Hulki Cevizoğlu, "ABD başkentine kurucusu olan Washington'un ismini verdi. Biz de Ankara'nın adını Atatürk olarak değiştirelim" diyesi...
Hulkiciğim, biz seni araştırmacı gazeteci zannederdik, meğer KARIŞTIRMACI GAZETECİLİĞE terfi etmişsin...
Böyle bir Atatürkçülüğü, ondan nemalanmaya meyilliler yapar, etme, sen akıllı adamsın, kıyma bize…
Bir delinin kuyuya attığı taşı bin akıllı çıkaramaz bu memlekette. Yapma!...
Beni dinle bak, hak vereceksin.
Bir kere, Ankara'nın kurucuları Washington'u kuranların asırlar önceki nenelerini öpenlerdir...
Siz Ankara ile Washington’u hangi akılla kıyaslıyorsunuz?
Washington 1770'lerde kurucusunun adıyla doğmuş bir şehirken Ankara, tarihin bilinmeyen çağlarından beri yerleşim yeridir.
M.Ö. III. yüzyılda yöreye, yerleşen Galatlar şehre "Ankyra" adını verirler.
Buranın daha Etiler, Lidyalılar, Persler, Makedonlar, Galyalılar devrinden Bizans'a oradan Selçukluya, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetine adım adım yürüyüşü var.
Adının "Ankyra" dan Angora’ya, oradan Engürü ve Ankara’ya dönüştüğü asırlar var.
Nasıl tarihin başlangıcından beri stratejik dehalar hep Ankara’yı seçmişse Mustafa Kemal de onlar gibi Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas üzerinden Ankara’yı liman olarak seçmiştir.
Velev ki Hulkiciğimi dinledik, “Ankara, Ankara, seni görmek ister her bahtı kara” marşını “Atatürk Atatürk, seni görmek ister her gamlı Türk” diye düzeltmek mümkündür diyelim, peki:
“Ankara’nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak” marşını, “Atatürk’ün taşına bak, gözlerimin yaşına bak” diye mi söyleyeceğiz…
Şarkıdaki “Boş yere ağlama, kalbini bağlama Ankara kızlarına” mısraını değiştirerek bu şarkıyı yeni adıyla söyleyene deli derler...
20 Temmuz 1402’de Yıldırım Bayezid ile Timur arasında yapılan savaşın adı tarih kitaplarında Atatürk Savaşı olarak mı yazılacak?
Bu ülkede tarihi kimliğimizi, vurduğumuz mührü kazımak için ne boy, oymak, aşiret adları yok edilmiştir, bilenler bilir.
Şiirlere, şarkılara, marşlara, atasözlerine girmiş, tarihe mal olmuş yer adlarını değiştirmeyi teklif edenler ya düşüncesizdir ya bilgisiz veya art niyetlidir.
Temel, saatlerce caddeden gelip geçenleri seyretmektedir. Bir ara gür bir sesle söylenir:
-Ey Allah’um, senun türli türli kullaruni… .
Uşağum Demel, kızayidum saa, hakliymişsun…