Sevgili Çocuklar, bu bayram gününde size güzel bir geleceğin temellerini yükseltmiş bir neslin bireyi olarak seslenmeyi ne kadar çok isterdim. Şimdi gözlerinize gururla bakacak yüzümüz yok ve maalesef dilememiz gereken özür çok.
Peşinen af dileyerek başlamalıyım mektubuma. 23 Nisan 1920’nin hatırına affedin biz büyüklerinizi.
Bütün yoklara rağmen yüreklerinden taşan azim, inanç ve aşkla vatanımızı kurtaran ve size bayramlar yaşayacağınız cumhuriyetle yönetilen hür bir ülke bırakan kahraman atalarımızın biz gafil torunlarını affedin, çocuklar.
Biz, 19 Mayıs 1919’dan 29 Ekim 1923’e kadarki dört buçuk senede dünya üzerinde eşine rastlanmayacak bir kurtuluş mücadelesi vermiş; dört bir yandaki cephelerde düşmanla ve düşmanın yerli işbirlikçileriyle ayrı ayrı savaşarak hürriyeti hak etmiş bir milletin çocuklarıyız. Küllerinden yeniden doğan Türk Milleti’nin çocukları olarak ne yazık ki o kutlu dört buçuk yılın mücadelesindeki başarının onda birini yaşatamadık size. İnsanüstü bir gayretle bize vatan bırakanların mirasını tüketmekten öteye gidemedi çabamız. Oysa atalarımızdaki kurtuluş azmi, milli bilinç, samimiyet ve kararlılıkla çalışsaydık ve okuyabilseydik dünyadaki gelişmeleri bugün dünyanın en güçlü devleti olabilirdik.
Şimdi siz yavrularımızın gelecek kaygısı olmamalıydı. Gelecek; her alanda gelişmişlik, refah, kültür, ümit ve başarının nakış nakış işlendiği bir seccade gibi önünüze serilmiş olmalıydı. Siz yarının kaygısında değil, yüzlerce güzel seçenekten hangisini tercih edeceğinizin derdinde olmalıydınız. Dünya çocukları gıpta etmeliydi size. “Acaba hayallerimi dünyanın hangi ülkesinde gerçekleştirebilirim” diye düşünmek yerine her yandan akın akın gelen çocuklara nasıl başardığınızı anlatacağınız ortamlar hazırlamış olmalıydık sizlere.
Otuz bir yıl öğretmenlik yaptım çocuklar. 31 kere 23 Nisan Milli Egemenlik Çocuk Bayramı kutlamaları hazırladım ve sundum. Genellikle “Ne kadar güzelsiniz çocuklar/ Ne kadar hür./ Dünyanın başka yerlerinde bazı çocuklar/ Yabancı bayraklar altında büyür” mısralarıyla açardım kutlama programını. Bugün size yine böyle onurla seslenmek isterdim. Oysa göğsümüzü gere gere size kaygısızca yürüyebileceğiniz bir gelecekten söz edememenin kederi içindeyim.
Dünyanın başka yerlerinden gelen bazı çocukların sizin için tehdit oluşturmadığı bir durumu yaşıyor olmanızı isterdim. O çocuklara en iyi şekilde yardım ettikten sonra onları kendi vatanlarına, evlerine, halkına, kendi kültürüne ve bayrağının gölgesine gururla uğurladığımızı anlatmak isterdim. Onlara en temel ihtiyaç olan öz vatanlarında, kendi bayraklarının altında hür yaşama hakkını sağladığımızı söylemek isterdim. Çünkü her çocuğun hakkıdır anadiliyle konuştuğu kendi toprağında, ikliminde ve kültüründe büyümek.
Bugün sıkıntı ve endişelerden söz etmek yerine size ümit ve huzur dolu şen şarkılar söylemek vardı. Olmadı. Atalarımız onca zorluğu başarmışken biz onların bıraktığı hür vatanda çağın dertleriyle gereğince mücadele edemedik. Güzel dinimiz İslam’ı şahsi emellerinin önüne perde yapanlara engel olamadık. Hâlbuki dini hassasiyetleri, şahsi çıkarına alet edenlere dair ne çok tecrübeler edinmiştik vaktiyle.
Biliyor musunuz Kurtuluş Savaşı’mızın en kızgın zamanında art arda iç isyanlar çıkartarak vatanın kurtuluşuna engel olmaya çalışanlar, defalarca düşmanla işbirliği yapmaktan çekinmemişlerdi. Büyük Millet Meclisi’nin kurulma aşamasında çıkartılan Anzavur isyanında düşman tarafla Anzavur Ahmet’in arasındaki şu konuşma acı gerçeği orta koymuyor mu? Bunları tarafsız bir gözle tarih yazanların kitabından okuyun çocuklar.
