Çerçi'nin biri mahalle mahalle dolaşıp incik boncuk satıyor. Bu işe yaramaz şeyler karşılığında halkın kıymetli mallarını, çocukları kandırarak topluyormuş. Zeki bir çocuk bunun farkına varmış. “Arkadaşlar bu adam beni kandırıyor. Evlerden aparıp getirdiğimiz bu kıymetli şeyleri bu aldatıcı nesneler karşılığında vermeyelim.” demiş.
Çerçi bunu duyunca çocuğu cezalandırmak ve susturmak için koluna sıkı bir çimdik atmış. Canı acıyan çocuk ağlamaya başlamış. Sokaktan geçen bir adam ona doğru yürümüş. Bu defa Çerçi, çocuk kendini savunmasın diye daha yüksek sesle ağlamaya başlamış. Adam sebebini sorunca da, “Bu çocuk bana çimdik attı.” demiş. Adamda çocuğun kulağını çekip yoluna devam etmiş. İşte size kıssadan hisse...
600 yıl boyunca Osmanlı Devleti içerisinde azınlık statüsünde uyumlu bir biçimde yaşadı. ”Millet-i sadıka” olarak anılan Ermenilerin, Osmanlı Devletine karşı sorun çıkarmaya başlamaları şüphesiz, yalnızca Ermenilerin başının altından çıkan bir olay değildir. Ermeniler Osmanlı Devletinde en yüksek mevkilere getirildi. Ticaretle uğraşanlar ise zenginleşti.
Ermeni meselesi, Balkanlarda ki temel milliyetçilik hareketlerine paralel olarak “Millet-i sadıka” olarak bilinen Ermenilerden bazıları bağımsız bir Ermenistan kurmak için öteden beri örgütlendi. Ermeni çetelerinin Türklere yaptıkları,Van ve Bitlis’te Müslüman halka yaptıkları zulüm, Salih Altınok’un Ermeni Sorunu kitabında şöyle geçiyor: “Van ve Bitlisin istilası (üstün gelme) esnasında Ermeni çeteleri ahali-i (halk) İslamiyye hakkında vuku (olan) bulan zulüm ve itisafatı (doğru yoldan sapma) havi olup Mardin Mutasarrıflığında (bir sancağın en yüksek idare amiri) irsal (gönderilme) kılınan dokuz sahifelik evrak-ı tahkikıyye leffen (zarf içine konarak) Bab-ı Ali takdim kılınmış olmakla, ol babda (uygun)”
Ermenilerin isyan bayrağını kaldırmaları Rus savaşıyla çaktı. Temmuz 1914’de Taşnak sutyun komitesinin İstanbul merkezinde faaliyeti görülüyordu. Reisler toplanarak taşra şubelerine şifreli talimat verdiler. Hınçak, Rangavar, Veragazmyal komitelerinde de aynı faaliyet başladı. Komiteler birleşti. Kazım Karabekir’in Ermeni dosyası adlı kitabından şöyle anlatır; “Ermeniler taşrada şu talimatı veriyordu. Rus ordusu hududdan ilerler ve Osmanlı askeri çekilirse her tarafa birden eldeki vesait ile kıyam olunacak. Osmanlı ordusu iki ateş arasında bırakılacak, devlete ait binalar ve müesseseler bombalarla bertaraf edilecek, yıkılacak. Hükümetin kuvveti dahilinde işgal olunacak, levazım kafileleri vurulacak.“
Patrik, kendini Ermeni milletinin temsilcisi görüyordu. Hınçak, Ramgaver ve Veragazmyal ile Ermeni Meclisi Millisine ait azalarla Patrikane’de bir toplantı düzenledi. Olanca güçleriyle çalışmaya başladılar. Ermeniler ayaklanmaya teşvik edildi. Ermeniler kendileri için zararlı gördükleri kişileri kara listeye aldılar. Sadrazam Sait Halim Paşa Roma’da. Sadrazam Talat Paşa Berlin’de, Dr. Bahaeddin Şakir ile Trabzon valisi Cemal Azmi yine Berlin’de Ermeni fedailerinin kurşunlarıyla öldürüldü.
Ruslar, 31 Ekim 1914 yılında Doğu Beyazıt ve Erzurum tarafından Doğu Anadolu’ya girdi. Ermeniler Türk köylerine saldırmaya, askerin geçeceği yollara pusu kurmaya başladılar. .Zeytun (Süleymanlı) kasabasında ele geçirdikleri Müslüman Türkleri, kadın, çocuk, yaşlı demeden katletdiler.
Birinci Dünya Savaşı devam ederken Ermeni komitacılarının Osmanlı Devleti aleyhine faaliyetleri bulunuyordu. Ermeni çetelerinin saldırılarından dolayı cephe gerisi sağlama alınmak istendi. Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenileri daha Güneye Suriye ve Şam’a sevk kararı alındı.
14 Mayıs 1915 yılında İçişleri bakanı Talat Paşa hükümeti zamanında çıkarılan Üç maddelik Tehcir Kanunu şöyle:
1. Vakt-i seferde (sefer vakti) ordu, kolordu ve fırka (tümen kumandanları ve bunların vekilleri ve müstakil mevki(bağımsız garnizon)kumandanları ahali tarafından herhangi bir suretle evamir-i hükümete(hükümet emirlerine) ve müdafaa-i memlekete ve muhafaza-i asayişe müteallik (ilişkin) icraat ve tertibata karşı muhalefet ve silahla tecavüz ve mukavemet (direniş) görürlerse hemen kuvva-yı askeriye (askeri kuvvetler) ile en şiddetli surette tedibat yapmaya (cezalandırma ) ve tecavüz ve mukavemeti esnasında imha etmeye mezun (izinli) ve mecburdurlar.
2. Ordu, kolordu ve fırka kumandanları icabat –ı askeriyeye mebni(askeri icaplardan ötürü) veya casusluk ve hıyanetlerini hissettikleri kurra (köyler) ve kasabat (kasabalar)ahalisini münferiden veya müctemian (tek tek veya toplu halde )diğer mahallere sevk ve iskan ettirilebilirler.
3. Neşri tarihinden muteberdir.
Tehcirden önce Türkiye’deki Ermeni nüfusu bir buçuk milyonu aşıyordu. Tehcir sırasında telef olan Ermeni sayısı 850 bin civarındaydı. Kürt çeteleri, salgın hastalık nedeniyle tehcir sırasında hayatını kaybettiler. Tehcire tabi tutulan Ermenilerin taşınmaz mallarına, sonradan iade edilmek üzere devlet tarafından el konuldu.
Hala Türk düşmanlığı güden Ermenilerin de büyük devletlerin tuzaklarına düşen küçüklerinde ne hale geldiklerini kendileri de tattıklarından bu tehlikeli yoldan gidenlere uymamaları gerekir.
ASALA NEDİR?
ASALA veya tam adı ile Ermenistan’ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli ordusu 1975-1994 Türkiye dahil 16 farklı ülkede Türk ve diğer sivil, mülki ve diplomatik hedeflere karşı bombalı ve silahlı eylemlerde bulunmuştur. ASALA Irkçı silahlı bir örgüttür. Ulusal hareketi Türk düşmanlığıdır. Kurucusu Agop Agopyan'dır. Etkili olduğu bölgeler Türkiye, Orta Doğu, Avrupa, ABD, Ermenistan’dır