Yıllardır saklanan büyük sır ortaya çıkıyor. Her şey 1930’lu yıllarda Atatürk’ün ileri sürdüğü Türk Tarih Tezi’yle başladı. Türk Tarih Tezi’nin "Kayıp Kıta Mu" konulu olduğu biliniyor. Atatürk, kayıp kıta Mu’nun peşine düşer. Türklerin Orta Asya’dan önceki yurtlarını arıyordu. Bizlere de tarih derslerinde öğretilen "Türklerin ilk anayurdu Orta Asya'dır" diye öğretildi. Ancak gerçek bambaşka… Atatürk’ün bu araştırması yıllarca saklandı.
Atatürk, 1934 yılında Tahsin Bey’i Meksika Büyükelçiliği’ne atadı. Her şey Tahsin Bey’in gizli göreviyle başladı. Gizli görevi, Amerikan halkları arasındaki ilişkiyi araştırmaktı. Meksika’daki araştırmalarında Tahsin Bey sonuçta şaşırtıcı bir bilgiyle karşılaştı. Bu bilgide Türkler, MÖ 12.000’lerde bir deprem sonucu Pasifik Okyanusu’nda suya gömülen kayıp kıta Mu’dan yayılan halklardı. Buradan Orta Asya’ya göç etmişlerdi.
Sinan Meydan, "Atatürk ve Mu" kitabında, "Mu kuramına göre Mu Uygarlığı’nın en önemli özelliklerinden biri dini inançlarıydı. Dinleri Ra-Mu diniydi. Churchward’a göre ilk insanı Tanrı burada yarattı. İlk vahye dayalı dini de buraya göndermişti," diyor. MÖ 2000’li yıllarda yazılan "Baal Yıldızı" adlı yazıtta Mu Kıtası’nın yıkılışı ile ilgili şu bilgiler vardır: "Baal Yıldızı düştüğü zaman yedi şehir, altın kuleleriyle, saydam duvarlı mabetleriyle günlerce sallandı. Mabede sığınan halk yalvarıyordu:
"Büyük Mu, kurtar bizi…?"
Mu karşılık verdi:
"Hepiniz ölüyorsunuz. Sizin küllerinizden yeni insanlar oluşacak, yeni bir hayat kurulacak. Bu dünyada hayat daha zengin ve rahat olacak." Bunlar tarihi değiştiren metinlerdir.
Tahsin Bey ayrıca Mevlana’nın Mevlevi tarikatını Mu tabletlerinden edindiği bilgilerle kurduğunu iddia etmiştir. Mevlana’nın Mevlevi külahını Mu güneş kültünden aldığını ileri sürüyordu!
Mu medeniyeti, dünya medeniyetinin, eğitimin, ticaret ve alışverişin bir merkeziydi.
Churchward adındaki İngiliz albay, Mu tabletlerinin nerede yazıldıklarını tam olarak belirleyememişti. Uygur sembol ve harfleriyle yazıldığını ve her iki grupta yazılan yazının kökeninin Mu alfabesine dayandığını belirtmeyi başarmıştı.
Atatürk’ün son çalışması, hatta öldüğünde masasındaki tezi buydu. Atatürk, ilk Türklerin yurdunun Mu kıtası olduğunu, burada yaşadıklarını, bu kıtanın yok olmasıyla insanların Asya’nın batısına geçtiklerini ve ilk defa Asya kıtasına ayak basmış olduklarına inanırdı. Tarih hep Türklerin Orta Asya’da doğup batıya yayıldığını yazmış. Ancak durum farklıdır der Atatürk. Türk Tarih Tezi’nde Mu kıtası ile ilgili düşünceler üretmişti. Savunduğu da Mu kıtası batmadan önce Türklerin bu kıtada yaşamış olduklarıydı. Atatürk’ün unutturulan tarih araştırmasıdır. Yoksa hepimiz batık kıta Mu’nun mu çocuklarıyız? Atatürk’ün Tarih Tezi, Anıtkabir Derneği yayınlarında çıkmıştır.
Atatürk’ün görüşleri özetle: Bundan 50 bin yıl önce Pasifik Okyanusu’nda bir kıta vardı. Bunlar tek Tanrı’ya inanıyorlardı. Bu adada insanlığın ilk uygarlığı meydana geldi. Depremler sonucu battı, okyanusun dibinde kayboldu. Onların Avrasya’da kurduğu koloni imparatorluğu olan "Büyük Uygur İmparatorluğu" daha binlerce yıl dünyayı yönetti.
En derin köklerimiz Mu Uygarlığı’dır. "Yolunda yürüyen yolcu yalnız ufkunu değil, ötesini de görebilmelidir," diyen Atatürk, gelecekte olabilecekleri tahmin etme konusundaki üstün başarısını derin tarih bilgisine borçludur. Atatürk’ün Türk Tarih Tezi uzun yıllar üniversitelerde tarih notu olarak okutuldu. Sonra nedense unutuldu?