ABD’de 40.000 kadın dokuma işçisi düşük ücretle uzun ve ağır çalışma şartlarına dur denmesi için bir tekstil fabrikasında grev başlatır. Polis bu kadınları zorla işyerine kapatır. Çıkan yangında 129 kadın can verir. Bu feci olayın tarihi 8 Mart 1857'ydi.
Bu özel gün, yıllar sonra kadınların eşitlik, adalet ve kadın hakları için verdikleri böyle bir acıklı olayı hatırlatmak için kutlanır.
Tarih boyunca kadınlara en fazla zulüm dillerindeki kelimeleri cinsiyetlerine göre sınıflandıran milletler tarafından yapılmıştır.
Dil, milletlerin kültürünü geçmişten geleceğe taşıyan en etkili araçtır. Övünerek söylüyoruz, Türkçe kelimelerin cinsiyeti yoktur çünkü Türklerde kadın erkek eşittir. Bir ad hem erkek hem kadın için kullanılabilir. Yaşar, Yeter, Ayhan, Deniz, İsmet… bunlara örnektir…
Tarih boyunca kadınlarına çok değer veren, binlerce yıldan beri devleti olan tek millet olan Türklerde devlet yönetiminde kadınların da görevi vardır.
Başka milletlerin devlet adamlarıyla yapılan görüşmelerde devletin başı sağ tarafına ki İslam öncesinde de sağ taraf daha seçkindir, eşini oturtur ve söze:
“Hakan ve Hatun der ki…” diye başlardı. Buradan kadınların devlet yönetiminde söz sahibi olduğu anlaşılmaz mı?
Orhun Yazıtlarında Bilge Kağan: “Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun’u yükseltti” diyerek Bengü Taş aracılığı ile günümüze seslenip toplum içinde kadının yerini belirtmiştir.
Emirnameler, “Hakan ve hatun emrediyor ki…” diye başlardı
Evliliklerde kadın erkeğin, erkek de kadının eşi olur
Eş, birbirine denk, eşit anlamlarına gelir. Çift sürülürken eşlerden biri ötekine denk değilse tarlayı sürmek ne kadar zorsa evliliklerde de eşlerin uyumu o kadar mükemmel olur.
Anam rahmetli olunca babam: “Hangi işe girişsem hep yanı başımda durdu benim yiğit karım…” diye ağlardı.
Kadınlarını aşağılayan milletler o kusurun içinde boğulurken Atatürk millî kültürümüzün işareti olmak üzere 1930 yılında kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı tanır. Kurtuluş savaşında eşini kaybeden Gül Esin muhtarlık seçiminde 7 erkekle yarışıp 1933’te ilk kadın muhtarımız olmuştur.
Kelimelerinde bile cinsiyet ayrımı yapan o çok medeni(!) ülkelerden Fransa 1944, İtalya 1945, Belçika 1948, Yunanistan 1952, İsviçre ise 1971’de kadınlarına seçme ve seçilme hakkı verebilmiştir.
Kadınlar eştir bizde, evin reisidir. “Dişi kuş yapar yuvayı, içini dışını sıvayı sıvayı” sözü ailede kadının önemini belirtir.
Çalışan/zorla çalıştırılan kadınlarına asırlarca zulüm yapan milletlerin özür dileme, utanç yıllarını hatırlama günüdür 8 Mart.
8 Mart 1857'deki bu insanlık ayıbı yıllar sonra özür dilercesine kutlanarak asırlar süren bu ayıbın üstünün örtülmeye çalışılması düşündürücüdür.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Türkiye'de ilk kez 1921 yılında küçük bir grup tarafından kutlanır. 1975 yılına kadar bir daha kutlama yapılmaz. Kadınları ikinci sınıf olarak görmeyen bir toplumda böyle bir gün yadırganır.
Birleşmiş Milletlerin 1975 yılında, 1975 ile 1985 yılları arasını “Kadın 10 Yılı” ilan etmesiyle bir kongre yapılır. Ve Türkiye’de kutlamalar ondan sonra başlar.
İnsanlığın yarısına asırlarca insanca davranan Türk Milletinin bu komediye alet edilmesi çok gülünçtür, çok düşündürücüdür.
8 Mart, bütün kadınların günü müdür, çalışan kadınların özgür çalışma ortamına kavuştuğu günün başlangıcı mıdır, kadın sömürüsüne bulaşmamış milletlerin kadınlarını bu oyunun içine çekilmesi doğru mudur, siz karar verin.
Bu düşünceler ışığında “Türk Kadını” hakkındaki hislerim aşağıdadır:
TÜRK KADINI
Yüce tutar her asırda
Türk adını Türk adını
Türk Ocağı'nda yetişir
Türk kadını Türk kadını
Türk'e ana olur aslı
Asena'dır soylu nesli
Bakü, Bişkek, Muş, Sivaslı
Türk kadını Türk kadını
İlmek ilmek dokur kilim
Eseridir ana dilim
Öğretir neslime ilim
Türk kadını Türk kadını
Ana olur sevgi bulur
Zor günlerde coşar gelir
Gerekirse şehit olur
Tür kadını Türk kadını
İbretî'yim anam sensin
Bacım balam sunam sensin
Sayende yurdum şenlensin
Türk kadını Türk kadını
12. 12.l998/Samsun
Bir kadın olarak çok teşekkür ederim. Çok muazzam bir konuyu kaleme almanız biz kadınlar için ince bir davranış.