Arkadaşların kafasında deli sorular!
“Bugüne kadar teşkilat içerisinde olup bir araya gelmeyen küskünler, ne oldu da değişim hareketiyle kol kola fotoğraflar verir hale geldi? Manidar değil mi?”
Değil efendim! Manidar değil, rasyonel, insani, töreye uygun…
Yönettiğin teşkilatlar içinde insanları bir arada tutamıyorsan, huzuru ve birlikteliği tesis edemiyorsan, teşkilatlarda değil, senin yöntemlerinde bir sorun vardır! İnsan kaynaklarını yönetemeyen, verimliliğe ve üretime sevk edemeyen bir yönetimin seçimlerden başarısız çıkması doğaldır. Sonuç olarak insan kaynaklarını yönetemeyen, ülke yönetimine talip olamaz. Nitekim öyle bir talebiniz de olmadı… Sizin memnun olduğunuz halden, rahatsız olan ülkücüler, ülke yönetimine talip olmadığımız takdirde, ülkeyi kötü günlerin beklediği öngörüsünden hareketle, her türlü “nefsi” bir tarafa bırakıp bir araya geldiler ve birlik halinde hedefe yöneldiler.
“İyi de arkadaş bu değirmenin suyu nereden geliyor? O organizasyonların yapılması için para gerekli! Kim destekliyor o organizasyonları? Para kiminse MHP’yi o dizayn ediyor demektir… MHP’nin dışarıdan dizaynına müsaade etmeyiz!”
Etmeyin efendim! Sizden önce biz buna müsaade etmeyiz…
Efendim o organizasyonların nasıl yapıldığını anlatalım: MHP’ye gönül vermiş, MHP ile gönül bağlarını her türlü olumsuzluğa rağmen kopartmamış insanlar ellerinden ne geliyorsa yapıyor. Lokantası olan yemekleri veriyor, oteli olan misafirleri ağırlıyor, karınca kararınca herkes elinden geleni yapıyor. Ha denilir ki o derece karıncalıkla olmaz bu işler! Evet ben de biliyorum olmaz. Ancak moralinizi bozmak gibi olmasın da genel seçimlerde, yerel seçimlerde aday olmuş, destek vermiş insanlar var bu işin içinde. Sonuç olarak genel ve yerel seçimlerde kullanılan paralar ne kadar dışarı kaynaklıysa bu organizasyonlarda o kadar dış kaynaklı. Derseniz ki seçimlerde elini cebine atan kişilerin hepsi ya paraleldi ya da küresel destekliydi, söylediğiniz doğru olur. O zaman başka bir sorun ortaya çıkar: Siz zaten partiyi vermişsiniz yad ellere de şimdi bize edebiyat yapıyorsunuz!
“Bak arkadaşım böyle erkeksi bir harekete kadın lider olmaz! Kadının arkasında namaz da kılamazsın…”
Eğer Türk Milliyetçileri olarak referansınız köklü Türk tarihi ve Türk Töresiyse kadından lider olur efendim!
Ama yok referans olarak tarihin kadını her türlü yok sayan toplumlarının tarihini alıyorsanız, o zaman da sorarım size: Ne işiniz var köklü bir tarihi ve kültürü referans alan Türk Milliyetçiliği arenasında diye? Kadının ardında namaz kılınmazmış… Bu zamana kadar partinin elde ettiği zaferler için, genel başkanın ardında çok şükür namazı kıldınız ya, sonrakileri nasıl kılacağımız problem oldu!
“AKP’nin politikaları ülkeyi bölünme aşamasına getirdi. Bu zorlu dönemde güçlü ve dik duruş sergileyen MHP’yi yıpratmaya, yok etmeye, MHP’ye darbe yapmaya çalışıyorlar!”
Efendim bunu böyle pat diye yüzünüze söylemek istemezdim ama…
Dik dursanız ne olacak? Evet karşımızda her türlü amacını gerçekleştirmeye odaklanmış bir iktidar hatta daha fazlası var. Nitekim, bu iktidar demokratik bir ülkede seçimle halkın kendisine o hakkı verdiğini ve istediğini yapabileceğini her defasında kafanıza vuruyor. Ve siz ne kadar dik durduğunuzu söyleseniz de, 40 vekille neye müdahale edip neyi engelleyebileceksiniz? Bizleri kandıramıyorsunuz da, naçizane önerim, kendinizi de kandırmayın, bu işin vebali büyük!
“Ne bu böyle yangından mal kaçırır gibi! Zaten 2018’de kongre var. Böyle apar topar kongre akla manidar durumları getiriyor…”
Bunun cevabı zaten yukarıda! 2018’e kadar sadece 40 vekil maaş alır, bu arada isteyen istediği yasayı çıkarır, değiştirir, hepimiz oturup izleriz ve her şey için çok geç olur.
“Biz ideoloji hareketiyiz! İktidar olacağız diye kendimizden taviz veremeyiz…”
Ne ala memleket efendim…
En kritik zamanlarda, ülkücülerin başına bir hal geldiğinde, üç-beş ülkücü meydana dökülünce “onlar provokatör” “bu provokatörlere inanmayınız, onların ne partimizle ne de ocaklarımızla bir ilişkisi yoktur; Milliyetçi Hareket Partisi demokratik yöntemlerin, hukuki zeminin dışında çıkmaz” şeklinde açıklamaları yapan Genel Merkez kaynakları değil miydi? Ülkücüler sahipsiz bırakıldığında, “kandan belenenler” diye kurumlarda mobinge maruz kaldığında, iktidar baskısıyla ticarette boğulduklarında kafasını kuma gömen aynı yer değil miydi? Ülkücüleri sokaktan çektim diye böbürlenen kimdi? Bütün bunlar ideolojik parti işi miydi? Ne zaman ki iktidar olamıyoruz olmaz böyle denilse “iyi de biz ideoloji patisiyiz, demokrasi diye kendimizden taviz veremeyiz” diyenler de sizsiniz! Eeee… Karar verin arkadaş! Duruma göre MHP’ye ve ülkücülere ideoloji ve demokrasi arasında konum belirlemeyi bırakın!
“Ülkücü ülkücüyü mahkemeye şikâyet eder mi? Nereye gitti ülkücü ahlak, ülkücü hukuk…”
Tam da ülkücü ahlak gereği efendim!
Ülkücü iradenin kongre istediği yerde ülkücü hukuku işletmediğin gibi, yasalara aykırı bir kararı mazi bağıyla istediğiniz şekilde alacaksınız, sonra da böyle şey mi olur diyeceksiniz! Ne ala…
Ülkücü hukuk, ülkücülerin iradeleri yok sayıldığında sizin tarafınızdan zedelendi. Ülkücü hukuk, kaç imza olursa olsun sizi tanımıyorum dediğinizde sarsıldı. Ülkücü hukuk, çıkarlarınız doğrultusunda bazı ülkücüleri muteber görüp, diğerlerini hain ilan ettiğinizde zarar gördü.
Ama bizim nazarımızda değil… Biz bütün fitne çabalarına rağmen ülkücü hukuku gözetiyoruz. Hepimiz nefsimizi bir tarafa koyduk “ülkücü ülkücünün kardeşidir” diyerek yürüyoruz.
Peki, bu ne mi? Bu ülkücü iradeye karşı bulunduğu makamı ve yetkiyi kullanarak, keyfi karar vererek, hem ülkücülerin birliğine hem de ülkede hukukun “tarafsızlığı” ilkesine kasteden duruma bir karşı çıkış, ülkücü dik duruştur efendim…