Mr. Düri, Amerika’dan kalkıp Bandırma’ya kadar Amerika başkanının tebriğini, Anzavur Ahmet’e bildirmek için gelmiştir. Anzavur Ahmet’teki coşkun sevinç, pervasızca konuşmasını sağlar. Cephelerde çarpışırken çarıksız, parçalanmış çorapların koruyamadığı yara bere içindeki ayakların taşıdığı mecalsiz bedenlerin, yarım tayınla midesini oyalayarak son gücüne kadar savaşanların, uykuyu kurtuluşun ötelerine erteleyen yiğitlerin rüyada bile göremeyeceği sofrayı kurar Anzavur, Mr. Dür’nin önüne. Bir tek kuş sütü eksiktir sofrada. Anzavur, Türk kuvvetlerini nasıl pusulara düşürdüğünü, kurtuluşu nasıl engellediğini anlatır, zevkle. Mr. Düri, sahte bir alkışla ve yeni öğrendiği “Maşallah!” kelimesiyle bu haini kışkırtmaktadır her fırsatta. Sözlerinin sonunda Mr. Düri, “Bandırma’dan İstanbul’a gideceğini, Damat Ferit ve Halife’yle görüşeceğini; onlara İngiliz Komiserliğiyle iş birliği yaparak ekselans Anzavur’un bütün taleplerinin yerine getirmeleri için talimat vereceğini” söyler. Sonra Anzavur’a “Son derece çabuk hareket ediniz, dinsiz kuvvacıları ve onların liderini yok ediniz; fakat ekselans lütfen Hırıstiyanlara iyi davranınız. Onları yağmalamayınız.” tavsiyesinde bulunur. Bu konuda söz verir isyancı Anzavur.
Bunları okuyun çocuklar. Dış düşmanlar yetmez gibi dini kullanarak halkı isyana teşvik eden iç düşmanların kim olduğunu, onların başaramadığı emeli taşıyan torunlarının şimdi nerede ne yaptığını bilin ve ders alın çocuklar. Çerkez Ethem İsyanını, Koçkiri İsyanını, Pontusçuların isyanını, Kubilay’ı kimlerin nasıl şehit ettiğini ve daha nice hain girişimi okuyun çocuklar. Kazım Karabekir’in neden “Öyle puslu ki hava, şeytan bile Müslüman mintanı giyiyor.” dediğini anlayın. Türk’ün saf ve alçak gönlünü kimlerin kandırdığını öğrenin. Ne yazık ki biz öğrendiğimiz hâlde ders alamadık, aldıysak da unuttuk. Siz unutmayın. Onca kirli oyun ve plana rağmen size hür ve bağımsız bu vatanı bırakan atalarınızla övünün. Onlarla ne kadar övünüyorsanız sizi bugün siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel, kişisel birçok meseleyle baş başa bırakan biz büyüklerinize kızın çocuklar.
Bizim gibi gaflete düşmeyin. Temsilciniz olarak meclise gönderdiklerinizin ne yaptığını, nasıl yaptığını, vaatlerine uyup uymadıklarını denetleyin çocuklar. Eğer sizden daha iyi şartlarda yaşıyorlarsa sorgulayın. Asil olan siz, vekiliniz onlardır. Sizin sofranızda olamayacakların onların sofrasında israf ediliyor oluşunu hoş görmeyin. Bir memlekette asil olan sıkıntı da vekili refah içindeyse bir yerlerde yanlışlık var demektir. Bizim yapamadığımızı siz yapın ve usulünce, edebince yasal haklarınızı kullanarak hesap sorun çocuklar. Ne vaatlerine ne de savunduklarına değil yaptıklarına yapamadıklarına bakın. Eğer vatan ve Cumhuriyet’imizi, geleceğinizi, milli hassasiyet ve kültürümüzü tehlikeye atıyorlarsa veya geri kalmamıza sebep oluyorlarsa en yüksek sesinizle “Durun!” diye haykırın çocuklar. Bugüne kadar onları gereği gibi uyarmadığımız için bize de kızın çocuklar. Sözlerime affedin diye başlamıştım, şayet bundan sonra gereğini yapmaz ve bunca tecrübeden sonra ülkemizi zor durumdan kurtarmazsak bizi affetmeyin çocuklar.
Kahraman atalarımın can ve kan pahasına kurtarıp emanet ettikleri bu güzel vatanda daha nice 23 Nisan’ları gururla kutlamanız en büyük dileğimdir. Yüce Atatürk’ün sizlere armağan ettiği 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun. Kut’unuz daim, bahtınız açık olsun.
23 Nisan 2024
Emine Özgenç
Teşekkürler öğretmenim.