Hukuka olan, sağlıklı çevrede yaşama hakkına olan inanç bir kez daha sarsılmıştır! Kuş göç yoluna yapılan ve kuşların ölümüne neden olan tren projesi hepimizin zihinlerine kazınmıştır. 100 km ve altı demir yolu projeleri ÇED`den muaf tutulmuştur." diye konuştu.
"ÇED MUAFİYETLERİ GENİŞLETİLİYOR!"
Dip taraması ve denizden, göllerden ve nehirlerin dibinden malzeme çıkartılmasının da ÇED'den muaf olduğunu ve ÇED Muafiyetlerinin genişletildiğini ifade eden Sema Arıman, "Denizlerimizdeki ekosistem, ırmaklarımızdaki ekosistem nasıl etkilenecek araştırılması istenmiyor. Yani 100 milyon m3 dahi dip taraması yapsanız bile ÇED süreci zorunluluğunuz yok! Akarsu havzaları arasında su aktarımında 100 milyon m3 altı ÇED'den muaf! HES projelerine dolaylı muafiyet sağlanıyor! Yer altı suyu çıkartılmasına dair projelerin sınırı 300 bin m3/yıldan 1 milyon m3/yıl çıkartıldı! Kuraklıkla karşı karşıya kaldığımız bir süreçte, Orman ve Su İşleri Bakanı Sn. Veysel Eroğlu Konya havzasında yer altı sularının bittiğini açıkladığı bir dönemde, yer altından çekilecek suyun etkilerinin değerlendirilmemesini sağlamak, akla, mantığa, bilime uymamaktadır." diye konuştu.
İnşaat sektörüne her yolun mübah olduğunu söyleyen Arıman açıklamasını şöyle tamamladı: "İnşaat sektörüne sınırsız olanak tanıyan, rantı genişleten, çevresel etkilerini hiçe sayan bir düzenleme gerçekleştirilmiştir. Kentsel dönüşüme dair Sn. Bakanın çevresel hassasiyet vurgusunun gerçekçi olmadığı ortaya çıkmıştır. AB uyum sürecinden uzaklaşıldığı da açıkça görülmektedir. AB ÇED uygulamasında halkın katılımı toplantısı en az 2 defa düzenlenmektedir. Yeni AB ÇED direktifinde halkın katılımı süreci 30 güne çıkartılmış yani halk ile 30 gün boyunca projeye dair görüşme yapılması zorunluluğu getirilmiştir. AB direktifinde muafiyetler bulunmamaktadır. Bütçe görüşmelerinde AB ile uyumlu bir ÇED düzenlemesi yapacaklarını belirten Sn. Bakan İdris Güllüce'nin dediklerinin doğru çıkmadığı görülmüştür. Özetle, yeni düzenlemeden karlı çıkan çevre, doğa, halk olmadığı açıkça görülmektedir."