Aslında her şey muşamba dekor, insanlara anlatıldığının aksine karanlık gecelerde yolumuza fener tutan bir parti değildir AKP.
AKP’ye yakınlık duyan biri ile konuştuğunuzda, hemen;
“O karanlık günlere tekrar mı dönelim?” diye sorar.
İster istemez hangi karanlık yıllar diye düşünürüm, AKP hükümeti iş başına geldiğinde gerçekten çok karanlık yıllar mı yaşıyorduk.
Her şey muşamba dekor diyorum çünkü sadece üzeri kapatılarak örtülü bir vaziyette anlatılan yakın tarihimize, karabasan gibi çöken bir iktidar olmuştur AKP.
AKP iktidarından önceki yıllar ve devamındaki, terörü kendi metodu dâhilinde bitireceğini söyleyen, sulh yoluyla her şeyin çözülebileceği prensibini benimseyen fakat sulhun şekli hakkında bir standart oluşturamamış AKP’li yıllara uzanarak şehit sayılarına bakalım.
1995 313 şehit
1996 170
1997 158
1998 85
1999 83
2000 17
2001 8
2002 7 şehit, AKP 3 Kasım 2002’de iktidara geldi.
2003 63
2004 28
2005 30
2006 38
2007 37
2008 51 şehit ve 2015 yılındaki durumu canlı olarak izliyoruz.
Yukarıdaki tabloda da gördüğümüz gibi PKK çözülme sürecine 2000, 2001 ve 2002 yıllarında girdi. Nasıl olduysa terörü bitireceğiz diyenlerin elinde tekrar aynı kâbusla yüzleşiyoruz.
PKK terörü var ile yok arasında bir durumdaydı ama her yıl belirli sayıda şehit haberi ile aklımızın bir ucunda tutulmaya devam ediyordu. Hatta iktidarlarından önceki iki yılda bitme noktasına gelen terör, şehit sayısından belli oluyordu. AKP iktidara geldikten sonra artarak ama hissettirmeden varlığını sürdürüyordu.
AKP, tek başına iktidar olduğu zaman zarfında terör konusunda herhangi bir sonuç alıcı adım attı diyemeyiz. “Açılım süreci” denen zırva dillendirilmeye başlandığı günlerde ise PKK ile temas halinde olmadıklarını söylüyorlardı.
Değişik ağızlardan defalarca Apo ile görüşülmediğini söyleyerek işi gizli yürütmeye çalışanlar, görüştüklerini iddia edenlere rest çekip iftiraya uğradıklarını söyleyenler hatta ve hatta görüşenin “şerefsiz” olduğunu söyleyenler günü geldiğinde “evet görüştük, görüşüyoruz” diyebilecek karakterde insanlardı. Aylarca askıda kalan ve sahibini arayan “şerefsiz” yakıştırması nihayet adresini bulmuştu.
Açılımın adını 'terör açılımı'ya da “PKK açılımı” yerine “Kürt açılımı” diye adlandırarak bütün Kürtlerin PKK ile aynı safta değerlendirmesine sebep oldular.
2015 Haziranda yapılan genel seçimlerden sonra HDP’nin barajı aşması siyasi otoriteler tarafından olumlu karşılanmıştı. En azından mecliste 80 milletvekili ile temsil edilen bir siyasi partinin artık terör ve benzeri kelimeleri ağzına almayacağı düşünülüyordu.
İngiltere, yıllarca IRA adlı terör örgütüyle mücadele etti, İspanya aynı şekilde, ETA adlı örgütle mücadele halindeydi. Her iki devlet de bir uzlaşı yolu bularak kalıcı barışı sağladı. Aslında bizim hükümetimizin PKK ile görüşmesi yadırganmamalı fakat 13 yıl hasbıhal edip işi başlangıç noktasına getirme kabiliyetsizliği üzerine kafa yormalıyız.
Bugün başladıkları ilk noktaya geri gelirken çizdikleri sarmal, tepe üstü yere çakıldı. Gönül isterdi ki kardeşlik bağlarının sıkı sıkıya pekiştirildiği, kin ve nefret tohumlarının köküne kibrit suyu döküldüğü günleri görseydik ama olmadı.
Evet, bugün terör konusunda, AKP iktidarının başladığı günlerden çok daha vahim durumdayız. Sosyal medya savaş çığırtkanları ile dolu, herkes kan istiyor. Zafer için kan dökülmesi gerektiği fikrini çürütür nitelikte bazı rakamlar vermek, daha önce de verdiğim istatistikî rakamları tekrar paylaşmak istiyorum.
Peygamberimiz, Medine’den 27 defa ayrılmıştır ve bunun sadece dokuzu savaş içindir. Bu dokuz savaş, İslamiyet’in temellerini sağlam kazıklara bağlamıştır.
Bedir, Uhud, Mustalik, Hendek, Hayber, Mu’te, Mekke, Huneyn ve Taif savaşlarında İslam ordusu 138 şehit vermiştir. On yıl gibi kısa bir sürede şehir-devletçik olan Medine’den, iki kıtada, üç milyon kilometre karelik bir alanda İslamiyet’in yayılması için verilen 138 şehit, eşi ve benzeri görülmeyecek bir durumdur.
Bu başarıyı daha da üstün kılan ise dokuz savaşta karşı taraftan 216 kişinin ölmesidir. Düşman dahi olsa kanla değil müzakere yollarının denenmesi ve siyasi kabiliyetlerle sonuca gitmek daha İslami bir yoldur.
Peygamberimizden sonra da aynı yol izlenmiştir. Hz. Ebubekir’in iki yıllık hilafetinde her biri PKK teröründen daha büyük olmak üzere 12 ayrı mesele çözüme kavuşturulmuştur. Hatta bugün PKK kamplarını bünyesinde barındıran Irak bile bu iki yıl içerisinde fethedilmiştir.
Demek ki Müslüman olduğunu söylemek her derde çare değilmiş. 13 yıl boyunca tamamı kapalı kapılar ardında devam eden bir süreçten sonra hala geldiğimiz noktada isek ya İslam tarihini okumamışız ya da okurken samimi değilmişiz.
Son bir ay içerisinde verdiğimiz şehit sayısı da ortada, adını koyduğumuz halde karşımıza almadığımız İŞİD belası yüzünden verdiğimiz şehit sayısı da. (92 şehit)