Önce şunu ifade edeyim ki, bu başlık,âit değildir!..
T(ı)ramvay duraklarındaki afişleri görünce ilgimi çekti ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın olduğunu öğrendim!..
Türk basınında ilk yazım/şiirim, 1961 yılında; Samsun basınında ise, 13 Nisan 1970 tarihinde yayınlandı. O gündür bu gündür, gücüm yettiğince, bulunduğum şehre ve ülkeme faydalı olmaya çalışırım..
Samsun’da, rahmetli Eşref Yüceer’in neşrettiği Yenises Gazetesi, o zamanki bütün gazeteler gibi sâdece dört sayfa çıkıyordu. Gazi Müzesi tarafından Mecidiye Caddesi’ne girmeden çıkılan yokuşun hemen sağında, gıcırdayan tahta merdivenlerden Eşref Ağabeyin idâre odasına çıkılırdı. Meslektaşım Nâzım Söylemezoğlu ve Nihat Dalay da, hatırladığım yazarlardandı.
Zamanın şartları icâbı; kültürden, maarife, edebiyattan her çeşit sosyal meselemize kadar Samsun’un ve memleketimizin değişik dertlerini, sevinçleri paylaşırdık.
İmkânsızlıklar haddinden fazlaydı…
13 Nisan 1970 tarihinden1971 yılı sonuna kadar, (Çünki, 1972 Ocak ayında, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü F(ı)ransızca Bölümü hocalığına tâyin edildim), Yenises Gazetesi’nde onca yazı ve şiir yayınladım.
Bilgi için, bu dönemde yayınladığım yazılarımdan birkaç başlık arzedeyim:
“Ülkü Üstüne( 10-11 Haziran 1970), Edebiyatta Güdüm (8-15 Eylül 1970), Şiirin Yeri (5-11 Mayıs 1970), 19 Mayıs Üniversitesi (8-9 Haziran 1970), Samsun’da Bir Üniversite (28 Aralık 1070), 19 Mayıs Üniversitesi’nde Sosyal Amaç (8 Mart 1971)…
Bunları niçin yazdım?
Yazımın başlığına aldığım, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın “SAMSUN’A FİKRİNLE YÖN VER” afişini görünce, ister istemez yarım asrı aşan bir zamana/mâzîye doğru yolculuk yapayım, istedim.
Niyetim, hiçbir zaman, hiçbir kimseyi rencide etmek ve zan altında bırakmak olmadığı gibi, şimdi de aynıdır.
İfade etmeliyim ki, yukardaki başlık, aynı zamanda, bir “yarışma’ ilânıdır. İlâna göre, “Son Başvuru Tarihi” 22 Mayıs 2025’tır yâni, bugündür!..
Yarışma Başlıkları (altalta) şöyle sıralanmıştır:
“Kültür, Turizm, Sosyal Hizmetler, Gençlik, Spor, Çevre, Gıda-Tarım-Hayvancılık, Ulaşım-Trafik, Kent Kültürü ve Estetiği, Akıllı Şehir Uygulamaları, İstihdam, Bilim ve Teknoloji, Yenilikçi Fikirler, Sağlıklı Yaşam ve Beslenme, Diğer…”
Tabiî ki, “parasız” yarışma da olmaz!..
Ödüller bölümünde ise, (her dal için ayrı olup olmadığı belirtilmemiş) şöyle deniliyor:
“Birincilik: 50.000; İkincilik: 40.000; Üçüncülük: 30.000; Dördüncülük: 20.000; Beşincilik: 15.000; Jüri Özel: 10.000TL” olarak tespit edilmiştir.
Üzülmedim desem, yalan olur!..Îzah edeyim:
Zaman içinde, Samsun’da, Millî Mücâdele öncesinin, bâzı belediye başkanlarının ve bâzı değerli şahsiyetlerinin isimleri, sokak ismi olarak verilmiştir.
Ancak çok azdır..
Meselâ; Millî Mücâdele safhasında, Hançerli Câmisi’nde vaazlar veren; bilâhare, Samsun Belediye Başkanı da olan ve Samsun hakkında, iki önemli kitap da yazan Hasan Umur’un ismi hiçbir yerde geçmemektedir.
Meselâ; bu şehre, başta câmi, mescit, çeşme gibi eserler yaptıran veya onları tâmir ettirerek kalıcı hâle getiren Av. Kemal Vehbi Gül Bey’in, hiçbir noktada isminin bulunmayışı da bir noksanlıktır.
Muhakkaktır ki, Samsun’un yetiştirdiği pek çok değer vardır.
Bütün bu değerleri korumak ve geliştirmek adına, son dönemde, Samsun basınında yazdığım yazıların hiçbirinden söz etmeyeceğim.
Çünki; bu yazılarımın hiçbirine, hiçbir makam sahibi tarafından cevap verilmemiştir. Yalnız, anahatlarıyla bâzı bilgiler vermeyi de zarûrî bir vazife görüyorum.
Bir Selçuklu, bir Osmanlı ve bir Cumhuriyet şehri olan Samsun’un, “Amisos” ile ilgisi, Baruthâne civarındaki küçük bir ticârî koloniden başka nedir ki, bugün, bu şehirde, bu isimle, otuzdan fazla resmî veya hususî müessese bulunmaktadır?
Yine; bir Selçuklu, bir Osmanlı ve bir Cumhuriyet şehri olan Samsun’un “Amazon” ile ilgisi nedir ki, bu şehirde, yine otuzun üzerinde resmî ve hususî isimli müessese bulunmaktadır?
