Zira yazacaklarım benim günlerdir canımı sıkıp zoruma giden konular. Yeri geldi, düşündükçe ağlattı, yeri geldi sabahladım, uyku tutmadı. Ülkenin ekonomik yönden tüm gelirlerinin birilerine peşkeş çekilip, kalanının da musluğun başını tutanlar tarafından kendi aralarında pay edilmesine alıştı bu millet. Kimseye sesini çıkaramayınca, kendi makus kaderini yaşayan milletim şu anki hâlinden de gayet memnun. Çünkü sesi çıkmıyor. Çünkü kimseye "gık" demiyor. Özellikle de emekli kesimimiz... Emekli kesimine bu konularda daha çok iş düşüyor, çünkü en çok görüp geçiren kesim onlar. Yaşça büyük olanlarımız... En çok da onlar razı rızıklarının çalınmasına. Zira konum bu değil. Son günlerde başımızda "büyük" diye bildiklerimizden birkaçı artık Yüce Türk Milletinin onuruna, haysiyetine, şeref ve namusuna dokunur sözler söyledi. Bilmiyorum, kaçımızın kanına dokundu? Kaçımızın gündemini az da olsa ilgilendirdi? Yarın "İki elim yakanda!" diyebildi? Şahsen senden hesap soramam belki ama "Önce Allah’a, sonra Yüce Türk Milletinin adaletine havale ediyorum." diyebildi mi? Sahi, aziz milletimizin yıllardır sırtında taşıdığı bu adam değil miydi? Ona inanan, güvenen, sözlerine itimat edenler kimlerdi? Bizim içimizden değil mi? Gözümüzün içine baka baka neler yapıyorlar bize? Daha ne yapacaklar? ‘KURUCU ÖNDER’ Biz daha ses çıkarmazsak "Kurucu Önder" şarlatanını bile getirirler, Gazi Meclisimize söz hakkı verirler belki de. Korkuyorum... Hani bu vatanın yıllardır şehit kanıyla sulanmış toprakları nerede? Onun üzerinde yaşayanlar? Şehit ana babalarına ne diyeceğiz şimdi? Al bayrağa sarılı gelen tabutlar kimin içindi? Onca verilen mücadele, kaybedilen canlar… Ne sayarsanız sayın… Aklınıza ne geliyorsa… 40 yılın canisi, bebek katili, alçağı, şerefsizi, onca canın, malın, kanın sorumlusu hain köpek "KURUCU ÖNDER" oldu. Bu günleri de gördük ya… Vallahi ağrıma gidiyor, billahi daralıyorum… Sağlıcakla kalın.