Türkçülük Nedir?
Türkçülük, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında ideolojik olarak olgunlaşan; Türk aydınlarının düşünce, eylem ve edebiyat üretimiyle gelişen bir fikir akımıdır. Siyasi yansıması Turancılık fikriyle karşılık bulan bu düşünce, yalnızca Osmanlı coğrafyasındaki Türkleri değil, Rusya ve diğer imparatorlukların hâkimiyetinde yaşayan Türk halklarını da içine alan bir aydınlanma hareketine dönüşmüştür.
Türkçülük; Türklerin ortak bir ülkü etrafında birleşmesini, kültürel bütünlüğü sağlamasını ve Türklüğün yücelmesini amaçlar. Ziya Gökalp, Türkçülüğü “Türk milletini yükseltmek” olarak tanımlarken; Yusuf Akçura, tüm Türklerin birleşerek büyük bir siyasi millet kurmaları gerektiğini savunmuştur. Bu felsefenin temel ilkeleri; tam bağımsızlık, kültürel bütünlük, bilimde ve teknolojide ilerleme, ekonomik kalkınma ve ahlaki sağlamlıktır.
Türkçülük ve Milliyetçilik Arasındaki Farklar
Türkçülük; tüm Türk halklarının ortak geleceğine dair kültürel ve siyasal bir mefkure iken, milliyetçilik daha çok yaşanılan ülkenin bağımsızlığını, refahını ve birliğini esas alır. Milliyetçilik, mevcut ulusal yapıyı korumayı ve güçlendirmeyi hedeflerken; Türkçülük, tarihsel ve kültürel bağlarla birbirine bağlı Türk topluluklarının birlikte yükselmesini amaçlayan daha geniş bir ideal taşır.
Milletler tarih sahnesinde yalnızca toprakla değil; fikirle, inançla ve aidiyetle var olurlar. 3 Mayıs 1944, Türk milletinin fikirle yoğrulmuş en kutlu direnişlerinden biridir. Bu tarih, Türkçülük fikrinin devlet eliyle susturulmak istendiği; fakat milletin vicdanında gür bir şekilde yankılandığı bir uyanış günüdür.
Türkçülük; Alparslan’ın, Fatih’in, Atatürk’ün ve daha nicelerinin mirasını omuzlarında taşıma bilincidir. Milliyetçilik ise bu bilinci canlı tutan, onu yarınlara taşıyan ruhtur. 3 Mayıs, bu ruhun baskılara rağmen sönmediği, aksine daha da güçlendiği bir gündür.
O günlerde Nihal Atsız, Alparslan Türkeş ve Türk milletine gönül vermiş pek çok aydın; inandıkları değerlerden vazgeçmediler, baskıya boyun eğmediler. Çünkü biliyorlardı ki Türkçülük; bir ırk üstünlüğü değil, bir milletin geleceğini inşa etme azmi ve sevgisidir. Türk milliyetçiliği; ayrımcı değil birleştirici, yıkıcı değil kurucudur.
Bugün dilimize, kültürümüze, bağımsızlığımıza hâlâ sahipsek, bunda milliyetçi aydınların ve Türkçülük davasına inananların payı büyüktür. Çünkü milliyetçilik sadece geçmişe duyulan özlem değil; geleceği şekillendirme iradesidir.
Ve bugün, 3 Mayıs vesilesiyle şunu bir kez daha yüksek sesle söylüyorum ki:
Türkçülük; geçmişten gelen şanlı mirasımızı geleceğe taşımak, Türk milletini her alanda yüceltmek, birliği ve dirliği daim kılmak ülküsüdür. Bu uğurda mücadele eden tüm gönül erlerini rahmet ve şükranla anıyor; gençliğimizi, bu yüksek ideali yaşatmaya davet ediyorum.
Çünkü biz biliyoruz ki:
Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan;
Vatan, büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan.
Ziya Gökalp
Bu kutlu gün, yalnızca bir anma değil; aynı zamanda bir hatırlayış, bir diriliş ve bir uyanıştır. Türkçülük fikrinin zihinlerde parladığı, milliyetçilik şuurunun yüreklerde kök saldığı 3 Mayıs; Türk milletinin tarihten aldığı güçle geleceğe yürüdüğünün en açık kanıtıdır.
Bu sebeple her 3 Mayıs’ta bir kere daha hatırlamalıyız:
Davamız; geçmişin izinde yürürken geleceği inşa etme davasıdır.
Ülkümüz; sadece sınırlarla çizilmiş bir vatan değil, gönüllerle kurulan büyük bir millet ülküsüdür.
Ve görevimiz; Türkçülüğü bir fikir olmaktan öte, bir hayat biçimi hâline getirmektir.
Unutulmamalıdır ki; Türkçülük, kuru bir hamaset değil; ilimle, irfanla, ahlakla ve emekle yoğrulmuş kutlu bir inançtır.