Millî kültür değerlerimizle; yâni, Türk-İslâm kültürüyle hiçbir alâkası olmayan bu Amazonların (ki, erkeklerinden asla bahsedilememektedir) heykeline, köyüne, adasına ve kanalına ne kadar para harcanmış; bunun yanında, kültür ve turizm değerlerimize hangi katkıyı sağlamışlardır?
Ricâ ettim ve dedim ki: ‘ Anadolu’da, tarih boyunca, bir “Amazon Köyü”, bir “Amazon Adası”, bir “Amazon Kanalı” var mıdır?’
Aynı hitapla sordum ve soruyorum: ’Anadolu toprağında, bir “Amisos Tepesi” var mıdır?’
Coğrafyadaki isimlerin birer ‘tapu senedi’ olduğunu daha önce de beyan etmiştim!..
Aynı mıntıkada bulunan “arslanlar”ın, yine millî ve îmânî/İslâmî değerlerimize katkısı nedir? Samsun’la ‘arslan’ın irtibatı nereden gelmektedir?
Meselâ; 1919’larda, Millî Mücâdele için Hasan Umur Hoca’nın vaazlar verdiği Hançerli Câmisi’nin kapısında, niçin, hâlâ 1943 yazmaktadır?
Samimiyetle ve dostça söylüyorum ki; Samsun’un kültür değerleri veya diğer meseleleri için yarışma açıp, uğruna da ödüller koymak hiçbir şeyi halletmez!..
Şu anki, Cumhuriyet Meydanı’ndan denize kadar olan caddenin adı “Protokol Yolu” konulacaktı. O zaman, yazdım. “Kurtuluş Yolu” olmasını teklif ettim…Benim teklifimden veya başkasından, kabul gördü ve “Kurtuluş Yolu “ oldu ve daha da uzatıldı.
Bakınız!..
Samsun TAŞHAN hakkında ilk yazımı 1997 yılında yazdım. Birkaç sene önce, tamir edilerek tekrar açıldı.
Her hâlde, alkışladığımı sanmıyor/düşünmüyorsunuz!..
Çünki; Samsunlular’ın -tahminen diyorum-, belki de yüzde doksandokuzunun oradan haberi bile yoktur.
Haberleri olmayan bir başka şey daha var, o da, bu TAŞHAN’ın tamiratı için tam “altı milyon Türk Lirası” harcandığıdır ve târihî dokusunun da, buraya ‘ASANSÖR’ yapılarak tamamen bozulduğudur.
1509’larda vakfedilen bu TAŞHAN’a, zemin kattan birinci kata çıkmak için ‘ASANSÖR’ yapılması nasıl bir tarih ve millî kültür anlayışıdır, düşünmek bile istemiyorum!..
Kaldı ki, bu hususta yazdığım yazılara da hiçbir cevap alamadım!..
Müşterek şuûr bu mudur? Fikre saygı bu mudur? Sosyal dayanışma böyle mi olur?
1800’lerde F(ı)ransa’da icat edilen “asansör”, bizim, ondan ikiyüz elli sene önce yapılan eserimize uygulanmış, iyi mi?
Bir diğer husus: Şehrimize boydan boya, mükemmel hizmetler sunan t(ı)ramvay’ın ulaştığı mertebedir ve takdire şâyandır.
Peki; hangi ihtiyaçtan doğmuştur ki, her durak, Türkçe ismi yanında, bir de İngilizce/Amerikanca ile söylenmektedir?
Kaldı ki; Büyük Câmi Durağı (ki, onun, Opera Durağı değil de, Büyük Câmi Durağı olmasını ben teklif etmiştim) niçin, iki isimle yâni hem Büyük Câmi Durağı ve hem de Opera Durağı diye söylenmektedir, bunu da anlayabilmiş değilim.
Bu mekân, Atatürk Kültür Merkezi ise, niçin Opera denmektedir?
Yine; Samsun’da, tarihî bir isim vardır ki, bu ismi, gençler bile bilirler ve severler.
Adı: FENER DURAĞI’dır.
FENER: Bu şehre geldiğimden beri, bir nirengi noktası olarak kabul görmüştür.
Bu isim kaldırılarak, yerine, niçin, Samsun Müzesi denmiştir ve niçin, “Samsun müzium” gibi garip bir İngilizce’yle takdim edilmektedir?
Ödül verilecekler sıralamasında, “Kültür” ve “Kent Kültürü ve Estetiği” diye iki ifade geçiyor.
“Kültür”ün hâli böyle!.. İsterseniz; “estetiği” hiç konuşmayalım!..
Bütün üstün değerler bizde olmasına rağmen, ne yazık ki, bunun tatbiki, bize hiç uğramamıştır!..
Beş yüz senelik bir Türk-İslâm eserine ASANSÖR yapılan mekânda hangi kültürden ve estetikten söz edeceğimi bilmem mümkün değildir!..
Temenni ediyorum ki, bu “yarışma” Samsun’umuza faydalı olur!..
Herkese kolaylıklar ve başarılar diliyorum!..
Sözümü, büyük sosyologlarmızdan Prof. Dr. Mümtaz Turhan Hoca’nın Kültür Değişmeleri (Bknz. Millî Eğitim Basımevi, İstanbul 1972, Sf. 386) adlı eserindeki şu cümleyle bitiriyorum:
“Eski kıymetlerin yerine yenilerin konulmaması veya yeni ikamelerin sathî, iğreti ve sahte olması, kültürde insicam, istikrar ve muvazenenin; fertlerdeyse iç huzuru ve emniyetle birlikte bilhassa içtimaî davranışlarının istikamet ve cihetini tayin hassasının kaybedilmesine sebep olmaktadır. “